Reva mıdır Kürt’e yaptığınız?
5 yaşında bir çocuk zırhlı araç çarpmasıyla öldü.
Hayatınızda iki dakika Kürt olun da bir düşünün.
Size kimse terörist olun demiyor.
Hayatınızda iki dakika Selahaddin olun, Musa olun, Erdem olun da düşünün.
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 5 yaşındaki Erdem Aşkan, uzman çavuşun kullandığı aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti.
Erdem çocuk, özür dilerim.
Üzgünüm.
Kürt kentlerinde son 15 yılda meydana gelen zırhlı aracın ve kolluk kuvvetlerinin araçlarının 82 çarpma olayında 21’i çocuk 44 yurttaş yaşamını yitirdi.
Ormanlar, hayvanlar diyenler, din bezirgânlarının eteğinde her gün Arap olmaya çalışanlar, Hintli bir guru olmak için kurs alanlar, bir gün seni anlamak için Kürt olmadılar Erdem çocuk.
Özür dilerim.
Seninle benim dışımda herkes mutlu aslında Erdem çocuk.
Bir kötüler var ve bir de kötüleri öldüren iyiler.
Seyredenler mutlu.
Hep böyle sürsün, üzerlerine kan sıçramasın istiyorlar. Biz ise sen ölme istiyoruz. Bize de kızıyorlar be Erdem çocuk.
Ama biz seni seviyoruz emin ol.
Sizin oralardan Selo diye bi abi çıktı.
Aslında Diyarbakır’da avukattı, çok tatlı bir ailesi, sevgi dolu bir yuvası vardı. Tanısan seversin. O dedi ki: “Yanlış olan bir şeyler var. Bir durup düşünelim. Karşılıklı taraflar barış dili konuşmalı.”
7 yıldır zindanda tutuyorlar.
Bir suç bulmak için de harıl harıl çalışıyorlar. İstese helikopterle Diyarbakır’a gideceğini Selo da biliyor Erdem çocuk.
Sanırım o da seni seviyor Erdem çocuk.
Çok üzgünüm, çok.
Seni anlamaları, var saymaları için çok çaba sarf ettik.
Kürt de değilim ha.
Kürtçe tek bildiğim: “Jin, jiyan, azadi.” Kadın, yaşam, özgürlük imiş anlamı. Harika bir anlam bence.
Herkes üzerimize geldi Erdem çocuk. Devlet de, halk da, Kandil de, herkes. “Suçu oradan biz çıkardık ve suç üzerimizde kaldı.”
O hani uçakta gözünün bağı çözülünce çözülüveren amca var ya. O da kendi derdinde, Kandil’in beyleri de.
Çok zordu yolculuğumuz Erdem çocuk.
Herkesi karşımıza aldık.
Anamızı, babamızı, dağdakilerden tut da devletin her kademesini. Bir de üstelik Çerkesiz.
İşadamından memuruna, manavından kasabına kadar kolay olanı yapacaklarını, bir taraf seçip konforlu hayatlarına devam edeceklerini de biliyorduk.
Kurşunların arasına girip “bir durun, bi konuşalım” demeyeceklerini, iki ateş arasında bizim kalacağımızı biliyorduk Erdem çocuk.
Öyle de oldu.
Gar’da, Suruç’ta, Diyarbakır’da vurdular bizi Erdem çocuk.
Umudu, geleceği, barışı vurdular.
Şimdi mi?
Kırgın ve yorgunuz.
Olsun be Erdem çocuk, biz seni hâlâ seviyoruz.