Türkiye’de gelişen olaylar elbette bir Türk kadar, bir Kürt kadar bir Çerkesi de ilgilendirmektedir. Hatta o denli bir hareketliliktir ki toplumun tüm kesimleriyle birlikte ekolojiyi de ilgilendirmektedir. Bu hareketlilik içinde bulunmak, süreçte bizi ilgilendiren konular hakkında kendi sözümüzü kendi ağzımızla söyleme hakkını tanır bize ve Çerkeslerin bir kısmı hoşnut olsun ya da olmasın, ben ya da başkası ama mutlaka birisi bu hareketliliğin dahilidir ve biz ne kadar kabul etsek de etmesek de bu hareketliliğe karşı paralel Çerkesler de olacaktır. Ancak hareketliliğe dahil olan Çerkeslerin jargonu ile buna karşı paralel hareketsizlikte bulunan Çerkeslerin jargonu iki tarafın da seviyelerini herkese analitik bir veri olarak sunmuştur ve sunmaya devam da ettiğinden dolayı bununla ilgili kaba bir analiz yapmalıyız.
Bu veriler, hareketlilik ile hareketsizlik içinde dahili olarak bulunan aynı toplumun farklı iki yönü arasındaki mantıklı veya mantıksızlığın en net delilleri olacaklar çünkü.
Birincisi, iktidar ağzı yapan ve hareketlilikten açıkça rahatsız olduğunu gösteren, bunu belirten ve hareketliliğe karşı mücadele eden gülüm Çerkeslerin, o gülüm Çerkeslerin etki alanında bulunan masum cahillerin, o masum cahillerin içinde gözlerini de cehaleti gibi karartan neferlerin en geniş söylemine kısa bir cevap: Hem iktidarcı olmamak, hem de CHP’li olmamak günümüzde pek olağan bir durum yahu, bunu ne zaman kavrayabileceğinizi bilmiyorum. En basit tabiri ile ben ve birçok Çerkes yoldaşım hem iktidarcı değil hem de CHP’li değil. Günümüzün şartlarında artık bu mümkün, her iktidarı eleştirene CHP’li yaftası vurmamak gerekir; rezil olunur, dumur olunur yani. Sizden ricam, öncelikle karşınızda tartıştığınız adama, o’cusun-bu’cusun demeden önce onu tanımaya çalışın, zira o’suyla-bu’suyla vurmaya götüren mantıkta adamın gerçekten öyle olması gerekir. Bunu size insanlık namına insanlığınız zedelenmesin, aptal görünmeyin diye söylüyorum, malumunuz bir Çerkes olarak aptal görünen Çerkesleri görmek beni de üzüyor.
İkincisi, hemen hemen her seferinde gelişen tüm olaylara ‘Bunun Çerkeslikle ne alakası var?’ gibisinden yaklaşan ve sürekli bu yönde eleştiri veya temenni de bulunan Çerkeslere cevap vermek istiyorum.
Çerkeslikle alakası olmayan şeyler ile Çerkeslikle alakası olan şeyler ayrımını hangi mantaliteye göre ve nasıl bir bakışla yapıyorsunuz anlayamıyorum; bunun kıstası nedir, eğer bunun açıklamasını bize yapabilirseniz size özel Çerkeslikle alakalı şeyler de teklif edip, konuşup ve düşük ihtimal de olsa uzlaşma yoluyla onları da yapalım. Ama dediğim gibi öncelikle bu kıstası belirleyen temel özneyi bilmemiz gerekiyor. Mesela genel hareketlilik halinin bizim bakış açımızda Çerkesliği de ilgilendiren noktaları var, birçok Çerkes yoldaşım birçok kere birçok yerde size bunu en yalın haliyle anlatmayı denemişti fakat siz hiç ikna olamamıştınız. Bu durumda bizim sizin ‘Çerkeslikle alakalı şeyler’ kıstaslarınızı bilmeden sizi tatmin etmemiz çok ciddiyim ama ‘atomu parçalarına ayırmaktan daha zor’ olsa gerek.
Birçok yoldaşımın daha önce birçok yerde birçok biçimde size anlatmayı denediği şeyi bu sefer de bu yazıyla ben de size anlatmaya çalışayım.
Arkadaşlar, Çerkesler dünyada yaşıyor, çok ciddiyim. Ayrı bir galakside, ayrı bir gezegende değil. Hele hele dilini de yazı dili olarak seçtiğimiz Türkiye’nin içinde ülkenin genel hareketliliklerini de göz önünde bulundursak: Aynı gezegende, aynı coğrafyada hareketin tam içinde yaşıyoruz ve size yemin ederek söylüyorum ki bizi diğer toplumlardan ayıran ilahi bir fanusumuz yok. Olan her şey, olmayan her şey, olması düşünülen her şey, olmaya başlayan her şey, her şey ama her şey bizi çok yakından etkiliyor. Değiyor bize, ülke baskıcı bir rejime girince biz de baskı altında yaşamaya başlıyoruz, ülke özgürleşince biz de özgürleşiyoruz, benzine zam gelince biz de o zamma göre benzin alıyoruz, ülkede anayasa değişince bizim de haklarımız genişliyor veya daralıyor. Olup biten her şeyle birebir ve doğrudan doğruya bizim de alakamız var ve bu alakaya kayıtsız kalmıyoruz, bunun Çerkeslikle alakasını kurcalamaya, eşelemeye gerek yok. Bariz olarak alakamız var işte, sen daha neyin tartışmasını yapıyorsunuz? Kimse size bizimle olun demiyor ama biz artık size “Karşımızda bile olsanız gelişen iyi ya da kötü her şeyde bizim de alakamız var, bunu söylemekten vaz geçin” diyoruz.
Üçüncüsü, homojen bir toplum değiliz; heterojeniz ama iyilerle kötüler yan yana durmayacaklar.
Kralcılarla yan yana durmamak bir tercihtir ve biz bu tercihe sonuna kadar saygı duyma taraftarıyız. Kralcılar da özgürlükçülerle yan yana durmama hakkına sahiptirler ve ne olur yan yana durmama haklarını sonuna kadar kullansınlar! Ben ile onları istesek de istemesek de ‘biz’ yapan kavram en yalın öznelimiz olarak Çerkesliktir, ancak böyle bir birlikteliğin çıkaracağı hiçbir hareket yoktur. Şahsen ben katillerin destekçisi ve işbirlikçisi olan hiç kimseyle, hiçbir koşulda, hiçbir şey uğruna mücadele etmem. Tüm insanlık halleri gibi heterojeniz ve böyle de olmalıyız ancak Çerkeslik öznesiyle homojenize hareket tavrı geliştirip mücadeleler verilemeyecek derecede alçak insanlarımız da var. Yani bizi bölen şeyler, Çerkesliği bölen şeylerdir ki onlar (sizin söyleminizle) bizi iyi ki bölüyorlar. Katiller ile faillerin davası hiçbir zaman birleşemez, katillerin şakşakçılarıyla faillerin yoldaşları da asla aynı yolda yürüyemezler!
#DİRENÇERKES – Gezi Parkından, Adalet Yürüyüşü’ne. Antalya’dan İstanbul’a!
Süreçte vardık, süreçte var olacağız! Çünkü biliyoruz, aynı zalim tarafından aynı baskı araçlarıyla aynı acıları çekerek eziliyoruz! Mücadelede olduk, mücadelede olacağız da! Zalimin zulmü bitene dek mazlumun tarafında, acılarla çelikleşen kavganın en ön saflarında bulunacağız ve bunu hiçbir kuvvet engelleyemeyecek. Tüm bunlar olurken, doğduğumuz günden bu yana olduğumuz kadar Çerkes olarak olacağız ve tüm halkların mazlumları ile birer Çerkes olarak dayanışacak, birer Çerkes olarak konuşacağız. Bunu gerici, faşist, yobaz vb. hiçbir Çerkes engelleyemeyecek. Kendi içimizdeki pisliklerle de mücadelemizde mücadelemizle var olacağız. Siz de gelin, bu kavganın önüne taşlar örüp kendi geleceğinizi hapsetmeyin! Önümüzde halkımızın tüm halklarla birlikte kardeşçe, özgürce, insanca yaşayacağı güzel günler var; önümüzde, kirli duvarların tam ardında birbirimizden ayrıştırıldığımız noktaların ötesinde bizi bekleyen bir aydınlık var; gelin ona tüm halklarla birlikte el ele kavuşalım.
Biz onlarca Çerkes genci olarak Gezi Parkı’ndaydık! Biz onlarca Çerkes olarak Adalet Yürüyüşü’ndeydik, Berkin Elvan için onlarca Çerkes olarak ağladık. Mehmet’in, Ethem’in, Abdullah’ın, İsmail’in ailelerinin acılarını paylaştık biz. Bunları yaparken Suriye’deki Çerkesleri rafa kaldırmadık. Çerkeslik insanlıktır, biz hem insanlıkla hem de Çerkeslikle yan yana olabildik. Yine olabiliriz! Bizi birbirimize, bizi halklara, bizi mücadeleye, bizi kavgaya, bizi özgürlüğe soğutanlara, bizi şu küçücük dünyada yalnızlaştıranlara karşı birleşin! Dünyanın tüm halkları kardeştir. Haklar mazlumlarındır ve mazlumlar hakları için yan yana olmak zorundadır.
17 Eylül 2013