Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Kökeni Adige dili olan ve farklı dillerde yaşayan bazı kelimelerin örnek çözümlemeleri -1

Diller canlılar gibi doğurgandır. İnsanoğlu yeryüzünde hüküm sürdüğü sürece, kendi iradesi dışında işleyen, çalışan bir beyne ve farklı duyulara sahip olduğu sürece farklılıklarıyla bir uğraş sürdürecektir. Uğraş alanların, düşüncelerin, tercihlerin, zevklerin farklılıkları, beraberinde farklı zaman ve zeminlerde yepyeni kelimeler üretecek, yaşatacak ve yeni kuşaklara söz mirasları bırakacaktır. Bu süreçlerde bazı seslerin ve kelimelerin farklılaşması, bazılarının ölmesi, bazı kelimelerin yeni anlamlar yüklenerek geniş coğrafyalarda tutunması gayet doğal bir olgudur. Ayrıca kimi toplumlar da tarihin sonralarında sahneye çıkmış olmaları ve bunların bambaşka alet ve edevatları kullanmaları ve onları farklı şekilde adlandırmaları da gayet normaldir. Bunlar ve benzeri birçok nedenler dillerin farklı olmasında ciddi etkendirler. Gezgin kelimeler ya da miras kelimeler diye isimlendirebileceğimiz otokton bazı kelimelerin günümüzde çok farklı dil ailelerinde yaşıyor olmaları o kelimeleri günümüzde yaşadığı dillere ait birer kelime olarak değerlendirmek doğru olmasa gerektir. Özellikle Anadolu gibi çeşitli kavimlerin adeta üst üste bindiği, zaman zaman birbirleriyle çatıştığı, zaman zaman yıllar yılı birlikte yaşadığı, birbirleriyle harmanlandığı, göçlerin verildiği veya göçlerin alındığı coğrafyalarda ortak kullanım şeklini almış kelimelerin bolca örneklerine rastlamak kaçınılmazdır. Özellikle konargöçer toplumlar yerleşik toplumlara oranla farklı dillerin ve kültürlerin taşıyıcısı durumundadırlar. Her şeyden önemlisi etkileşimde baskın olan veren taraftır. Veren taraf ise kültür ve dilde güçlü olan taraftır. Buna özgün örnekler olarak Adige-Hatti, Grek, Roma, Arap-İslam milleti ve kültürleri verilebilir. Bunların dışında birçok medeniyetlerin yaşadığı bir gerçektir. Ne var ki yukarıda saydıklarımızın dışında kalanların neredeyse tamamı özgün medeniyetler değil karma medeniyetlerdir.

Günümüzde farklı dillerde ortak kullanıma sahip kimi kelimeleri irdelerken, kelimenin doğduğu dil kadar belki de daha çok kelimenin doğduğu coğrafya da kelime üzerinde etkilidir. Farsçadaki Gûşe (قوش) kelimesi buna güzel bir örnektir. Kelime Türkç’ye girmiş ve köşe olarak yaşamaktadır. Adige dilinde ise kuaşe (koşe): Eğri, büğrü, kıvrım yeri olan, anlamındaki kelime ile anlam ilişkisi olsa gerek. Haliyle, Hatti, Hitit (Eti), Pers, Ermeni, Yunan, Roma ve Türkçe dillerinin kelimeler üzerindeki etkileşimler ile bu dillere dışarıdan etki eden ya da bu dillerin etkilediği farklı dillere bakmadan bir kelimenin etimolojisi hakkında yargıda bulunmak oldukça zordur. Bir kelimenin doğduğu dil ile o kelimenin günümüzde yaşadığı diller farklı olabilir. Hatta bir kelimenin doğduğu dil henüz bilinmiyor olabilir. Zira kök dil olma niteliğini taşıyan dil sayısı bir elin parmaklarını bulmaz. Bunun için dili doğuşu ile ilgili ortaya koyduğum OTEJ TEOREMİ’NİN çok iyi anlaşılması gerektiği inancımı yenilemem gerekir. Buna ilave olarak, antik çağ eski Anadolu dillerine ilişkin çalışmaların zamanla artması bu tür sorunların çözümünde kolaylık sağlayacaktır ancak dilbilim, üzerindeki ideolojik yaklaşımlardan kurtulmamız zorunludur. Çok yakın gelecekte ise yapay zekâ bu işi mutlaka netleştirecektir.

Aşağıda kökeni Adige dili olan ancak farklı dillere mal olarak yaşayan, kökeni unutulmuş bazı kelimeleri çözümleyerek vereceğim. Burada bu tarz kelime asimile kelimeler demek yanlış olmayacaktır. Kelimeleri önce alfabetik sırayla ve orijinal şekliyle vereceğim.

 

Kelime çözümleme örnekleri

Ana / Анэ: (Adg.) Türkçe dahil 28 ayrı dilde şive farklılıklarıyla yaşamaktadır. Kelimenin kökeni kelimesidir. Başındaki kelime artikeldir. Adigecede nı, ana, ane vb bir hitap şekli kullanılmaz. Annem anlama gelen sian (syan – сян) şeklinde kullanılır. Dikkatinizi çekmiştir, kelimenin kökü olarak sadece N sesi kalmıştır. Adigecede kelimeleri cezimli okuma (sondaki sesli harfi okumama) oldukça işlektir. Görüldüğü gibi Adigecedeki ana anlamına gelen nı (ны) kelimesi Hititçe dahil, tespit edebildiğim 28 ayrı dilde yaşamaktadır.1

Aslhan / Аслъан: (Adg.) Kelime anlamı itibariyle ayakları üzerinden atlayan, anlamına gelmektedir. Çiftleşmeyi de ifade eder. Kelime başka dillere Adigecedeki lh (лъ) sesi, L (л) sesine evrilmiş ve Aslan şekliyle geçmiştir. Bu dillerin ses aşınmalarına güzel bir örnektir. Telaffuzu daha kolay olan ses, kendi ses ailesindeki telaffuzu daha kolay olan akraba ses tarafından kendine dönüştürür. Bu olayla sıkça karşılaşmak mümkündür. Konuya hâkim olmak için ise Adigecenin ses yapısına da hâkim olmak gerekmektedir. Aslhan / аслъан лудэьуыэ Adigelerin Nart (Nat) destanlarında yer alan güçlü bir kelimedir.

Ata / Атэ: (Adg.) Sümerce, Hititçe, Hurrice, Elamca, Urartuca, Lu dili, Akatça, Latince, Gotça ve Türkçe dahil 42 ayrı dilde yaşamaktadır. Kelimenin kökeni tı – Ты kelimesidir. Başındaki kelime artikeldir. Adigecede tıı, ata, ate vb bir hitap şekli kullanılmaz. babam anlama gelen siat (syat – сят) şeklinde kullanılır. Dikkatinizi çekmiştir, kelimenin kökü olarak sadece T sesi kalmıştır. Adigecede kelimeleri cezimli okuma (sondaki sesli harfi okumama) kuralının oldukça işlek olduğunu yukarıda yazmıştım. Görüldüğü gibi Adigecedeki tı (Ты) kelimesinden türemiş olan ata kelimesi, 122 dil taraması yaptım, Sümerce dahil, 42 ayrı dilde farklı şivelerle yaşamaktadır. Burada kelimenin T > D geçişkenliğini gösterdiğini belirtmeliyim. Adigecenin, Kabardey şivesinde Ade / Адэ (сиадэ: babam) şeklinde kullanılır.

Baba / Баба (Бэбэ): (Adg.) Yukarıda adı geçen diller dahil 122 dilden 31 ayrı dilde baba anlamında geçen kelimeler farklı söylemlere sahip olsa bile hepsinin ortak yanı kelimelerin içerisinde ba kelimesinin geçiyor olmasıdır. Ab, abu, uba, baba, babu, pabu, papa vb. Farklı dillerde kullanılan baba anlamındaki kelimelerin kökü bı, ba kelimesidir. Kelimenin sonundaki sesli harflerin değişkenliği o dildeki herhangi bir kelimenin şiveli söyleyişini oluşturur. Ate kelimesinde olduğu gibi bu kelimelerin başındaki A sesi yine artikeldir ve farklı dillerde zamanla kelimeye kaynaşmıştır. Kelimenin en özlü söylem şekli be – abe / бэ – абэ şivesi ya da lehçesidir. Şu anlamındaki wır – ур kelimesinde r – p sesi düştüğü zaman geriye wı – у işaret sıfatı kalmaktadır. Peki işaret sıfatı olan wı – у kelimesini Ubıxça baba anlamındaki bı – ba ile okuduğumuzda ubı – убы kelimesi ya da Housa dilindeki gibi uba kelimesi oluşmaz mı? Ubıx kelimesinin sonundaki x sesi ise Adıgabzenin (Çerkesçenin) tüm şivelerinde çoğul ekidir. O halde Ubıx kelimesi o babalar anlamında isimleşmiştir. Görüldüğü gibi hem ata (атэ) kelimesi hem de baba (баба) kelimesi etimolojik olarak Adige dil kökenine dayanmaktadır.2

Bay / Бай: (Adg.) Bay kelimesi, Adigece BAYE kelimesinin diğer bir söylemidir. BAY kelimesi BAYE kelimesinin cezimli söylemidir. Yani sonundaki sesli harfi söylememe durumu. Bu Arapçada ve Avrupa (Hami Sami) dillerinde vardır. BAY kelimesinin kökü de BE: ÇOK, kelimesidir. YİY (ий) 3.tekil şahıs aidiyet bildirir, ONUN demektir. Adigecede çoğu kez BE kelimesi birleşik kelime oluştururken başa gelir. Beşx / бэшх: çok yiyen. Bao: çok söyleyen (geveze). Beç: Çok koşan (koşucu) vs. Bir de Adigecede birleşik kelime oluşturulurken ikinci kelimenin ilk harfi birinci kelimeye ekmiş gibi birleşir. Be + yiy: Çok şeye sahip olan, demek BEY ve BAY(E) kelimelerin etimolojisi budur. İngilizcedeki BE (biy) OLMAK kelimesi de aynı kökten gelir. Be (biy) olma hali zaten oluşma ve çoğalma halidir. Türkçe, kazakça, Uygurca dillerine geçmiştir. Romence, Rusça, Sırpça gibi bazı slav dillerine de bogat şeklinde geçmiştir.

Kafkas / Къафкъас: (Adg.) Kabaca Karadeniz’in Kuzeybatısından Hazar Denizi’ne kadar olan coğrafi bölgenin genel adı. Kelimenin ne anlama geldiği hep tartışılagelmiştir. Zaman zaman çeşitli konuşmalarımda kelime ile açıklamalar yaptım. Sonradan gördüm ki kaynak göstermeden yazıp çizenler oldu. Açıkçası bilgiye ve üretene saygı açısından bilginin kime ait olduğunun söylenmesi hakkaniyet açısından önemlidir.

Kafkas kelimesi birleşik bir kelimedir. Kaf, kelimesinin aslı khof / къоф kelimesidir. Khof kelimesi de khu + fıj / къу + фыжьы kelimelerinden oluşur. Khu / къу: dağ. fıjı / фыжьы: beyaz. Adige dilinde sıfatlar isimden sonra gelir ve bazı renk bildiren kelimeleri ilk harfi kelime eki gibi sona gelir. Khuf / khof: Beyaz dağ demektir. Görüşümüzü doğrulamak adına bir örnek daha verelim. ç’ıf / ч|ыф: Beyaz toprak (yer). kast edilen kil topraktır. Şhatsığo (şhats + ğojı): sarı saç vb.

Khos / къос: Bir şeyin ardında, köşesinde oturan. Kofkos: Beyaz dağın konumlandığı yer. Oşhemafe / |ошъхьэмафэ (Elbruz Dağı) devamlı karlı, buzul ve bembeyaz görünümüyle destanlara, masallara, tarihe konu olagelmiştir. Beyaz dağ yatağı anlamına gelen Kofkos kelimesi zamanla Kafkas şeklinde kullanılmaya başlanmıştır.

Yukarıdaki tüm açıklamalar geçerli olmak üzere Kof + kos kelimesini beyaz gemi yatağı, beyaz gemi oturum yeri şeklinde yorumlamak da mümkündür. Nuh’un gemisinin yapıldığı ağaç suya dayanıklı sedir ağacından yapıldığına inanılır. Sedir ağacı, büyüklüğün, kuvvet ve kudretin, kraliyet ve iktidarın, şan ve şerefin, maneviyatın ve takdir etmenin sembolü olarak da kabul edilir. Sedir ağacının Adigece adı xeşay / хэщай kelimesinin denizin içinden çeken, çıkaran ağaç anlamını taşıması da oldukça manidardır.

Kaplhan / Къарлъан: (Adg.) Kelimenin kökü mastar halinde plhen / плъэн kelimesidir. Demirin kızarması gibi kızararak kırmızıya dönen, şeklinde anlam taşır. Bir şeyin kızaracak derecede ısınması plhığe (плъугъэ) şeklinde söylenir. Kırmızı kelimesi de plhıj / плъужь kelimesiyle söylenir. Plhen / плъэн kelimesi ayı zamanda bakmak, demektir. Her iki anlam da anlam – varlık uyuşması ya da tanımlaması yapmaktadır.

Khoy / къой: (Adg.) Köy. Şapsığ sivesi koy, Adigecenin diğer şiveleri kaf sesiyle khoy / къой şeklinde telaffuz eder. Türkçeye KÖY şeklinde geçmiştir. Kelimeyi çözümlemeye çalışalım. Kho – къо: Oğul. -y / -и: ait (3. tekil kişi için). Khoy / къой: oğula ait olan (yerleşim yeri.) Çerkeslerin örgütlenme biçimi ile ilgili belge niteliğinde bir kelime. Pşı3 hükmettiği topraklardan belirli bir yeri oğullarına verir, o bölge pşıya bağlı olarak yönetilirrdi. O bölge Khoy (oğula ait) anlamını alırdı. Köy ismi de baba adıyla başlardı. Hatı + kho + y: Hat oğluna ait (yer.) Janıkhoy / Жаныкъой: Jan oğluna ait yer. Zamanla khoy (köy) dendiği zaman genel olarak bildiğimiz tüm köyler için kullanılmaya başlanmıştır.4

Şap’e / Щап|э: (Adg.) Dükkân. Birleşik isim. Şe – щэ: Satmak. P’e – п|э: 1. yatak. 2. yuva. 3. yer. 4. mekan. Şap’e: Satış yeri. Latince, İngilizce, Sırpça dillerine shop olarak geçmiştir.

Şıw / Шыу: (Adg) Atlı. Kelime yapı yönünden birleşik kelimedir. Şı / шы: at. we / уэ: vurmak, sürmek. Şıw: At süren, atlı. Farsçada suwar, Türkçede süvari, şeklinde yer almıştır. Fransızcadaki süvari, sipahi anlamlarında kullanılan chevalier (şovalir) üzerinden çeşitli dillere farklı söylemlerle girmiştir. Şıw: Atlı. lie: Yara, açan zarar veren. Kelime sonundaki -r sesi kelimeyi belirli hale getirir. Şovaliya: Atlı savaşçı.

Tokmak / Токъмакъ: (Adg). Nişanyan Sözlük kelimeyle ilgili olarak,Eski Türkçe tokmak “vurma aleti” sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük eski Türkçe tokı- “vurmak” fiilinden, eski Türkçe +(A) mAk ekiyle türetilmiştir… Ön Seste Türkiye Türkçesi mutat olan ötümlüleşmenin (dokmak) görülmemesi dikkat çekicidir,” açıklamasını yapar. Diğer sözlükler ise sadece günümüz kullanım şekline bakılarak açıklamalar yapmışlardır. Haliyle buraya almaya gerek görülmemiştir. Kelimenin etimolojik kökeni Adigece olduğunu söyleyerek açıklama yapalım. Tok (tak): Bir cisimle başka sert bir cisme vurulması durumunda çıkardığı sestir. Yaygın kullanımı tak şeklindedir. Makh (макъ): (Adg.) her türlü ses. Toparlarsak tokmak (Tok + ses.) birleşik yapılı bir kelimedir. Adigecenin dışında ayrıştırarak incelemek pek mümkün değildir. Türkçe başka dillere geçmiş ve kökleşmiştir. (Devam edecek)


1-https://www.academia.edu/71634412/ANA_ATA_ve_BABA_KELI_MELERI_N_ETI_MOLOJI_K_YO_NU_NDEN_TAHLI_LI_TEK_PARC_A 

2- Yukarıdaki (1) dipnotta verilen makalemi detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.

3- Pşı / пщы: kral, 

4- Khoy kelimesi için:  https://jinepsgazetesi.com/2017/08/%d1%87%d1%8b%d0%bfl%d1%8d%d1%86l%d1%8d%d1%85%d1%8d-%d0%ba%d1%8a%d0%be%d0%b9-%d1%85%d1%8c%d0%b0%d0%b1%d0%bb%d1%8d-2-2/

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yaratılış ve halife kelimesine farklı bir yaklaşım

TDK halife kelimesini şu şekilde ele alır: “(hali:fe), Arapça ḫalīfe İsim, din bilimi Hz. Muhammed’in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse. İsim,...

Унагъор Бзэм ИхапI

(Ныдэлъфыбзэм изэгъэшIэн унагъом къыщежьэ Начало знания родного языка – это семья) ГУЩЫІАП Мы сигупщысэтх ныдэлъфыбзэ гущыIэ тхьабзэм ызэхэфыкI, ныдэлъфыбрэр унагъом къыщежьэнэу зэрэщытым ышыпкъэныгъэм фэшъхьафэу унагъоми,...

Kökeni Adige dili olan ve farklı dillerde yaşayan bazı kelimelerin örnek çözümlemeleri -12

Pala Pala1 halkıyla ilgili elimizde yeterince bilgi yoktur. Kastamonu ve çevresinde yaşamış, Hititlerin etkisinde küçük bir krallık. Dili konusunda da yeterince bilgi sahibi değiliz....

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img