XASE TV

0
1271

Yeni bir soluk, üstelik dinamik mi dinamik… Ezber bozan… Teknoloji çağına uyumlu ve olanakları kullanan… Fazlası için de mantalite olarak hazır…

Çerkeslerin yaşamının her alanına (çok mu iddialı bu laf, bence değil) dokunmaya niyetli olduğunu sezinlediğim hatta anladığım bir üretim… Özgün ve özgür…

Bir araya gelemedik bilinen nedenlerle. Laf lafı açardı, iyi de olurdu… Yeni döneme uygun sanal görüştük. E buna da “şükür”…

Konuklarımız; Haptse Mehmet Eray Yılmaz, Welpenoka Onur Yaldız, Yekuaş Atakan Şurdum Avcı…

-“Xase TV”, siz kimsiniz kardeşim?

-Mehmet: Biz kimiz(?) En başta içinde üretme isteği olan, birbirinden çok ayrı kafalarda ama birbirinin muhabbetinden keyif alan insanlarız. Enerjimiz ne kadar yetiyor bilmiyoruz ama kendi kültürümüz adına YouTube gibi global bir platformda yayın yapmak bize ayrı bir keyif veriyor. İnşallah burada bir özgeçmiş sormadınız zira ben Haptse Mehmet olarak kendini tanıtma konusunda çok zorlanan bir insanım 🙂 Yine de elimden geldiği kadar bunu da cevaplayayım: 180 boylarında, yeşil gözlü, 52 beden, kumral Uzunyaylalı bir Kabardeyim. Kısmi ekonomist, gönüllü sinemacı; hedefi mali müşavir olmak, hayali bir ekranda “Created by: Mehmet Eray Yılmaz” yazan bir işi korsan dizi ve film sitelerinde görmek olan, toplu taşımalarda ayakta gitmeyi tercih eden, düz sıradan bir insanım.

-Onur: Ne demek siz kimsiniz(?) bugüne bugün bizim kim olduğumuzu söyleyecek; 3600 abonesi olan kanalız. 3600 hayran, 80 milyon eksi 3600 gizli hayran 🙂 Biz aslında bildiğini yazan sonra da bunu okuyan, oynayan bir ekibiz. İçeriklerimiz, hayata bakışımızı içeriyor diyelim.

-Atakan: Canımız bir şeylere sıkılıyordu, birileriyle paylaşalım dedik, hangi platformu kullansak diye düşündük sonra da YouTube’da karar kıldık.

 

-“Böyle bir şeye ihtiyaç varsa biz yapardık” diyenlerden, “büyüklerinizden” onay aldınız mı? “Bize haber vermeden, sormadan ne haddinize” diyen hiç mi olmadı?

-Onur: Böyle bir şeye ihtiyaç vardı, yaptık ve kısmen oldu. Diasporamızın her şeye ihtiyacı var. Her yıl daha çok… Büyüklerimizden onay almadık fakat her şeye de gelişigüzel dalmıyoruz. Mantığımızın, mizahımızın ve söylemlerimizin hep kendi içinde matematiği var. İzledikçe bazı önermeleri üzerinize alınabilirsiniz. Bizde herkese ekmek var efenim 🙂

Bize haber vermeden, sormadan ne haddinize diyenler ya olmadı ya da biz çok konuştuğumuz için, o tepkileri laf kalabalığına karıştırıp yok ettik 🙂

-Atakan: Aslında buna benzer bir şeye ihtiyaç vardı, devam bir radyo ya da televizyon kanalı ama bunları açmak ciddi maliyetler gerektirdiği için gerçekleşmedi. Onun dışında onay vb. gibi bir durum olmadı ve bununla ilgili negatif bir eleştiri de almadık çünkü hiçbir grubun güdümünde ya da himayesinde başlamadık. Onun haricinde bizim dediğimiz kesinlikle doğrudur gibi bir iddiamız da olmadı, dolayısıyla kimseyle karşı karşıya da gelmediğimizi düşünüyorum.

-Mehmet: Bu soruya ben pozitif yönden cevap vermek istiyorum: Engel olmak isteyenler, eleştirenler elbette oldu ama destek veren o kadar güzel insanlar vardı ki negatif her şeyi onların sayesinde geride bıraktık. Onların gücünü arkamızda hissetmek bizlere inanılmaz güven verdi. Yeri gelmişken önemli yayınlar yapan bir büyüğümüz geçenlerde Facebook üstünden diasporada yayın yapan bazı kanalların adını yazıp hem takdir etti hem teşekkür etti. Saydığı kanallar arasında Xase TV yoktu. Ben de buradan kendisine teşekkür ediyorum bizi o kanallarla bir tutmadığı için. Çünkü Xase TV kayıt yapan değil ‘içerik’ üreten bir kanal.

 

-Neden video, neden Xase TV, neden YouTube?

-Atakan: YouTube kullanması kolay ve hem kanal sahibi hem de izleyici açısında ücretsiz kullanılabilen bir platform. Videolarda söylemek istediğimiz şeyleri üzerinde daha uzun düşünerek ve rafine ederek düzgün olarak söyleyebiliyoruz, canlı olarak konuşma yapabilmek ve bu esnada düşünceleri tam aktarabilmek zor olabiliyor. Xase TV daha önce İKKD’de Ğunce olarak yaptığımız tiyatro oyununun adıydı, güzel bir kanal ismi olduğu ve logosu da hazır olduğu için kullanmaya devam ettik.

-Mehmet: Artık teknoloji çağındayız… Her an mutfak robotunun bir ayaklanma başlatmasını bekliyorum, o ayaklanma olmadan biz de teknolojinin nimetlerinden yararlanalım dedik. Popüler bir platformda video çekip yayımlamak ve bunu Xase TV adı altında yapmak iyi bir tanıtım. Hava atmak gibi olmasın da bizi sadece Türkiye’de takip etmiyorlar -biraz hava atmak gibi oldu-, yurtdışında da iyi bir kitlemiz var.

-Onur: Neden video; çünkü kalıcı. Neden Xase TV; çünkü tiyatro sahnesinde sahnelediğimiz skeçler bütününün adı yani gösterimizin adı Xase TV’ydi ve TV programı konseptindeydi hepsi. Kelime anlamı olarak da, Xase’nin bizi karşıladığını düşündük. O yüzden Xase TV. Neden YouTube; çünkü evrensel, çünkü kullanışlı, çünkü kolay ulaşılır ve sosyal medyaların geneline bakacak olursak, ömrü en uzun ve her dönemin medyası olabilecek bir platform olduğu için.


Haptse Mehmet Eray Yılmaz

İlk soruda biraz kendimden bahsetmiştim ama burada biraz daha genel ve net bir cevap isteniyor galiba. Peki bunu siz istediniz: 26 Şubat 1992’de Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Çamurlu Köyü’nde -Uzunyayla’nın Hapsey’inde– Haptselerin oğlu olarak ailenin 4. çocuğu sıfatıyla Dünya’ya geldim. Lisans eğitimi için Edirne İktisat Fakültesi’nin yolunu tuttum. Şu an bir mali müşavir adayıyım. Hayatta iki tane hobim var, biri okumak diğeri izlemek. Son bir senedir izlediğim filmlerin senaryosunu yazmaya çalışıyorum, bulabildiğim film senaryolarını okuyorum. Geçtiğimiz üç seneyi -özellikle pandemi döneminde- senaryo, çekim senaryosu ve film analizleri eğitimi alarak geçirdim…

Hayattaki en büyük hayalim bir gün kendi filmimi korsan film sitelerinde görmek.


-Neden mizah? Tehlikeli sulardasınız, özgüven yüksek anlaşılan…

-Mehmet: İnsanlara bir şey anlatmanın en kuvvetli yolunun mizah olduğunu düşünüyoruz. Çünkü siyah bir üslupla onları kendimize çekmemiz bu karanlık ortamda çok da mümkün değil.

-Onur: E halimiz trajikomik. Bizi çok ciddi konuşulup karar çıkmayan wunafe’ler bitirdi hocam. Biz de gülerek konuşalım dedik. Özgüven, kendi mecramızda yüksek ama rahatsız edici değil diye düşünüyoruz:-)

-Atakan: Özgüvenden ziyade insanların tartışmasız kabul ettiği düşünceleri eleştirmek için ya kendilerini ciddi bir şekilde sarsmak ya da yeni eleştirilerin onları ajite etmeden verilmesi gerekmektedir, sunumun komedi unsurları içermesi ortamı ciddi olarak yumuşatıyor.

 

-Çerkes diasporasının geneline yönelik bir çalışma söz konusu… Sürgün sonrası farklı coğrafyalar farklı ekonomik-politik sistemler, farklı kültür etkileşimleri ile birbirinden farklı Çerkes kimliklerinin oluştuğundan söz eder akademik çevre. Bu konuyu masaya yatırdığınızda üretiminizi nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

-Onur: Üretimimiz; köyde doğup büyüyen jenerasyonun şehirli çocuklarının yansımasıdır. Evdeki köy havasını, geleneğini hisseden metropol çocukların üretimidir efenim bu kanal.

-Atakan: Aslında evrensel olmayı amaçlasak da yaptığımız işler çok niş bir kitleye hitap ediyor, özellikle Türkiye’deki Çerkeslere. Ama mümkün oldukça daha çok kitleye, farklı kesimlere hatta Çerkes olmayanlara ulaşmaya çalışıyoruz.

-Mehmet: Ne kadar belli oluyor bilmiyorum ama metinlerimizi genelde sosyolojik olgulara dayanarak yazıyoruz. Farklılıkları anlatarak ortak noktayı göstermek, ortak bir noktada birleştirmek istiyoruz herkesi. En azından deniyoruz.


Welpenoka Onur Yaldız

Gelişine yaşayan biriyim. Sevdiğim işleri yaparak, keyfim için yaşıyorum. 2002’de tanıştığım tiyatroyla yaşamaya devam ediyorum. Makine mühendisiyim. 7 sene çelik konstrüksiyon üzerine çalıştıktan sonra lojistik sektörüne atladım. Proje planlama mühendisi olarak devam ediyorum kapitalist düzende çark olmaya 🙂 Anlık mutluluklar, küçük zaferler en büyük motivasyon kaynağım. Bu arada askerliğimi; askerlik şubesi başkanı vekili olarak yaptım ama buna şaşırmanıza gerek yok. Zira Kabardeyim ben. Başkanlık makamında olmayacaktım da nerede olacaktım.

Sözlerimi burada şimdilik noktalarken; “Onursal Lagaluga”nın revize edilmiş hali ile yakında tekrar kanala döneceğini belirtmek isterim. Bizi izlemeye devam edin ya da bizi izlemeye başlayın 🙂


-Yeni kuşağa örnek oldunuz, sizden sonrakilere de, onları cesaretlendiriyorsunuz da. Sizi cesaretlendiren bir şeyler oldu mu?

-Atakan: Cesaretlendiren tek şey yakın çevremizin yaptığımız işten memnun olması ve keyifli vakit geçirmesi oldu, insanların hoşuna gidiyorsa daha çok yapabiliriz diye biz de cesaretleniyoruz.

-Mehmet: Bu soruya kişisel bir cevap vereceğim: Xase TV kurulduğunda benim ilk düşündüğüm şey hasbelkader eğitimini aldığım metin yazma işini yapmak ve ekran önünü ekranda benden daha başarılı olduklarını düşündüğüm Onur ve Atakan’a bırakmaktı. Ama sevgili Geteje Çetin buna müsaade etmedi, “Ekran önünde yapamam” dedim, “Yaparsın” dedi ve yaptırdı. Onun sayesinde cesaretlendim. Bu nedenle kendisine teşekkürü borç bilirim.

-Onur: Estağfurullah, kimseye örnek olmak gibi bir düşüncemiz yok. Zaten o hadde de sahip değiliz. Bizi cesaretlendiren şey; biz elimizden geleni yapmazsak, toplumumuz için kimse bir şey yapmaz inancı ve düşüncesi oldu.

 

-Videolarınızda yaş kuşağınız ve hatta daha gençlerle “rol paylaşımı” da var. Neden? Onları da mı “yoldan çıkarmaya” çalışıyorsunuz?

-Mehmet: Bu konudaki amacımız onları bu toplum için bir şeyler yapmaya cesaretlendirmek. Bu sadece bir YouTube kanalında video çekmek olmayabilir. Yeter ki “bir şeyler yapabiliyorum” desinler ve bunu yapmaya cesaret etsinler…

-Onur: Bizim 7’den 70’e her yaştan arkadaşımız var ve kanalımızdaki herkes bizim şeref konuğumuzdur. Yolumuz nereye gidiyor bilmiyorum ama yol çok güzel.

-Atakan: Evet, bütün gençler bizimle olacak!!! Amaç bir miktar işbölümü yapmak, bir miktar yaptığımız işi çeşitlendirmek, bir miktar da onlara da söz verme amaçlarını içeriyor.

-Çalışmalarınızı izlediğimde yüksek sesle bir özeleştiri görüyorum, bunu topluma bulaştırmak mı amacınız? “Yaşınız ne, Xabze’yi biliyor musunuz” diyen çıkmadı mı hiç?

-Onur: Temel amacımız bu özeleştiri rüzgarını her yerde estirmek evet. Pardon ama “Xabze Dersleri” diye içeriğimiz var bizim öhöm öhöm…

-Atakan: Söylediğimiz hiçbir şeyi “bizim dediğimiz kesin doğrudur, tartışmaya açık değildir” halinde söylemedik, dolayısıyla ciddi bir polemiğe sebep olduğumuzu düşünmüyoruz. Genelde insanların büyük bir kısmı dediklerimizi doğru buluyor ve olumlu dönüş alıyoruz.

-Mehmet: Yanlış bir şeyler yapabiliriz, mutlaka yapmışızdır da. Bizi karşısına alıp “Şu yaptığınız yanlış” diyen kimseyi kırmadık. Hatta teşekkür ettik. Yalnız bizi karşısına alıp yanlışımızı anlatmaktansa onun yerine klavye kullanarak bizi üzenler de oldu.


Yekuaş Atakan Şurdum Avcı

1989 İstanbul doğumluyum. Genetik ve biyomühendislik bölümünü bitirdim, sonra biyoteknoloji yüksek lisansı yaptım, şimdi çevre biyoteknolojisi alanında doktora yapıyorum. Almastı’nın çok dillendirdiği Xabze’nin ataerkil düzeni ve kadınlara yönelik baskının tam tersi, anaerkil düzen ve erkeğe yönelik baskı ortamında büyüdüm ve halen yaşıyorum; şahsi kanaatim, çok da fark etmiyor ve konu büyük ihtimalle Xabze’den bağımsız. Toplumumuzun tüm derneklerini ve gruplarını takip etmeye, hepsiyle yakınlık kurmaya çalışıyorum çünkü hepsinin kendilerince toplumun yararına faaliyet yapmaya çalıştıklarını düşünüyorum; her zaman hepsine eşit mesafede olamıyorum çünkü birincisi, mükemmel bir insan değilim; ikincisi, bazıları bana mesafe olarak çok uzak ve gitmek gelmek zor oluyor. Son zamanlarda sosyal medya üzerinde bir şey yapmaya çalışmıştım ama ilerleyen zamanlarda elle tutulabilen somut işlere de imza atmak istiyorum.


-“Kim bu Çerkesler?”… Gazete yayın kurulumuz üyesi bir arkadaşımızın önerdiği bir konuya el attınız, biz harekete geçinceye kadar siz yol aldınız. Kıskandık. Kızdık ve sinirlendik mi? Eh…

Devamı gelecek mi, İstanbul’un farklı ilçeleri, başka kentler, hatta diaspora geneli…

-Atakan: Ortada Ay’a ilk kim ayak basacak gibi bir yarış yok aslında; özellikle medya alanında en kapsamlı, en ses getiren ve en yaygın kitleye ulaşan yayın genelde daha makbul oluyor.

Gönül ister ki diasporanın tüm ülkelerini de içersin ama lojistik büyük bir engel; büyük ve kapsamlı işler için ciddi kaynak gerekiyor maalesef.

-Mehmet: Sizi kırdıysak özür dileriz ama pişman değiliz. Yine olsa yine yaparız. Sorunun cevabını diğer arkadaşlarımdan kopya çekmek istedim ama hepsi kâğıtlarının üstünü kapatmış…

Devamı gelecek, çok daha güzel şeyler olacak sadece biraz zamana ihtiyacımız var.

-Onur: “Onursal Lagaluga” ile ufaktan sizi çağırdık ama yine de siz bilirsiniz. Jıneps’i seviyoruz 🙂 Bu içerikteki amaç kamuoyu yoklaması. Sürekli değil ama aralıklarla yapmak lazım. Ses getirdi diye düşündüğümüz etkinliklerden sonra yapmak lazım ki, ses getirdi dediğimiz zaman sesi nereden getirdiğimizi nereden getiremediğimizi bilelim. Evet farklı farklı yerlerde zaman zaman yapmaya devam edeceğiz.

-Sizce “Kim bu Çerkesler?”

-Mehmet: Adigeler…

-Onur: Çerkesler için bir şey yapmak istiyorsanız, Çerkeslere rağmen yapmalısınız. Sanırım sorunuza böyle cevap verebilirim.

-Atakan: Şahsen (Atakan) Çerkes kelimesinin, özellikle de İngilizce “Circassian” kelimesinin sadece Adigeleri kapsadığının farkındayım ama Türkçede yaygın bir şekilde tüm Kafkasyalıları kapsayacak şekilde kullanıldığından ötürü ben de tüm Kafkasyalıları kapsamak ve bir seferde hepsine hitap etmek için kullanıyorum çünkü aramızda hafife alınmayacak ortak noktalar var. Eğer özel bir gruptan bahsetmem gerekirse o zaman kendi isimleriyle hitap ediyorum, örn. Adige, Abaza, Oset, Çeçen, Avar, Lezgi vd.

-Gebezedej, Onursal Lagaluga, Atakan videoları… Çalışma yönteminiz? Konuyu/konuları belirlemek, senaryosunu yazmak, çekimi, yayını… Birlikte üretim nasıl planlanıyor?

-Onur: Herkes kendi içeriğini yazar, grupla isterse paylaşır. Bir araya gelir eğlenerek çeker. Birileri birilerinin yönetmeni olur ve video kurgudan sonra kanala akıtılır. Birlikte üretiyor, beraber yoruluyor, yoğruluyoruz.

-Atakan: Eğer birbirimizin videosunda oynamamız gerekiyorsa birkaç gün önceden plan yaparak ve bir araya gelerek bunu kolayca hallediyoruz. Çekimleri hepimizin kolayca gelebileceği ortak bir yerde yapmaya çalışıyoruz çünkü hepimiz İstanbul’un farklı bir yerinde oturuyoruz.

Şahsen (Atakan) videolarda bizzat ilgilendiğim ve biraz okuma yaptığım konulardan bahsetmek istedim, o yüzden genellikle tarihe ağırlık verdim. Konuyu belirledikten sonra anlatmak istediğim noktaları sıralıyorum, vereceğim spesifik bilgiler varsa onları tekrar gözden geçiriyorum (tarih, isim, sayı vs.), çekip kurgusunu yapıyorum.

-Mehmet: Gebezedej metinlerini özellikle genç kuşağın aykırı eylemlerini referans alarak yazıyorum. Programın kendine özgü bir dili oluştu, bu oluşan dili muhafaza etmeye çalışıyorum. Metinlerin içeriklerini; popüler kültür eleştirileri, karşılaştırmalar ve insanlar arasındaki farklılıklar oluşturuyor. Tüm bunları harmanlarken en azından insanların yüzünde bir tebessüm oluşturmak da çok önemli. En çok dikkat ettiğim şeyler hızlı, akıcı ve anlaşılır olmak. Çekim planı tamamen o zamanki şartlara bağlı oluyor. Gece 03.00’de çekime başladığımız zaman da oluyor, öğlen saatlerinde de.

Sürekli iletişim halinde olduğumuz için birlikte üretim planlaması bizim için hiç sorun olmuyor.

-İzlenme, çok önemsenir ya, “şu kadar tıklandık”, “şu kadar izleyicimiz var… E bizde de abone sayısı, web sayfamızın ziyaretçi sayısı… Bakıyoruz göz ucuyla, “önemsemiyoruz” ama… Siz ne kadar önemsiyorsunuz bu konuyu?

-Atakan: Şahsen (Atakan) çok önemli olduğunu düşünüyorum; ortaya iyi bir şey çıkarıldıktan sonra bunun saklanması ya da çok az kişiyle paylaşılmasının ne işi üretene ne de çevresine faydası olduğu düşüncesindeyim. Aksi halde sağken tanınmayıp öldükten sonra kıymete binen sanatçıların durumuna düşülür gibi geliyor çünkü amaç kendi duygu ve düşüncelerini aktarmak. İnsan biraz yaptığı işin reklamını da yapabilmeli, işinin kalitesini düşürmeden. YouTube açısından başarının kıstası izlenme ve abone sayıları ve bunları yüksek tutmak için elimizden geleni yapmalıyız.

-Mehmet: Bu konu elbette çok önemli, bu platformu seçmemizin amacı zaten daha fazla insana ulaşmak. İzlenme düştüğü zaman üzülüyoruz elbette ama çözüm yolunu da mutlaka buluyoruz… Buluyorduk… Bulacağız…

-Onur: 1000 abone özel videosu, 2000 abone özel videosu var kanalda. Sizce önemsemiyor olabilir miyiz(?)

 

-Geri dönüşler? Bu anlamda bir değerlendirme yönteminiz/kriteriniz var mı?

-Mehmet: Genelde olumlu dönüşler alıyoruz ama zaman zaman da klavyenin caps lock tuşunu açık bırakıp yorum yazan insanlar da oluyor. Kriterimiz nerelerden ne tepkiler geldiğine göre değişiyor.

-Onur: Video altı yorumlardaki kavgalar bizi eğlendiriyor. Etkileşimler hoşumuza gidiyor. Bunun dışında izlenme oran ve analizlerini takip etmeye çalışıyoruz. İçeriklere yön vermeye çalışıyoruz buralardan yola çıkarak.

-Atakan: Geri dönüşlerimiz %95 oranında olumlu, memnunuz.

-Gelecek, planlar, hayaller, hedefler… Kişisel ve ortak yani Xase TV olarak…

-Onur: Geleceğe dair yüzünü Çerkes toplumunun yanında genel kitleye de dönebilmiş ve derdini herkese anlatabilen hedefimiz var. Bu başlık altında, mini dizi, kısa film, yeni içerikler diye plan sıralaması yapabiliriz. Mehmet’in hayaline ortak olarak ben de isterim filmimizin korsanını satın almayı 🙂

Kişisel olarak uzak geleceğe dair plan yapmayı bıraktım. Bazen ısrarcı olmaya gerek yok diye düşünüyorum o yüzden yarına bakmaya çalışıyorum. Böyle daha keyifli oluyor. Kara mizah üzerine tek perdelik tek kişilik oyunumu yazıp sahnelediğim gün çok mesut olacağım. Umarım yakında…

Xase TV’nin çizgisini saptırmadan, toplumdan kopmadan sürekli yayın hayatında olmasını temenni ediyor ve hayallerimiz ile yaptıklarımızı birleştirerek yarına umutla bakıyoruz.

-Atakan: 2020’ye girerken şahsi (Atakan) hayalim kanalın 5000 abone sayısını aşabilmekti; gerek iş hayatı gerekse pandemi sebebiyle bir araya gelemememiz ve kafa yoramamamızdan dolayı bu sayıya ulaşamadık. Onun dışında kanalı bizim haricimizde de çekip çevirebilecek, kaliteli iş ortaya koyabilecek insanları kanala eklemek ve devamlı hale getirebilmeyi isterim.

-Mehmet: Xase TV bizim ortak hayalimiz, hedeflerimiz daha kalıcı işler yapabilmek. Kişisel hayalim; kendi yazıp yönettiğim bir filmi ya da diziyi korsan sitelerde görmek.

 

-Mesajlarınız, en derininden olsun ama…

-Atakan: Elma suyu, gerçekten elma suyu ama; insanlara bunu inandıramıyorum, önyargılar işte, kıramıyorsunuz… Önyargıları kırmak dileğiyle…

Bir de, şehirliyim ben, Nişantaşılıyım, köyüm toprağım yok; Çerkeslik ve Xabze’nin sadece köyde yaşanmadığını ve modern dünyada da var olabileceğinin anlaşılmasını istiyorum.

Patatesli haluj hakkında da bir şeyler söylerdim ama gereksiz polemik yaratmak istemiyorum…

-Mehmet: Adige olmaktan, bu toplumun bir parçası olmaktan, bu toplum için bir şeyler yapmaktan gurur duyuyorum ve gücüm yettiği kadar da yapmaya devam edeceğim.

-Onur: Yanlış yapmaktan korkmadan; denemeye, üretmeye, gülmeye, direnmeye devam edin 🙂

 

-Yolunuz açık olsun arkadaşlar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz