Vahdet Mesut Ayan ve Emre Tansu Keten’in hazırladığı ‘Anaakım Çökerken Alternatif Medyanın Eleştirisi’ adlı çalışma, Uğur Mumcu Arşatırmacı Gazetecilik Vakfı Yayınları (UM:AG) etiketiyle yayımlandı.
Anaakım medyanın temel sorunlarının alternatif medyaya ne ölçüde sirayet ettiğini ortaya çıkarmayı hedefleyen kitap, 8 ayrı yazarın makalesinden oluşuyor.
Tanıtım yazısı
AKP, 2002 yılında iktidar olduğundan beri Türkiye’deki medya alanını yeniden düzenlemeye başladı. Bu yeniden düzenleme süreci 2011 yılından itibaren hızlandı ve radikalleşti. 90’ların İslamcı-muhafazakâr medyasının güçlendirildiği, anaakımda yer alan medya kuruluşlarının büyük oranda el değiştirdiği, bu kuruluşlarda çalışan gazetecilerin kitlesel olarak işten çıkartıldığı ve gazeteciliğe yönelik baskıların arttığı bu düzenleme süreci, keskin bir dönüşüme yol açtı. Bu dönüşüm sürecinin sonunda medya alanı, “iktidar yanlısı” ve “muhalif” olarak adlandırılan iki temel kampa bölünmüştür.
Yeni medya düzeninin çok küçük bir kısmını oluşturan ve “muhalif medya” olarak anılan medya kuruluşları, dönemin şartları ve maddi imkânsızlıklar nedeniyle, özellikle internetin olanaklarından yararlanmaya çalıştı. Bu imkânsızlıkların mecbur kıldığı çabaların yarattığı paradoksal imkânlar alternatif medya, radikal medya, yurttaş gazeteciliği gibi medya modellerinin örneklerinin çoğalmasını sağladı. Türkiye özelinde gazeteciliğin yaşadığı ekonomik ve siyasi kriz, yeni modellerin ve girişimlerin doğuşunu hızlandırdı.
Bu kitapta, 2010’lu yıllarda kapsamı ve etkisi artan alternatif gazetecilik arayışlarının, mesleki, etik, iktisadi ve politik eleştirisini hedefleyen yazılar bir araya getirildi. Gazetecilik ve medya çalışmaları açısından özgül bir dönemi temsil eden bu yıllar, akademik eleştirinin konusu olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Anaakım medyanın eleştirisi yapılırken, anaakımın çöküşüyle ortaya çıkan boşluğu doldurma misyonunu bir zorunluluk olarak üstlenen gelenekseliyle dijitaliyle alternatif medya alanının yeterince eleştirilmediği görülüyor. İşte bu boşluğu mütevazı bir katkıyla doldurmak amacı güden kitap, gazeteciliğin büyük bir kriz yaşadığı ve bu krizden çıkışın yollarını yeni yöntemler üzerinden bulmaya çalıştığı bu dönemin akademik bir eleştirisini yapmayı hedefliyor. Bu hedef yerine getirilirken, anaakım medya ve gazeteciliğin yanı sıra, alternatif kavramının kendisi de nesnel bir mesafeyle sorgulanıyor.