Eylül ayı ile birlikte okulların açılması ve yüz yüze eğitimin başlayacağı haberleri üzerine birçok velinin aklındaki o soru “Çocuğu aşılatacak mıyız şimdi?” bu ayki konumuz olsun.
Pandeminin başlangıç dönemlerinde kurtarıcı olarak görülen ve büyük heyecanla beklenen COVID-19 aşıları, en az virüsün kendisi kadar spekülasyonlara ve tartışmalara konu oldu. Gün geçtikçe artan aşı çeşitliliğiyle birlikte aşı karşıtı popülasyon da hızla çoğaldı. Bugün aşıyla çipleneceğimiz, genetik kodumuzun değiştirileceği, kısırlığa sebep olacağı gibi birçok asılsız söylenti, konunun uzmanı olmayan kişilerce paylaşılmakta ve aşılanma karşıtı tavır sergilenmektedir (İşin aslı için lütfen bkz. 1, 2, 3). Yıllarca sigara içerken içerdiği onca zehri sorgulamayan insanların (üstelik sigaranın zararları bilimsel olarak ispatlanmışken) aşının içeriğini sormaları ve aşı karşıtı kamuoyu oluşturma çabaları mantığın hangi köşesine uyar? Pandemide artık tükenme noktasına gelen sağlık çalışanları, yoğunluklarının üstüne bir de bu aşı karşıtı söylemlerle uğraşmak zorunda kalıyor ve sağlanamayan toplumsal bağışıklık maalesef hepimizi tehdit ediyor. Bu gidişle bir Türkiye varyantı çıkarsa hiç şaşırmamak lazım.
Korona aşılarının (özellikle canlı aşı olarak tanımlanan BioNTech aşısı) bazı yan etkileri de aşılanma oranını düşürmektedir. Çocuklarda da erişkinlerde olduğu gibi 1-3 gün süren, 2. dozda daha sık bildirilen, aşı yerinde ağrı, halsizlik, baş ağrısı, döküntü, kas ağrısı, eklem ağrısı, ateş gibi yan etkiler gelişebilir. Ancak bunların çoğu, aşının beklenen yan etkileri olup aşılanan kişilerin çok azında görülmekte ve kısa sürede geçmektedir. Daha ciddi yan etkiler arasında sayılan pıhtılaşma sorunları, myokardit dediğimiz kalp kası iltihabı ise oldukça nadir görülmekte ve kısa sürede tedavi edilmektedir. Burada önemli not: Yetişkin veya çocuk BioNTech/Moderna gibi bir canlı aşının 2. dozunu aldıktan sonraki birkaç gün içinde, göğüs ağrısı, nefes darlığı veya çarpıntı hissi yaşarsanız hemen tıbbi yardım alın! Özellikle BioNTech ile az sayıda da olsa myokardit ve perikardit dediğimiz kalbin iltihabı rahatsızlıkları geliştiği raporlanmıştır. Amerika’nın bildirdiği rakamlar 12-19 yaş aralığında 2. dozla gelişen 1 milyonda 9 kadın, 67 erkek vaka. Aşı komplikasyonu gelişen kişilerin COVID’e yakalandıklarında hastalığı daha ağır geçirecekleri öngörülmekte ve COVID’e bağlı gelişen myokardit vakalarının daha ağır geçtiği bilinmekte. Konu net: “Önce bir hayatta kalalım, sonra hesaplaşırız!”
Aşı karşıtı görüşleri bir tarafa bırakırsak… Bugüne dek yapılmış olan bilimsel çalışmalar, aşılama oranı arttıkça ağır vakaların, hastaneye yatışların ve yoğun bakım ihtiyacının azaldığını göstermektedir. Günlük pratikte de sahada çalışan arkadaşlarımız aşının koruyuculuğunu savunmaktadır. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı arkadaşımın geçen hafta yaptığı paylaşım: “42 yetişkin hastamın 3 saatlik COVID servis viziti bitti. 38 tanesi hiç aşı yaptırmamış, diyeceklerim bu kadar.” Kalan 4’ünün aşı durumunu sorduğumuzda: “2 tanesi Sinovac tam, 1 tek Sinovac, 1 tek BioNTech.” Sonuç: Aşı, hastalığı kolay atlatmanızı sağlıyor ve hastane yatışını, özellikle yoğun bakım ihtiyacını azaltıyor.
Bunların yanı sıra çocukların küçültülmüş bir yetişkin olarak değerlendirilmemesi ve yetişkinlere uygulanan aşıların, çocuklarda etkisi araştırılmadan uygulanmaması önerilmektedir. Nitekim birçok ilacın yan etkisi yetişkinde görülmezken çocuklarda ortaya çıkabiliyor. Mart 2021’de ABD’de 12-15 yaş arası 2.300 çocukla yapılan çalışmada BioNTech’in COVID-19’ u önlemede %100 etkili olduğu, vücut tarafından iyi tolere edildiği ve aşılama sonrası gençlerde yetişkinlere göre daha yüksek antikor seviyeleri geliştirdiği saptanmıştır. BioNTech’in 12-15 yaş arasında kullanımı ilk 6 Mayıs 2021 tarihinde Kanada’da, ardından 11 Mayıs 2021’de Kuzey Amerika’da başlatılmıştır. BioNTech ve Moderna aşılarının 12-17 yaş arası çocuklarda %100 etkili olduğunun saptanmasıyla AB’de çocuklar için onaylanmıştır. ABD, Kanada, Almanya, İsrail, Japonya, Çin gibi birçok ülke 12 yaş üzeri çocukların aşılanmasını onaylarken İngiltere “önceden var olan bir hastalık nedeniyle COVID-19’un ciddi seyretme riski bulunanları” aşılamakta.
12 yaş altı çocuklarda aşılama konusunda ise tüm dünya hemfikir. Çocukların bağışıklık sistemlerinin, aşılara gençler ve yetişkinlerden farklı tepki verdiği biliniyor. Bu nedenle çocuklar için güvenli ve en etkili dozun belirlenmesi gerekiyor. BioNTech, Moderna, AstraZeneca ve Johnson & Johnson’ın, 12 yaş altı çocuklarda (6 ay-11 yaş) aşı çalışmaları halen devam etmektedir.
Erciyes Üniversitesi’nde geliştirilen (Sinovac gibi inaktif formdaki) TURKOVAC, 18-55 yaş aralığında yapılan çalışmalar faz 3 aşamasında ve aşının Alfa (İngiliz) varyantına %100 etkili olduğu bildirilmiştir. Faz 3 sonuçlarına göre 12-18 yaş aralığında da aşı çalışması planlanmakta.
Peki, çocukların aşılanması neden gerekli?
Koronavirüsün bir RNA virüs olduğu ve sürekli mutasyonla varyant formların oluşacağını biliyoruz. Umudumuz tıpkı influenza gibi zamanla daha zararsız hale geçmesi. Ancak bu geçiş döneminin nasıl olacağı ve kimde nasıl hastalık oluşturacağını bilmiyoruz. Nitekim pandeminin başında çocukların çok nadiren etkilendiği suşlar (Bir bakteri veya virüsün farklı alt türlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan grupları) hâkimken güncel suşların yenidoğan dönemi dahil olmak üzere her yaştan çocukları enfekte ettiği görülmekte. COVID genel olarak çocuklarda erişkinlerden daha hafif seyretse de (özellikle kronik hastalığı olanlarda) hastaneye yatış veya yoğun bakım ihtiyacı gerektiren vakalar da görülmekte. 2020’de İtalya’da yapılan bir çalışmada 18 yaş altında COVID-19 geçiren 3.836 vakadan %4’ünde ciddi hastalık gelişirken, 4 hastanın hayatını kaybettiği bildirilmiş. 25 Avrupa ülkesinden, 82 merkezli “Avrupa COVID-19 Çocuk ve Adolesan Çalışması”nda, 18 yaşın altında 582 COVID vakasının %62’sinde hastaneye yatış, %8’inde yoğun bakım ünitesine sevk açıklanmış. Türkiye’den 32 merkezli bir diğer çalışmada COVID-19 geçiren 1.156 çocuğun %24’ünün orta-ağır derecede hastalandıkları bildirilmiş. Maalesef en kötü vakalar multisistem inflamatuar sendrom (MIS-C) dediğimiz, hastalığın 3-5. haftası gelişen, ölümcül olabilen, bağışıklık sisteminin aşırı cevap vermesine bağlı çoklu organ yetmezliği tablosu (Haziran ayında doktor arkadaşımızın oğlu Toprak Kılınç’ı bu sebeple kaybettik).
Bir diğer önemli nokta; aşılanmayan çocukların hastalığı bulaştırmada önemli rolü… Semptomsuz hastalık geçiren çocukların virüsü erişkinlere, özellikle yaşlılara taşıyabileceği biliniyor. Pandemi sürecinde çocukların hastalığa erişkinlerden daha az yakalandığı ve bulaştırdığına dair sonuçların, kapanma nedeniyle yanlış değerlendirildiği savunuluyor. Sonraki çalışmalarda, çocukların da erişkinler kadar hatta daha fazla bulaştırıcı olacağı ortaya konmuş (zira çocukların hareketlerinin, maske kullanımının kontrolü erişkinden daha zor). Yani çocukların aşılanması, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve kanser hastaları gibi daha duyarlı kesimin de korunmasını sağlayacaktır. Çocukların hastalığı yetişkinlerden daha hafif geçirdiği ve komplikasyon oranının düşük olduğu (%0.1) biliniyor. Ancak Türkiye’nin çocuk nüfus oranı AB ülkelerinden daha yüksek, dolayısıyla COVID bulaşı sonrası hasta çocuk sayısının da diğer ülkelerden daha fazla olacağı söylenebilir.
Toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için sadece yetişkinlerin aşılanmasının yeterli olmayacağı öngörülmekte (ki yetişkinler de aşılanmaya direnç gösterdiği için başarı şansımız azalıyor). Dünya Sağlık Örgütü 2020 yılında sürü bağışıklığı için gerekli aşılanma oranını %60-70 olarak açıklamıştı; ancak süreç içinde varyantların da etkisiyle bu oran %85 olarak güncellendi. BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi’nin verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %30.2’si 17 yaşın altında. Aynı yaş grubunun Almanya’daki nüfusa oranı yaklaşık %16.4 ile dünya ortalamasının neredeyse yarısı kadar. Bu nedenle Almanya’da tüm yetişkinlerin aşılanmasının sürü bağışıklığı için yeterli olacağı iddia edilmekte. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun %27.2’si çocuk, yani yetişkinleri tamamen aşılasak dahi sürü bağışıklığı için çocukların aşılanması şart denebilir. İsrail gibi yetişkin aşılanmasının tamamlandığı ülkelerde, çocukların aşılanmadan sürü bağışıklığının sağlanabileceği iddia edilmekle birlikte henüz buna dair çalışma verileri yok, üstelik İsrail çocukları da aşılama programına dahil etmiş durumda.
Aşısız bireylerin sayısı arttıkça virüsün yayılmasının yanı sıra elimizdeki aşı ve ilaçlara dirençli yeni mutant virüsler de gelişebilir. Örneğin delta varyantının pandeminin başındaki suşlara göre daha kolay bulaştığı ve Sinovac’ın bu suşa etkisinin az olduğu biliniyor. Bugüne kadarki veriler Delta varyantına Sinovac’ın BioNTech kadar etkili olmadığı yönünde. Bu yüzden Bilim Kurulu 2 Sinovac aşısı sonrası 1 BioNTech ile aşılanmayı önermişti. Güncel veriler 2. BioNTech aşısının da yapılmasının koruyuculuğu artırdığı yönünde.
Özetle koronavirüsle mücadelede aşılanmanın önemi yadsınamaz. Aşılama sayesinde çocukların korunması sağlanacak, virüsün yayılması ve daha tehlikeli mutant formların oluşması önlenecektir. Üstelik okulların bir dönem daha kapalı olması, eğitim ve öğretimin sekteye uğramasına neden olarak ileride geri dönüşü zor sonuçlar doğuracaktır. Virüs dolaşımının azaltılıp okul, aile ve iş yaşantımızın, özetle hayatın normale dönmesi için lütfen aşı sırası gelen aşılansın ve sürü bağışıklığının kazanılmasına katkıda bulunsun.
Kaynaklar:
1.https://www.klimik.org.tr/2021/08/04/asi-karsitlarinin-iddialari-ve-gercekler/
2.https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55172316
3.https://www.dogrulukpayi.com/bulten/covid-19-asisi-ile-ilgili-soylentiler-ve-komplo-teorileri
5.https://www.aid.org.tr/cocuklar-covid-19-asisi-olmali-mi/
6.https://www.toraks.org.tr/site/news/10433
7.https://www.nature.com/articles/d41586-021-01898-9
8.https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/covid-19-vaccines/advice
10.https://www.dw.com/tr/%C3%A7ocuklara-korona-a%C5%9F%C4%B1s%C4%B1-gerekli-mi/a-57780822