Annem Burunköy’ün hemen yakınındaki, eski adı Köklü olan Çerkes köyünde doğmuş, Fehmi Dayı’m da burada dünyaya gelmiş, sonra Özbaşı köyüne göçmüşler, Hilmi Dayı’m ve teyzemin doğumu orada olmuş. Hatta Hilmi Dayı’m bir ara doğduğu evin ayakta olduğunu söyledi, çocuklarına göstermiş. Benim çocukluğumda Köklü köyünde kimse oturmuyordu, anneannem, Hanife Hala ve dayımlar Burunköy’de hâlâ kendilerine ait olan evde oturuyorlardı. 23 Eylül 2019 Pazartesi günü kardeşim Levent ve eniştem Feridun ile Burunköy’e ve eski adıyla Köklü olarak bilinen Çerkes Mahallesi’ne gittik, anılarımızı tazeledik, geçmişimizi yâd ettik. Aydın Büyükşehir kapsamında yapılanınca Burunköy mahalle olmuş, Köklü de “Çerkes Mahallesi” olarak anılıyor. Elektrik, su gibi altyapı hizmetleri gelmiş.
Çerkes Mahallesi olarak anılan eski yerleşim, Söke ovasına bakan hafif bir yamaçta yer alıyor.
Köyün bir meydanı, kahvesi, camisi vb yapıları yok. Eski yapılar onarılmış ve kullanılmaya başlanmış. Köyün dibine kadar pamuk tarlaları uzanıyor.
Köyün civarındaki tepelerdeki arazi özel bir kaya yapısına sahip. Parlayan, yastık şeklindeki bu kayalar yapı taşı olarak kullanılmış.
Burunköy’ün hemen yanında eski bir mezarlık var, mezar taşları da aynı kaynaktan.
Çerkes mezarlığı ise başka yerde, herhangi bir tabela veya mezar taşının bulunmadığı bu küçük alanda ekim yapılmıyormuş, ancak ne olduğunu gösteren bir işaret de konmamış. Ali Dede’min annesi dâhil olmak üzere ilk kuşak Çerkeslerin yattığı yer burası…
Burunköy’deki evin girişi düzenlenmiş ve bahçe duvarı ile sınır belirtilmiş. Küçüklüğümüzde bu girişin önünde hiçbir şey yoktu, doğrudan tarlalar gözükürdü. Ev ve müştemilatı aynen duruyor. Hanife Hala’nın oturduğu yer mutfak olmuş, evde bir bekçi ailesi oturuyor. Bahçede eskiden traktörlerin durduğu ve oynadığımız alan bir iç bahçe olarak düzenlenmiş, ziraat aletleri artık dışarıdaki alanda duruyor.
Evin hemen yanındaki tepelik alan, parıldayan kayalar biraz yeşillenmiş. Evin hemen çevresindeki tarlalar dayımlarca işleniyor. Kısa bir an eskiye döndük…