Bundan tam 13 yıl önceydi. 7 Ekim 2006’da Rusya’nın ve dünyanın en önemli gazeteci yazarlarından Anna Politkovskaya, Moskova’da yaşadığı apartman dairesine girerken öldürüldü.
Cinayetin faili de azmettireni de meçhul kaldı.
Anna Politkovskaya, Rusya’nın bağımsız gazetelerinden “Novoya Gazeta”da çalışıyordu. Putin’in Çeçenlere karşı yürüttüğü savaşa karşıydı. Polis teşkilatındaki şiddete, devlet kadrolarındaki yolsuzluğa karşıydı. Baskıya, yıldırmaya, yasaklara, tacize, tecavüze karşıydı. Bunları yazıyordu, hiç korkmadan yılmadan. Hem Rus, hem Çeçen yetkilileri eleştiriyordu.
Baskı ve tehditlerin sonu gelmiyordu. “Kirli Savaş”; “Cehennemde Bir Köşe”, “Putin’in Rusya’sı” adlı kitapları dünyanın her yanında okunuyordu. Politkovskaya, hayatının tehlikede olduğunu biliyordu.
İsviçreli film yapımcısı Eric Bergkraut, Çeçenya’daki çatışmalarla ilgili Coca: The Dove From Chechnya adlı belgeseli üzerinde çalışırken onunla çeşitli defalar söyleşi yapmıştı. Letter to Anna (Anna’ya Mektup), o söyleşilerde yapılan çekimlerden çarpıcı kareler içeriyor. Belgeselde göründüğü ilk sahnede şöyle diyordu Anna: “Niçin hâlâ hayattayım? Ciddi konuşmak gerekirse, bunun bir mucize olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bir mucize…”