Biz bize… Parolamız: XX

0
716

Mart ayında bize özel çıkacak Seteney gazetesi haberini duyunca kadınlara dair sorunlardan bahsetmek istedim. Genel olarak toplum içinde rahatlıkla konuşulamayan ama bilmemiz gereken şu her ayki misafirimizi ele alalım mı?  

Menstruasyon. 

Ergenlikteki ilk âdetten (menarş) menopoz dediğimiz son âdete kadar üreme çağı boyunca devam eden, âdet kanamasıyla karakterize, hormonlarla yönetilen ve tüm vücudu etkileyen bir süreçtir. Genellikle 10-14 yaş arasında başlar, 45-55 civarı sonlanır.  

Bu sürecin düzenli olması, beyindeki hipotalamus, hipofiz bezi ve kadın genital organları olarak bilinen iki yumurtalık (over), fallopian tüpler, rahim (uterus), vajinanın sağlıklı olmasına ve kişinin psikolojisine bağlıdır.  

Âdet siklusu veya âdet dönemi; bir âdetin başlangıcından diğerinin başlamasına kadar geçen süredir. Yani doktorunuz “Âdetinizin kaçıncı günündesiniz” dediğinde, içinde bulunduğunuz döngüde ilk kanama gününden itibaren bulunduğunuz güne kadar geçen süreyi soruyordur.  

Normalde siklus ortalama 28 gündür (4 hafta), bu dönemde 3-7 gün süren, yaklaşık 60-80 ml âdet kanaması (endometrial kanama-menstruasyon kanaması) olur.  

Menstruel kanamaya ateş, titreme, pelvik bölgede basınç hissi, bağırsak fonksiyonlarında bozulma, vücutta ödem, ağrı eşlik edebilir. 

Menstruel faz başlıca 2 dönemden oluşur:  

  1. Foliküler faz: Sabit değildir, genellikle 14-21 gün sürer.
  2. Luteal faz: Sabittir ve 14 gün sürer.

Âdet kanaması, hormonların kontrolü altında kalınlaşan rahim iç zarının (endometrium) dökülmesidir. Bu hormonal kaskad şu şekilde işler: 

  1. Ergenliğe geçildiğinde beyindeki hipotalamustan GnRH hormonu salgılanır.
  2. Bu hormon hipofiz bezini uyarır ve FSH, LH hormonları salgılanır.
  3. Bu hormonlar overlerdeki yumurtaların gelişimini başlatırlar. Overlerden östrojen (kadınlık hormonu) ve progesteron hormonları salgılanır.
  4. Östrojenin etkisiyle rahim iç zarı yani endometrium kalınlaşmaya başlar.
  5. Overlerde gelişmekte olan yumurtalardan (folikül) sadece 1 tanesi olgunlaşır, uygun hormonal ortam oluştuğunda çatlar ve olgunlaşan yumurta karın içine atılır. Bu olaya yumurtlama (ovulasyon) denir.
  6. Ovulasyon sonrasında overlerden progesteron salgılanması artar.
  7. Progesteron endometriumun kalınlaşmasını durdurur, olgunlaşmasını sağlar (oluşabilecek gebelik için rahim duvarını hazırlar).
  8. Ovulasyonla atılan yumurta, tüpler (tuba) tarafından yakalanır ve rahme iletilir.
  9. Bu aşamada olgunlaşan yumurta spermle döllenirse oluşan embriyo rahim iç zarına tutunur ve gebelik gelişir.
  10. Yumurta döllenmezse östrojen ve progesteron miktarları giderek azalır, endometriumu koruyan düzeyin altına indiğinde kalınlaşmış olan endometrium dökülmeye başlar ve âdet kanaması ile vajinadan atılır.
  11. Bu âdet döngüsü menopoza yani overlerdeki olgunlaşacak yumurtalar bitene kadar devam eder.

Hormonal düzensizliği olanlar için birkaç ipucu verelim: 

* Âdet kanamasının başladığı gün yani siklusun 1. günü FSH (folikül uyaran hormon) salgılanır ve yumurtalıklardan östrojen üretimini uyarır. 

* FSH siklus başında yüksektir, ortasına doğru azalır. 

* Yumurtlama fazında LH, başlangıçta düşüktür. Bir önceki fazda overlerden salınmış olan östrojenin etkisiyle LH artmaya başlar ve pik yaptığı dönemde yumurtlama meydana gelir. 

* Âdetin ilk dönemlerinde progesteron çok azdır, yumurtlamayla birlikte artmaya başlar, luteal faz ortasında en yüksek değere ulaşır, sonra giderek azalır.  

Bu döngüde etkilenen diğer organ yumurtalıklardır. Normalde yeni doğan bir kız çocuğunda bulunan yaklaşık 400.000 yumurtanın ergenlikte 400-450’sinin olgunlaşma şansı vardır. Foliküler fazda olgunlaşmış olan yumurtalar, yumurtlama ile karın boşluğuna atılır, sonrasında yumurtalık tüpleri (tuba ovari) içine emilir. Tüp içinde farklı aşamalardan geçerek sarı cisme (corpus luteum-CL) dönüşür. Bu aşamada döllenme olursa corpus luteum giderek büyür ve östrojen-progesteron salgılar. Döllenme olmazsa CL gerilemeye başlar. Bu dönem âdet kanamasına denk gelir.  

Menstruel döngüde aksaklık olduğunda, yani hipotalamus, hipofiz bezi, yumurtalıklar, rahim, rahim ağzı ve vajinayı etkileyen durumlarda “menstruel siklus bozuklukları” dediğimiz âdet düzensizliği gelişir. Bunlar hiç âdet görememe, düzensiz siklus veya kanama süresi, kanama miktarının değişmesi şeklinde olabilir. En sık, âdetin ilk başladığı yıllarda, menopoz öncesi, düşük ve doğum sonrası dönemlerde görülür.  

En ağır şekli, âdet görememe yani “amenore”dir. Gebelik, emzirme, menopoz döneminde âdet kanaması olmaması doğaldır. Ancak 17-18 yaşında halen âdet görmeme veya belli bir süre âdet gördükten sonra 4 aydır âdet kanaması olmaması önemlidir ve bir jinekoloğa görünmek gerekir.  

Amenore nedenleri şu şekilde özetlenebilir: 

  1. Ağır kronik hastalıklar (tüberküloz, diyabet),
  2. Yalancı gebelik, stres, üzüntü, boşanma, aile içi ölüm gibi ruh veya beden sağlığının bozulduğu durumlar,
  3. Kadın genital organları rahim, yumurtalık ve vajinanın gelişimsel bozuklukları,
  4. Üreme organlarının hastalıkları: rahim duvarı sorunları, yumurtalık tümörü-iltihabı,
  5. Tedavilere bağlı rahim ağzının tıkanması, rahim duvarının incelmesi,
  6. Yönetici bölgelerin (hipotalamus, hipofiz) etkilendiği tümör, doğumda aşırı kan kaybına bağlı şok, eş ölümü gibi ağır psikolojik durumlar FSH-LH salgısını bozarak döngüyü yukarıdan bitirir.
  7. Hormonal düzensizlik-endokrin bozukluklar: Tiroid, böbrek üstü bezinin düzensiz çalışması sonucu tüm hormonal aks etkilenebilir.
  8. Farmakolojik yani ilaç kullanımına bağlı: doğum kontrol hapı, antipsikotik ilaçlar.

Bunların yanı sıra kanama miktarının artması veya düzensiz aralıklı kanama da görülebilir. Pıhtılaşma ve kanama bozuklukları, hormon bozuklukları, rahimde miyom, polip, endometriosis karsinom, ilaç kullanımına bağlı gelişebilir.  

Anormal uterin kanama nedenleri arasında yer alan kadın genital organ rahatsızlıklarını bilmeniz ve şikâyet varlığında mutlaka jinekolojik muayene olmanız erken tanıda son derece önemlidir. Özetleyecek olursak: Rahmin iç tabakasındaki miyomlar düzensiz kanamaların başlıca nedenidir. Rahmin kas tabakasında olan miyomlarsa rahim kasılmasını önleyerek kanama miktarını ve süresini artırabilir. Rahim ağzındaki (servikal) değişiklikler genellikle kanlı akıntılara, cinsel beraberlik sonrası kanamalara neden olabilir. Rahim içi veya ağzında bulunan polipler (et benleri) de kanlı akıntıya yol açabilir. Vajen kanserleri nadirdir ve ileri yaşlarda görülür.  

Normal menstruel kanama döngüsü: 

Kanama sıklığı: 24- 38 gün 

Süresi: 8 gün ve altı  

Düzeni: 12 ay içinde 2-20 gün fark olması 

Miktarı: 5-80 ml normal kabul edilir.  

Ergenlikte ilk âdet dönemleri düzensiz olabilir. Âdetlerin ve yumurtlamanın düzene girmesi 2 yıl kadar sürebilir. 

8 günden uzun süren kanama ve âdet gecikmesinin 8-10 günü geçtiği âdet döngüsü düzensiz kabul edilir. 

Güncel yaklaşımda aşırı kanama, kişinin kendini fiziksel, sosyal, duygusal veya yaşam kalitesi açısından rahatsız hissettiği miktar olarak kabul edilmekte ve “ağır menstruel kanama” olarak tanımlanmaktadır. Aşırı kanama, kişide anemi, hayat kalitesinde düşme, iş performansında bozulma, sosyal sıkıntılar, psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Anemi belirtileri baş ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, yorgunluk şeklinde olabilir.  

Menstruel kanama bozukluğu varlığında bir jinekoloğa başvurup altta yatan nedenin saptanması gerekir. Bunun için sırasıyla jinekolojik muayene, ultrasonografik inceleme ve hormonların ölçümü yapılır. Hormonal ölçüm için âdet döngüsünün 2-4. günleri tercih edilir. 

Âdet dönemiyle ilgili en büyük sorunlardan biri de ağrılı âdet görme, yani dismenoredir. Kadın genital organlarında yapısal bir soruna veya bu organların hastalıklarına bağlı gelişebilir. Retrovert uterus dediğimiz uterusun ters olduğu durumlarda, rahim ağzı darlığı, enfeksiyon, miyom, endometriosis, dismenoreye neden olabilir.  

Bunların yanı sıra tüm vücudu etkileyen hastalıkların ağrı eşiğini düşürerek veya âdet sırasında artan progesteronun etkisiyle ortaya çıkan prostoglandinlerin uterus kasılmalarını artırarak uterus kan dolaşımını zorlaştırıp ağrıya neden olduğu savunulmaktadır. 

Âdet sancısı genellikle alt karın bölgesine lokalizedir, bacaklara, bele, sırta yayılabilir. Genellikle âdet başlamadan 1 gün önce başlar. Kanamanın ilk günü çok şiddetlidir ve maksimum 2-3 gün sürer. Bulantı, baş ağrısı, kabızlık veya ishal eşlik edebilir.  

Dismenorelerin çoğunda tedavi gerekmez. Ağrı kesici ve spazmolitik (kasılmayı önleyici) ilaçlar veya doğum kontrol hapları aşırı ağrılı durumlarda doktor izniyle kullanılabilir.  

Âdet öncesi gerginlik sendromu olarak bilinen premenstruel sendrom ise: Kanamadan 10-12 gün önce başlayan, âdet kanaması ile sonlanan fiziksel ve ruhsal şikâyetlerin tümünü kapsar. Genellikle ovulasyonlu yani yumurtlamanın olduğu sikluslarda ve 30 yaşından sonra görülür. Hormonal, metabolik ve ruhsal nedenlere bağlı geliştiği düşünülmektedir. Başlıca belirtiler; hormonlar nedeniyle oluşan su-tuz tutulumuna bağlı göğüs, karın, bacaklarda ödem, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kalp hızının artması, uykusuzluk, depresyon, aşırı sinirli ve gergin olma, alınganlık şeklinde özetlenebilir. Tedavide hormon, vitamin, aromatik yağlardan faydalanılır. 

Hepinize ağrısız, sendromsuz, sağlıklı ve düzenli âdet döngüsü diliyorum…  

Menopoza girenler bu dönemin keyfini sürsün. 

  

Kaynaklar: 

https://turkarchpediatr.org/Content/files/sayilar/75/TPA_46_SUP_1_107_110%5BA%5D.pdf 

https://www.tjod.org/ 

Önceki İçerik‘Yaşasın anadilleri, yaşasın kadınlar!’
Sonraki İçerikKadınlar her yerde her dilde
Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
20 Ocak 1977’de Kayseri Pınarbaşı’nda doğdum. İlkokulu Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nda, orta-lise eğitimimi Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi’nde aldım. Tıp eğitimimi 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’nda 2014’te tamamladım. 2019 yılında Türk Nöroloji Derneği Nöroradyoloji Diploması’nı aldım. Türk Tabipler Birliği, Türk Nöroradyoloji Derneği ve KAHEV üyesiyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz