06.02.2023 Pazartesi. Saat 05.47, telefonum çalıyor. Arayan Kayseri’den kardeşim Cevdet: “Abi memleket sallanıyor, her taraf yıkılmış; oralarda, sizde bir şey var mı?” Ne yalan söyleyeyim, ilkin aklıma Yalova depremi geldi. Acaba devlet erkânı ne yapıyor demeden TV’yi açar açmaz İçişleri Bakanı basın açıklaması yapıyor. Yanında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu bulunuyor. Sanırım saat 06.05 geçmiş durumda. Durumu anlamaya çalışıyorum. Sayın Oktay ilk konuşmayı yapmış. Eksik bilgi edindiğimi sonradan fark ediyorum. İlk basın açıklaması saat 05.34’te Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılmış.
Eşzamanlı olarak yine 05.34’te İçişleri Bakanı Soylu basın açıklamasında 4. seviye alarm verildiğini duyurmuş.
Saat 05.43’te tüm il AFAD müdürlükleri teyakkuza geçirilmiş ve tüm ekipler bölgeye sevk edilmeye başlamış.
06.08’de Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, tüm Türkiye’yi kan bağışına davet etti.
07.38’de Türk Kızılay, deprem bölgelerine yardım malzemesi sevkıyatına başlandığını duyurdu.
08.21’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremden etkilenen 10 ilin belediye başkanları ile görüşme gerçekleştirmiş.
Peş peşe gelmeye başlayan yıkım haberlerinin arasında, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’nden, ilk yapılan tespitlerde bakanlığın yurtlarında yıkım meydana gelmediği, enkaz altında kalan kimsenin olmadığının belirlendiği ve yurtların afetzedelerin konaklamasına uygun olduğu açıklaması geliyor. İnsan bunca felaketin içerisinde ne kadar sevinebilir ki? Artçı depremler can ve mal kaybının artmasına neden oluyor. Bu konuda TRT Haber’in paylaşımı oldukça önemli.
file:///Users/Bram/Desktop/DEPREM/turkiyeyi-derinden-sarsan-depremin-ilk-24-saatinde-neler-oldu-744098.html
Saat 13.24’te Elbistan merkezli, 7.6 büyüklükte bir darbe daha vuruyor. Tahribat ilkini aratmıyor, hatta ilk depremde -deyim yerindeyse- eksik kalan ne varsa onu tamamlıyor. Toplumun, asrın felaketi olan deprem üzerine sosyal deprem yaşamaması önemliydi. Böylesi bir durum, telafisi güç sosyal bir yara demek olurdu.
1999 Yalova depreminin ikinci gününde oradaydım. O günlerde yaşadığım acılı duyguları bir kez daha yaşamak istemedim. Her on yılda bir millete balans ayarı çekenler milletin çok çok gerisine düşmüşlerdi. Onun için 04.17’de kahredici depremin arkasından 05.34’te devletin en üst noktasındaki insanların basın açıklaması yapmış olmaları endişelerimi bir nebze olsun rahatlattı. Demek devlet erkânı en üst düzeyde teyakkuz halindeler. Bu, çözüm odaklı olmak adına son derece önemli bir konuydu.
Emniyet Genel Müdürlüğü, jandarma, tüm askeri birlikler, devletin tüm kurum ve kuruluşları, AFAD, Kızılay, vakıflar, STK’lar, köyler, spor kurum ve kuruluşları, vatandaşlar, herkes seferber olmuş. Yüzlerce televizyon ve radyo ortak yayına geçerek depremin yaralarını sarmak adına emsaline az rastlanır ‘Tek Yürek’ yardım kampanyası sürdürüyor. Kampanyaya siyasiler, biliminsanları, bürokratlar, bankalar, işinsanları, THY, evini dayalı döşeli depremzedelere açanlar, çeşitli firmalar, spor kuruluşları, emekliler, kumbarasında biriktirdiği harçlığıyla sevimli öğrenciler, binlercesi katkı sundu. Felaketin boyutunu tarif etmek ne mümkün. Can kaybı 35.418, yaralı sayısı 105.505 kişiyi bulmuş. 42 bine yakın bina devre dışı. 15 Şubat 2023 tarihi itibariyle depremden etkilenen 335 bin 956 aile hesabına 10 biner TL yatırıldı.
Mensubu bulunduğum Kafkasya kökenli federasyonlarımız, derneklerimiz, sevgili hemşerilerim, çok sevgili gençlerimiz, muhtarlarımız, Nart spor kulübümüz, çeşitli medya-telefon gruplarımız bizleri gururlandırdı. Halkımızın depremin ilk gününden itibaren, dur durak bilmeyen yardımları bizleri gururlandırdı. Ne var ki çokları adını sanını yükselterek medyada geniş yer tutarken kardeşlerimizin sükûnet içerisinde, reklama ihtiyaç duymadan sahada koşturmaları ayrı bir değere sahipti. Her şeye rağmen ben de STK’larımızın adını net bir şekilde gösteren resimler kullanabilmek isterdim. Anayurdumuzdaki cumhuriyetlerden gelen maddi manevi destekler de hatırlanmak, zor zamanda yardıma koşmak adına oldukça değerliydi.
Ayrıca çeşitli ülke liderleri taziye mesajları yayımlıyor; maddi ve manevi desteklerini ilan ediyorlar. En önemlisi, onlarca ülke kurtarma ekipleri ile insanlığa ve, dostluğa destek veriyorlar. Kara gün dostu olmak böyle bir şey olsa gerek. Ne kadar önem arz eder bilemem ama hepsine, tüm güzel insanlara teşekkür etmek en azından beni rahatlatacaktır. Eksik olmayın. Güzellikler hep var olsun.
Bizler, depremzede insanlarımızın psikolojik durumlarını tahmin edebiliriz. Depremde felaketlere muhatap olmuş, ölümle burun buruna gelmiş, yakınlarını kaybetmiş insanlar işin vahametini bizden çok daha iyi bileceklerdir. Psikologlarımıza bu konuda ciddi ihtiyaçlar duyulacaktır. Aile bireylerini kaybedenler, zaman içerisinde onların yokluklarını hissettikçe olumsuz etkileşimler olabilecektir. Bu, uzmanlarınca ele alınması gereken ciddi bir konudur.
Elbette her şey bunlardan ibaret değil. Aksamalar, zamanında yetişememeler, çeşitli olumsuzluklar olmuştur ve olacaktır. Kimileri yüreğini ortaya koyarak yardıma koşarken, kimileri de TIR’larla gelen yardımları kendi evine yıktırmak isteyecektir. Ortada yeterince olumsuzluk var ve herkes bir ucundan tutup sorunu çözmeye çalışırken işi provoke etmeye çalışmak gündem olmamalıdır.
Doğal afetler insan iradesi dışında gelişen felaketlerdir. Bizler kendimize, insanlara, diğer canlılara, çevreye, eşyaya karşı dürüst olmak zorundayız. Başkasını düzeltmeye çalışmaktan önce kendimizi düzeltmek zorundayız. İşlerimizi, ticaretimizi ve zamanımızı yönetirken ilkeli, adil ve dürüst olmak zorundayız. Acılarımız büyük, kayıplarımız çok ve canımız acıyor. 35 milyonu aşkın insanını kaybetmiş, 14 milyon insanı depremden etkilenmiş, 10 şehri adeta yerle yeksan olmuş, asrın felaketini yaşamış ülkemiz ciddi bir dayanışma içerisinde bu acıları yenecek, yaralarını saracak ve yoluna devam edecektir. Bundan hiç kuşkum yok.