Olgunlaşmak mı hastalık mı yavaşlattı?

0
880

Bu ayki sayımızda kişiyi gün geçtikçe yavaşlatan parkinson hastalığından bahsedelim.

Beynimizdeki hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan maddelerden (nörotransmitter) biri dopamindir. Dopamin üreten beyin hücrelerinin çoğunlukta olduğu bölge (substantia nigra), vücut hareketlerini kontrol eder, koordineli ve seri şekilde yapılmasını sağlar. Normal yaşlanma sürecinde dopamin üreten hücrelerin azalmasına bağlı dopamin seviyesi düştükçe, hareketlerde yavaşlama, hareket miktarında azalma ve titreme gibi bulgular görülür. Ancak dopamin üreten hücrelerin (henüz nedeni tam olarak bilinmeyen nedenlerle) %60-80’inin hasara uğraması veya kaybı sonucu yeterli dopamin üretimi sağlanamaz ve parkinson hastalığı gelişmeye başlar.

İlk kez 1817’de Dr. James Parkinson tarafından “titrek felç” olarak tanımlanan parkinson hastalığı (PH), yavaş ve ilerleyici nörodejeneratif (beyin hücrelerinin kaybıyla seyreden) bir beyin hastalığıdır. Bunun anlamı; “tanı konduktan sonra bu hastalıkla yaşanacak, zamanla belirtiler şiddetlenecek”tir. Orta ve ileri yaş hastalığı olup genellikle 60’lı yaşlarda başlar. Ancak genetik öyküsü olanlarda 40 gibi daha genç yaşlarda da gelişir. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülür.

Parkinson hastalığı için risk faktörleri; ileri yaş, ailede (anne-baba-kardeş) PH olması, erkek cinsiyet, beyaz ırk, obezite, kırsal çevrede yaşamak, hayvansal yağlarla beslenme, tarım ilaçları gibi kimyasallar, stres ve kafa travması olarak sıralanabilir. Bunun yanı sıra kahve-kafeinin, nonsteroid antienflamatuar ve tansiyon ilaçlarının, fazla fiziksel aktivitenin ve alkol-sigara kullanımının PH’den koruyucu etkisi olduğu savunulmakta. Şimdi hepinizin kahvenin yanına bir sigara yakmayı veya bir kadeh şarap almayı planladığını duyar gibiyim. Ancak bunun kabul edilebilmesi için daha çok kişide ve çok değişkenli çalışmaların yapılması gerekli. Tabii sigara ve alkolün kanser, kalp-damar hastalıkları gibi ciddi zararlarını da unutmamak lazım…

Parkinson hastalığının belirtileri

Hastalığın erken döneminde belirtilerin silik olmasına bağlı olarak maalesef tanı gecikebilir. Doğal yaşlanma sürecinin getirdiği yavaşlamayla depresyonda görülen genel yavaşlama hali hastaların özellikle erken dönemde yanlış tanı almasına neden olabilir.

Hastalığın şiddeti ve ilerleme hızı her hastada farklıdır. Erken dönemde bulgular hafif seyreder, bir beden yarısı veya uzuvda lokalizedir. Tipik olarak bir beden yarısında başlayan şikâyetler zamanla her iki tarafa yayılır. Temel bulgu hareketlerde yavaşlamadır. Titreme eşlik edebilir.

PH’de titreme özellikle istirahatteyken baş ve işaretparmağının ritmik kasılması (para sayma hareketi) şeklinde ortaya çıkar. Hastalığın ilerlemesiyle aynı taraftaki kol ve bacağa, karşı tarafa ve çeneye yayılır.

Hareketlerin yavaşlaması, yürümeye eşlik eden kol salınım hareketlerinde azalma/kayıp, adımların küçülmesi, gövdenin hafif öne eğilmesi (zamanla kamburlaşma), yürümeye başlarken zorlanma, hareket kısıtlılığı, kaslarda katılık gelişir. Bunların yanı sıra mimiklerin azalması (maske yüz), alçak ve kısık sesle konuşma, konuşmanın monotonlaşması, yazının küçülmesi de eşlik edebilir. Dopamin azalmasına bağlı olarak kalp ritim bozuklukları, kabızlık gibi mide-bağırsak sorunları, uyku bozuklukları, tansiyonun düşmesi, depresyon-dikkat eksikliği, koku duyusunun kaybı da görülür. Hastalık ilerledikçe bir bacağın aksaması/sürüklenmesi gibi yürüyüş bozuklukları, harekette donmalar, denge bozuklukları ve düşmeler başlar. Nadiren beyin fonksiyonları etkilenir ve bunama gelişir.

Burada ufak not: Her el titremesi parkinson değildir. Örneğin genetik geçişli yaşlanmayla ortaya çıkan esansiyel tremor ya da heyecanlandığınızdaki el titremesi.

Parkinson hastalığında tanı

Hastanın şikâyetlerine ve nörolojik muayene bulgularına dayanarak konulur. Beyin MR’ı ile radyolojik inceleme ve diğer hastalıklardan ayırt etmek için kan tahlilleri tanıda yardımcıdır. Son yıllarda Türkiye’de de kullanıma giren Dat-Scan yöntemiyle erken tanı koymak mümkün. Bu yöntemde dopamin radyoaktif madde olarak işaretlenmekte ve beyinde aktif kalan dopamin hücreleri görüntülenmektedir. Dat-Scan ile belirtilerin hafif olduğu erken dönemde teşhis ve normal yaşlılık sürecine bağlı yavaşlamadan ayrımı yapılabilmekte, hastalığın yavaş veya hızlı seyredeceği öngörülebilmektedir.

Parkinson hastalığının evreleri

Hastalığın temel özelliği zaman içinde belirtilerin şiddetlenmesidir. 5 aşama tanımlanmıştır.

Birinci evrede mimik ve yürüme bozuklukları gibi silik bulgular görülür, genellikle tek taraflıdır. Tek uzuvda titreme eşlik edebilir. Titreme hastaların %50-75’inde başlangıç bulgusudur. Hastanın ailesi ve yakın çevresince fark edilebilir.

İkinci evrede her iki taraf etkilenir, duruş ve yürüyüş bozulur.

Üçüncü evrede denge sorunları ve düşmeler başlar.

Dördüncü evrede hasta zorlanarak yürür ancak hareketlerde yavaşlama belirgindir, yalnız yaşayamaz.

Beşinci evrede hasta bakıma ihtiyaç duyar, yatağa veya tekerlekli sandalyeye bağımlıdır.

Parkinson hastalarının hepsinde bu evreler görülmeyebilir, hastalık bu evreleri izlenmeden de gelişebilir.

Parkinson hastalığında tedavi

Maalesef hastalığın kesin tedavisi yok. Genellikle hastanın yaşam kalitesini artırmaya yönelik ilaç ve fizik tedavi gibi destekleyici yöntemler uygulanıyor.

Hastalığın yavaş seyirli ve ilerleyici karakterinden dolayı hastaların başlangıçtan itibaren bir nörolog takibinde olması son derece önemlidir. Erken dönemde tedavi ile hastalığın seyrini yavaşlatmak ve kişinin bağımlı hale gelmeden yaşamını idame ettirmesi sağlanabilir. Tedavi yöntemi hastanın yaşı, hastalığın şiddeti ve bulgulara göre belirlenir. Hasta yakınlarının parkinson konusunda bilinçlenmeleri ve psikolojik yardım almaları, hastaya gerekli desteği sağlamaları ve özellikle ilerleyen dönemlerde psikolojik sorunların oluşmasını önleme açısından önemlidir.

İlaç tedavisi beyinde azalmış olan dopamini artırmaya yöneliktir. Hastaların yaklaşık üçte biri ilaç tedavisiyle uzun yıllar hayat kaliteleri çok etkilenmeden yaşamaktadır (İlaç tedavisi alan PH’lerin bakla tüketirken dikkatli olmaları gerekir. Baklanın yaprakları ve yeşil kabukları vücutta dopamine çevrilir. Fazla bakla tüketildiğinde yüz ve uzuvlarda istemsiz hareketler gelişebilir. Lütfen böyle bir durumda doktorunuza danışın).

Bir kısım hasta grubunda ise zamanla ilacın etkisinin azalması, hatta yanıtsızlık, doz artırılmasına bağlı yan etkiler gelişebilir. Bu durumda kalp piline benzer bir mekanizmayla cerrahi tedavi seçilir. “Derin beyin stimülasyonu” adı verilen bu işlemde, göğüs veya karın duvarında cilt altına birkaç cm’lik jeneratör yerleştirilir. Cilt altındaki pilden beynimizin hareketle ilgili merkezlerine devamlı elektriksel uyarı verilerek bu bölgede azalmış olan elektriksel aktivite düzenlenir. Takılan pilin ömrü 5-6 yıldır, gerektiğinde beyindeki kablolara müdahale edilmeden pil değiştirilir.

İlaç tedavisiyle birlikte uygulanan düzenli egzersiz, kas sertliği ve hareket yavaşlamasını önlemeye katkı sağlar. Beyinde dopamin iletisini artıran yürüyüş, düğme ilikleyip açma, mimik hareketleri gibi egzersizler, kişinin hem motor hareketlerinin hem de zihinsel fonksiyonlarının artmasını destekler.

Parkinson hastalığını tedaviye yönelik kök hücre, gen tedavileri gibi yeni yöntemler üzerine çalışmalar devam etmektedir.

Parkinson hastalığında azalan dopamin seviyesi kabızlık riskini artırdığından kişilerin yüksek lifli gıdalarla beslenmeleri önerilir. Kemik erimesi riskine karşı kalsiyum ve D vitamini, sinir hücreleri için önemli olan B12 ve B6 vitaminlerinin takviyesi gerekebilir. E vitamininin hastalığın seyrini yavaşlattığı iddia edilse de henüz elimizde net veriler yok.

Parkinson tanısı alan ünlüler arasında ABD’li ünlü boksör Muhammed Ali, Adolf Hitler ve Bülent Ecevit yer almaktadır. “Geleceğe Dönüş” serisiyle ünlenen Michael J. Fox’un parkinson hastaları için kurduğu vakıf, hastalığın erken teşhisine yönelik çalışmalara destek sağlamıştır.

11 Nisan “Dünya Parkinson Hastalığı Günü” olarak kutlanmakta ve toplumsal farkındalık oluşturmaya çalışılmaktadır.

Hepinize sağlıkla yaş almayı, ünlü Hitit duasındaki* gibi olgunlaşarak yavaşlamayı diliyorum…


Kaynaklar:

1- https://www.nia.nih.gov/health/parkinsons-disease

2- https://www.parkinson.org/

3- https://www.neurologyadvisor.com/topics/movement-disorders/the-troubling-link-between-parkinsons-and-smoking-can-we-deny-the-benefits/

4- https://www.apdaparkinson.org/article/smoking-and-parkinsons-disease/

5- https://n.neurology.org/content/94/20/e2132

6- https://parkinsonsnewstoday.com/2019/01/23/lifestyle-factors-affect-progression-parkinsons-disease/

7- http://parkinsondernegi.com/wp-content/uploads/2019/01/PARKINSON_EGZERSIZ.pdf

8- http://parkinsondernegi.com/wp-content/uploads/2017/04/PARK%C4%B0NSON-BRO%C5%9E%C3%9CR-3-PARK%C4%B0NSON-HASTALI%C4%9EI-NED%C4%B0R.pdf

*https://www.turkishnews.com/tr/content/2016/11/18/tanrim-beni-yavaslat-hitit-duasi/

Önceki İçerikCOVID-19 Kafkasya (24.03.2021)
Sonraki İçerikKaz Dağları maden ocaklarında son durum
Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
20 Ocak 1977’de Kayseri Pınarbaşı’nda doğdum. İlkokulu Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nda, orta-lise eğitimimi Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi’nde aldım. Tıp eğitimimi 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’nda 2014’te tamamladım. 2019 yılında Türk Nöroloji Derneği Nöroradyoloji Diploması’nı aldım. Türk Tabipler Birliği, Türk Nöroradyoloji Derneği ve KAHEV üyesiyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz