Yayımlanan yeni bir araştırma, son 30 yılda dünya çapında hipertansiyonla (yüksek tansiyon) yaşayan yetişkin sayısının iki katına çıkarak 1,2 milyarı aştığını ortaya koydu.
Lancet’te yayımlanan çalışmanın başyazarı, İngiltere’nin Imperial College London’da görevli olan Macid Ezzati, “On yıllar boyunca tıbbi ve farmakolojik ilerlemelere rağmen, hipertansiyon yönetiminde küresel ilerleme yavaş oldu ve hipertansiyonu olan kişilerin büyük çoğunluğu tedavi edilmedi, düşük ve orta gelirli ülkelerde büyük dezavantajlar var” diyor.
Hipertansiyon veya yüksek tansiyon, her yıl 8,5 milyondan fazla küresel ölümle doğrudan bağlantılı. Felç, kalp hastalığı, diğer damar hastalıkları ve böbrek hastalığı için önde gelen bir risk faktörü.
Kan basıncını düşürmek, kalp krizi sayısını dörtte bir oranında azaltırken, kalp yetmezliği ve felç vakalarını neredeyse yarı yarıya azaltabiliyor. Durumun teşhis edilmesi basit ve ciddi sağlık sorunlarından kaçınmak için düşük maliyetli ilaçlarla tedavisi nispeten kolay ancak bundan mustarip insan sayısı durmadan artıyor.
Bunun yanı sıra, 2019 verilerine göre dünya çapında hipertansiyonu olan kişilerin neredeyse yarısı durumlarından habersizdi. Teşhisi konanların da yine yarısı tedavi almıyordu. Dünya çapında, hipertansiyonu olan 4 kadından 1’inde ve 5 erkekten 1’inde sadece kan basıncı kontrol altına alınabildi.
Orta ve Doğu Avrupa’da oranlar yüksek
Özellikle Macaristan, Polonya ve Hırvatistan gibi Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde hipertansiyon oranları çok yüksek. Çalışma, bu ülkelerde Litvanya, Belarus ve Romanya ile birlikte tüm kadınların yarısından fazlasının hipertansiyona sahip olduğunu ortaya koydu.
Bununla birlikte İsviçre, Birleşik Krallık ve İspanya da dahil olmak üzere Batı Avrupa ülkelerinde, hipertansiyon yaygınlığı tüm zamanların en düşük seviyelerine ulaştığı tespit edildi. Bu ülkeler ayrıca kadınlarda en düşük hipertansiyon oranlarına sahip ve bu oran bugün yüzde 24’ün altına düşmüş görünüyor.
Avustralya’nın Sidney Üniversitesi’nden Prof. Clara Chow, “Küresel yaygınlıktaki artış ve yaklaşık yüzde 20’lik küresel kontrol oranları, kardiyovasküler hastalıkların birçok kişi için ana hastalık yükü olacağına dair önemli bir küresel uyanma çağrısı olmalıdır, özellikle de bu şekilde devam edersek” diyor.
Hipertansiyon yükünü küresel olarak azaltmak için bir dönüşüm ve yenilikçi yaklaşımlara “acil ihtiyaç” olduğunu da sözlerine ekleyen Chow, “Teşhis ve tedaviyi artırmak ve insanları kan basıncı yönetimleri konusunda bilgilendirmek için daha iyi stratejilere ihtiyacımız var” diyerek konunun aciliyetine dikkat çekiyor.
Chow’a göre ‘telemonitoring’ yöntemi ile evde tansiyon izleme, kısa mesaj hatırlatıcıları ve sağlıklı davranışları teşvik etmek için diğer dijital sağlık müdahaleleri gibi dijital dönüşümün avantajlarını yaygın şekilde kullanmanın artık tam zamanı. (Euronews)