Sorumsuz sorumlu…
Kendimi sorumsuz sorumlu ilan etmiştim, yola çıkıyorum demiştim…
O günden sonra uzakta bile olsam hissettim. Ben gitsem de coğrafyanın kaderi ve kederi bırakmadı…
Elim ayağım tutarken demiştim, o günden sonrasını düşünüyorum, doğru demişim…
İlk durağım Londra idi, bırakın Charles’i, Elizabeth’i, Victoria zamanında yapılan bitişik evler dimdik ayakta…
Merdivenlerden inip çıkarken gelen ağacın sesi, yaşıyorum diyor…
İkinci durağım Barselona. Generalin çizdiği sokaklar, caddeler birbirini dik kesiyor. Priene’de ilk defa uygulanan bu sistemi örnek almış Washington, Barselona…
Denizden gelen rüzgâr, en geride kalanlara gidebilsin diye eğri büğrü değil o sokaklar, cetvelle çizilmiş, denize dik iniyor hepsi…
Eskimiş ahşap cam çerçeve, plastik ile yer değiştirmemiş, balkonlar kapatılmamış…
Woody Allen iki şehrin de filmini yaptı, fileye takılıp düşen tenis topu misali, hayatımız pamuk ipliğine bağlı olmasın…
…
Dileğim, yıllar sonra gördüğümüzde bile bu muydu o gördüğüm şehir diyeceğimiz şehirler olmasın…
Ve elimiz ayağımız tutarken, dokusu kalmamış şehirler olmasın…
…
Ve nefes alabilelim…