Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetlerindeki iki deprem 13,5 milyonluk insanın barındığı geniş bir coğrafyada yıkıcı izler bıraktı. Yıkımın ezici etkisi depremle bitmedi; AFAD deprem bölgelerinin çok büyük bir çoğunluğuna ancak günler sonra ulaşabildi, enkazdan kurtulan on binlerce insana günlerce temel gıda yardımı dahi ulaşmadı, soğuk hava sokakta kalan insanlar için yaşamanın koşullarını ayrıca zorlaştı, çadır ve barınma ihtiyacı depremin üstünden haftalar geçmesine rağmen hâlâ çözülmüş değil.
Birçok depremzede, bulundukları alana devlet tarafından yardımın ya çok geç ulaştığını ya da hiç ulaşmadığını belirtti, bunu haberleştiren gazeteciler baskıyla karşılaştı; en az dört gazeteci hakkında soruşturma başlatıldığı raporlandı; bu gazetecilerden biri deprem sonrasında Diyarbakır’dan haber geçen ve hakkında ‘dezenformasyon’ soruşturması açılan gazeteci Mir Ali Koçer oldu. Türkiye genelinde operatörler çöktü. Deprem bölgesindeki insanlarla koordinasyonda, depremzedelere ulaşmada ve ihtiyaçların belirlenmesinde sosyal medya başat rolü üstlendi ancak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bant daraltma uygulamasına gitti, sosyal medyada bilgi akışı ve iletişim büyük ölçüde kesildi. Emniyet Genel Müdürlüğü, sosyal medyada “provokatif paylaşımlar” yaptıkları gerekçesiyle 100’den fazla kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
Deprem bölgelerinden yönelen “Devlet nerede” sorusu, afet gündemine damga vuran serzenişlerden oldu. MHP Lideri Devlet Bahçeli ‘devlet yok’ diyenlere “Deprem bölgesinde her şey var, sadece devlet yok’ diyen kanı bozuklar size söylüyorum… ‘Devlet yok’ diyen kalite ve karakter yoksunları iç işgal cephesinde konuşlanmış işbirlikçi sefillerdir” sözleriyle seslendi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kızılay’a yönelik eleştirilere “Çıkmış bir tanesi ‘Kızılay nerede? Ne çadırını, ne yemeğini gördük’ diyor. Be ahlaksız, namussuz, adi. Günde yaklaşık 2,5 milyona bu Kızılay yemeğini ulaştırıyor. Böyle vicdansızlık olur mu?” sözleriyle yanıt verdi.
Halk dayanışması
Deprem ve yıkım sonrası özellikle sosyal medya üzerinden hızlıca dayanışma ağları örgütlendi. Bunun gözle görünür bir kısmı deprem bölgelerine ulaşarak arama-kurtarma çalışmalarına katılan, sonrasında ihtiyaç çadırları kurarak bölgeler arasında koordinasyonu sağlayan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenleri Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Emek Partisi (EMEP), Kaldıraç gibi sol-sosyalist örgütlerin çabasıyla mümkün oldu. Depremin ilk saatinden itibaren sosyal medyada örgütlenen yardım ve dayanışma kampanyaları erzak ve sahada profesyonel olarak iş yapacak insan ihtiyacının karşılanmasında etkili oldu. Barınma, beslenme, sağlık hizmetleri gibi ihtiyaçların giderilmesi çoğunlukla kurulan ihtiyaç çadırlarıyla gerçekleşti. Hatay’ın Armutlu ilçesinde MHP’li olduğunu ifade eden bir yurttaşın deprem bölgesinden Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşeni Toplumsal Özgürlük Partisi’yle (TÖP) ilgili olarak konuşması gündem oldu: “Evimiz yıkıldı. Ben MHP’liyim. MHP’nin hiçbir şeyini görmedim. Bir tane ekmek vermiyor. Gelen TÖP… T-Ö-P, kim bu? Terör örgütü; o bize bakıyor. Fransız geliyor; İngiliz geliyor…”
Afet bölgelerinde birçok örgütün koordine ettiği deprem kriz ve koordinasyon noktaları kuruldu. İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya gibi deprem bölgesi dışında kalan şehirlerde ise temel gıda ve hijyen ürünleri, giyim, ısınma ve gerekli yardımlar, parti ve ilçe örgütlerinde, köy ve yöre derneklerinde, cemevleri ve taziye evleri gibi halka açık buluşma noktalarında toplandı ve deprem bölgelerine ulaştırıldı. HDP’nin Pazarcık’taki Kriz Koordinasyon Merkezi’ne ilçe kaymakamlığı tarafından el kondu. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Burayı bize teslim edeceksiniz, malzemeleri biz dağıtacağız yoksa hepinizi gözaltına alacağız diye tehdit ettiler” diyerek HDP’nin yardım kampanyasına engel olunmak istendiğini belirtti.
Bunun yanı sıra HDP, deprem bölgesine gönderilecek olan 1500 çadır, 30 konteynır 8 TIR ve 2 kamyon malzemeye de el koyulduğunu açıkladı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu benzer bir açıklama yaparak 100’e yakın yardım TIR’ına el konularak depolara gönderildiğini belirtti. Yurt dışından depremzedelerle dayanışma amacıyla Alevi Kültür Derneklerine gönderilen 500 çadır, 1000 uyku tulumu ve 1000 battaniyeye AFAD tarafından el kondu.
HDP’li milletvekilleri, maaşlarını HDP’nin oluşturduğu deprem fonuna bağışladı.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın 20 Kasım 2020, 11 Kasım 2021 ve 9 Kasım 2022 tarihlerinde vermiş olduğu deprem bütçesinin arttırılması önerisinin AKP-MHP oylarıyla reddedilmesi yeniden gündem oldu.
Polis ablukası
10 Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi, Osmaniye dayanışma bölgesinde polis tarafından gözaltına alınarak ifadeleri sonrasında serbest bırakıldı.
Emekçi Hareket Partisi (EHP), Mecidiyeköy’de enkaza geç müdahaleyi protesto etmek için basın açıklaması düzenlemek istedi. Aralarında EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk’ün de bulunduğu gözaltına alınan 40 kişi ifadeleri alınarak serbest bırakıldı.
Birleşik Devrimci Parti üyelerinin depreme ilişkin eyleminde 4 kişi polis şiddetiyle gözaltına alındı.
Gaziantep’te arama-kurtarma çalışmalarına katılan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi Umut Polat, “Erdoğan’a hakaret” gerekçesiyle tutuklandı.
İstanbul Emek, Barış, Demokrasi Güçleri Deprem Koordinasyonu Kadıköy’de afet bölgelerindeki ihmalleri işaret eden bir basın açıklaması yapmak için toplandı, polis müdahalesiyle 100’den fazla kişi darp edilerek gözaltına alındı.
Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Kızılay protestosuna polis müdahale etti. Deprem sonrasında afet koordinasyon merkezine dönüştürülen TİP İstanbul İl Örgütü, polis ablukasına alındı.
İşkence görüntülerine suç duyurusu
Sosyal medyada yaygınlaşan deprem bölgelerindeki mültecilere ve gönüllülere yönelik şiddet ve işkence görüntülerinin ardından Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) işkence ve kötü muamele suçunu işlediğini tespit ettiği failler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı; deprem bölgesinde hedef haline gelen göçmenlerin ise gönüllü avukatlığını üstleneceğini ifade etti.
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, deprem bölgesindeki şiddet görüntüleriyle ilgili olarak “işkence suçu,” “eziyet suçu,” “görevi kötüye kullanma,” “kasten yaralama,” “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “hakaret” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” isnadı ile suç duyurusunda bulundu. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği de Türkiye’deki sığınmacıları gerçeğe aykırı beyanlarla hedef alan Ümit Özdağ hakkında ‘nefret ve ayrımcılık’ suçları ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçlarından suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
Ayrıca ÇHD, ‘olası kastla insan öldürme ve kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’ sebepleriyle ağırlaşmış yaralama suçlarından, depremin yıkıcı etki doğurduğu 10 ilin savcılıklarına suç duyurusunda bulundu. Türkiye Barolar Birliği, deprem sebebiyle yıkılan binaların yapımında yetkili ve sorumlu olan müteahhitler, proje sonrası mevzuata aykırı tadil işlemi yapanlar, yıkılan binaların denetiminde ve onaylanmasında ilgili tüm şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulundu.