Soykırımın 156. yılında dünyanın dört bir yanında hem kaybettiklerimizi andık hem de 156 yıl önce sökülüp atıldığımız vatanımızın hala yüreğimizde yaşadığını gösterdik. Sürgün yolunda maddi-ma-nevi yaşanmış her acı yüreğimizde yine yeniden yaşandı. Sürgünü bir daha-bir daha yaşadığımız 156. yıl… Allah’a yalvaran, Allah’tan başka hiç kimseye boyun eğmeyen yaşlılarımızın feryatları değdi kulağımıza, ağlayan bebeklerin sesi yardı yüreğimizi. 156 yıldır yaşadığımız coğrafyaya yine yeniden yabancı oluverdik bugün. Ne yaşadıysak, bize bunu yaşatanlar bile yaşamasın, Allah hiçbir halka vatanından sürülme acısı yaşatmasın.
Artık biliyoruz ki yılda 3-5 defa Çerkes olmak yetmiyor bize. Düğünde-dernekte dans etmek yetmiyor. Birbirimizi göründe konuştuğumuz Çerkesçe yetmiyor. Yan yana geldikçe uyguladığımız Xabze yetmiyor.
Çünkü daha az birbirimizi gördüğümüz, daha az yan yana geldiğimiz bir dünyayı yaşıyoruz.
Yetmediğini birçoğunuz biliyorsunuz.
Bize siyasi ve felsefi farklılıklarımızı yan yana getirebileceğimiz; dünleri aydınlatan ve bir gelecek kurgulayan insanları yetiştirebileceğimiz bir zemin, o zeminde bütün farklılıklardan beslenen, dünün aydınlığıyla ışıldayan, gelecek hayalleriyle güç alan bir taban gerekiyor.
Günde bilmem kaç saat derneklerde, düğünlerde, zexeslerde Çerkeslik tüketmek yerine 7 gün 24 saat Çerkeslik üreten politik bir halk hareketi gerekiyor.
21 Mayıslarda kulağındaysa hâlâ yaşlıların feryadı, yüreğindeyse daha çocukların çığlığı; Karadeniz’in hırçın dalgalarını kalp atışlarında hissediyorsan; olduğun yerde hÂLÂ biraz yabancı, hÂLÂ biraz kayıpsan. Yüreğinde yaşayan bir vatan bulacaksın.
Yüreğindeki vatan bizim vatanımız.
Yüreğindeki vatan, Çerkesya’mız.
Korkma. Buradan daha yabancı olmayacaksın oraya, buradan daha fazla kaybolmayacaksın orada.
Önünde iki yol var.
Çerkesliğin Çerkesleri ürettiği bir yol ya da Çer-keslerin Çerkesliği tükettiği bir yol.
Bu yollardan birinde isimlerimizi kimler koyarsa koysun, nerelerde yaşarsak yaşayalım, taşralı ya da kentli, ister Türkiye’de olalım ister Suriye’de yaşayalım; kimin dinine inanırsak inanalım yüreğimizde bir olacağız.
Diğerinde yavaş yavaş azalacak, en sonunda yok olacağız.
Ya birlikte Çerkes olacağız, Çerkesya’yı bulacağız.
Ya da ayrı ayrı kaybolacağız.
Yüreğinde yaşadığın bir vatan kaldıysa ve orası hâlâ tereddütsüz Çerkesya’ysa.
Kim olursan ol, nereye yaşarsan yaşa yalnız değil-
sin kardeşim! Dünün ışıltısında yan yana gezebiliriz baştan sona Çerkesya’yı, yarının hayallerinde yan yana durabiliriz.
Ortak bir düş kurabilir, omuz omuza direnebiliriz seninle.
Çünkü hâlâ aynı vatandayız, çünkü hâlâ aynı vatanı taşıyoruz yüreğimizde. Biz her ülkenin şehirlerinde, her şehrin sokaklarında, her sokağın hanelerinde hala yan yanayız. Bizi ayıran bütün sınırlar yalan, biz biriz, birlikteyiz seninle.
Yan yana gelmek istediğimiz bir yer oldukça, yan yana gelmek için dövüştükçe, yan yanayız işte!
içilecek çayımız demlenmemiş daha ekilecek tarlamız sürülmemiş birbirimizin yüzünü görmüş değiliz ama yüreğimizde ya hâlâ aynı vatan çayı da demleriz, tarlayı da süreriz birlikte
sanki bin yıldır yan yanaymış gibi; gülümseriz birlikte.