‘Moskova’nın eli’ ve Cenova görüşmelerinin verimsizliği

0
209

Abhazya, 30 Ağustos’ta Zafer Bayramı’nı kutladı. 1993 yılında Abhazya Silahlı Kuvvetleri, Gürcistan birliklerini ülke topraklarından çıkarmış ve Abhazya-Gürcistan sınırında İngur Nehri boyunca kontrolü sağlamıştı. Abhazya-Gürcistan sınırının her iki tarafında şimdi farklı yaklaşımlar hâkim; yenilgiden dolayı üzgün olanlarla zafer ve bağımsızlığa sevinenler…

Savaşın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, Gürcistan’ın kışkırtmasıyla yaşanan bu olaylar, birçok ülkede Rusya birliklerinin zaferi olarak yorumlanıyor. Gürcistan ordusunun üstün güçlerinin yenilgisini açıklamak ve Batılı ortakların sempatisini uyandırmak için Gürcü propagandasının kullandığı en önemli tez, Rusya’nın Abhazya’ya yardım ettiği iddiasıdır.

Zafer Bayramı arifesinde sosyal medya öfke ve nefretle doldu. Ana anlaşmazlık, Gürcü versiyonuna göre zaferin “Moskova’nın eli” ile kazanıldığı konusuydu. Birçok dış gözlemci de buna inanıyordu.

Bu tez kesinlikle savunulamaz, ayrıntılarla sizi sıkmamak için bu ifadeyle çelişen ana olayları sıralayacağım. Propaganda ile gerçekleri birbirinden ayırmak ve ayrıntıları anlamak isteyenler için internet yardımcı olabilir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya ordusu Gürcistan’ı terk ederek silahlarını Gürcistan askeri kurumlarına devretmişti. Gürcistan o dönemde Güney Osetya ile savaş halindeydi.

Gürcü saldırısının başlamasından bir buçuk ay önce, 24 Haziran’da, Boris Yeltsin ve Eduard Şevardnadze, Soçi’nin kasabası Dagomis’te bir araya geldi. Şevardnadze, Yeltsin’in Abhazya’da bulunan Rus askeri birliklerinin Abhazya’da “anayasal düzenin kurulmasına” müdahale etmeyeceğini güvence altına aldı.

Boris Yeltsin (sağda) ve Eduard Şevardnadze, 24 Haziran 1992 – Dagomis

Saldırı başarısız olmuştu ve Gürcü komutan Giorgi Karkaraşvili, işgali sürdürmek için her hafta Gürcistan’dan Moskova’ya uçuyordu. Yeltsin de süreyi uzatıyordu.

3 Eylül’de Yeltsin, Şevardnadze ile Ardzınba arasındaki müzakerelerde arabulucu olarak görev yapıyor ve Abhazya Cumhurbaşkanı’nı, Kafkasya Halkları Konfederasyonu (KNK) gönüllülerinin Abhazya’dan çekilmesini öngören Moskova Anlaşması’nı imzalamaya zorluyordu. Buna karşılık, Gürcistan silahlı kuvvetleri de kısmen geri çekilecekti. Gürcüler yükümlülüklerini yerine getirmedi ve savaş devam etti, KNK gönüllü müfrezeleri Abhazya’ya döndü. Anlaşmanın garantörü Yeltsin, Gürcistan’ı yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlamak için hiçbir çaba göstermedi.

Savaş boyunca Rus diplomatlar Andrey Kozirev ve Boris Pastukhov, Abhazya’yı boyun eğmeye ve Gürcistan’ın bir parçası olmaya ikna etmeye çalışmıştı.

27 Eylül’de Sohum, Gürcü işgal güçlerinden kurtarıldı. 28 Eylül’de Yeltsin’in emriyle Şevardnadze’yi Sohum’dan çıkarmak için bir operasyon düzenlendi. Bu amaçla Abhazya’ya yüksek hızlı bir çıkarma gemisi gönderildi ve bu geminin koruması altında Şevardnadze’nin içinde bulunduğu bir Rus uçağı, Sohum Havalimanı’ndan havalandı.

1993 yılında Rusya, ekonomik abluka ilan edip Rusya ile sınırı kapatarak Abhazya’yı zaferinden dolayı cezalandırdı.

13 Eylül 1994’te Rus barış güçlerinin komutanı General Georgy Kondratyev, barış güçlerini Abhazya-Gürcistan sınırından çekerek yerlerine Gürcü askerleri yerleştirdi. Aynı zamanda, “Gürcü mültecilerin dönüşüne” direnen Abhazlara da ateş açacağını açıkladı.

Sonrasında, 2008 yılına kadar “Moskova’nın eli” Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne destek verdi. Ve Abhazya’nın Rusya tarafından tanınmasının hemen ardından durum kökten değişti.

Bu argümanların, Rusya liderliğinin Gürcistan ve Şevardnadze’nin yanında olduğunu ve savaşın hem başında hem de sonunda ve ardından 15 uzun yıl boyunca mümkün olan her şekilde desteklediğini anlamak için yeterli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca reddedilemez bir kanıt daha var: Rakamlar. Ama ölüleri ve kayıpları sayarak apaçık ortada olan şeyleri kanıtlamak istemiyorum. Bu tür tartışmalara ihtiyaç duyan herkes, Ölümsüz Alay ile Sohum Özgürlük Meydanı’ndaki Zafer Geçit Töreni’nin görüntülerini izleyebilir veya savaş mağdurlarına ilişkin resmi verileri analiz edebilir. Meşhur “Dagomis komplosu”na ve daha birçok tarihi gerçeğe bile şaşkınlıkla tepki veren Gürcü gençlerine bunu özellikle tavsiye ediyorum.

Bu önemli çünkü nesiller değişiyor ve siyasi stratejistlerin icat ettiği anlatılar, savaşı bilmeyen yeni neslin dünya görüşünü etkiliyor. Ne yazık ki, hem Gürcistan hem de Abhazya’nın mevcut liderliği yalnızca kişisel iktidar sorunuyla meşgul ve “Büyük İpek Yolu” üzerinde bulan küçük ülkelerimizin geleceğiyle ilgilenmiyorlar. Bu, müzakere sürecinin tamamen durağanlığıyla da kanıtlanıyor. Geçerliliğini neredeyse yitirmiş tek “müzakere” formatının (Cenevre görüşmeleri) uzun süredir yeniden şekillendirilmeye ihtiyacı var. Tarafların her adımını müttefikleriyle koordine ettiği, ikiz kardeşler gibi birbirine benzeyen 58 turda ana vurgu, uyuşmazlığın çözümünden daha çok insani konulara kaymış durumda.

Kabul etmek gerekir ki, iki ülkenin mevcut liderliğinin bu saçma senaryodan uzaklaşma, Gürcistan ve Abhazya’nın resmi temsilcileriyle arabulucular arasında doğrudan diyalog yoluyla kendi çözüm seçeneklerini önerme konusunda ne istekleri ne de iradeleri var. Abhazya ve Gürcistan’ın büyük güçler arasındaki müzakerelerin zemininde hiçbir şey yapamadığı, onlarca yıldır süren görüşmeler son derece ümitsiz görünüyor. Özellikle de günümüz gerçekliklerinde. (Ekho Kavkaza)

*Abhazyalı gazeteci

 

Çeviri: Serap Canbek

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz