
“Osetler tarihleri boyunca üç kez din değiştirdiler; şu anda genel olarak Hıristiyanlar, tüm nüfusun sadece 1/4’ü kadarında, özellikle soylular arasında, Müslümanlık da yaygındır. Kiliseye devam edenler de aynı zamanda atalarının zuarlarına giderler ve onlar için kurban keserler, bu eski pagan kültünü de devam ettirirler. Oset cennetinin en güçlü tanrısı Xuzan’dır (Xuısaw’ı böyle duymuş demek ki – UG); adı tüm Oset dualarında geçer; çünkü o iyiliği ve kötülüğü veren, hasat, sağlık, mutluluk, av vb. konuların koruyucu ruhlarını gönderendir. Beyaz atlı Wastırci insanların, evcil hayvanların koruyucusu, kötülüğün belalısı, birçok efsanede anlatılan en popüler ruhtur. Tutır kurtların; Felvera sürülerin; Afsati vahşi hayvanların; Barastır ise ölülerin koruyucu ruhudur. Barastır, ölüleri cehenneme (tsindon) veya cennete (zenet) gönderir; saf ruhlara karşı nazik olduğu gibi kötülere karşı da acımasızdır. Aminon, cennetten cehenneme giden yolu korur. Gökseller güneşin oğlu Mahamat ve ayın oğlu Hamatkan’dır; Kurdalagon, hakkında birçok efsane anlatılan cennetin demircisi olup ölülerin atlarını nallar. Uyuyan çocuklar, ocağın koruyucu ruhu Safa’ya emanettir. Özel torbalarda demir, yün ve haşhaş parçalarını muska gibi boyunlarına asarlar. Dubuttur (Donbettır – UG) akarsuların efendisi, suların, balıkların ve balıkçıların sahibidir; hepsi birer Amazon olan ve Şeytan’ın oğullarını büyüten birçok kızı vardır.
Zuar kutsal bir yerdir; ayrıca kayan yıldızlara da zuar diyorlar; bunların düştükleri yer de zuardır. Zuarlar bir ağaç, orman, taş, mağara olabilir ve bazıları tüm Osetya’da bilinirken bazılarının şöhreti, topraklarında bulundukları aul ile sınırlıdır.

Kafkasya’nın diğer halklarının da benzer kutsal yerleri vardır; eski zamanlardan beri bilinmektedirler. Hıristiyan misyonerler önceleri sadece buraları mabet olarak kullanmışlar ve böylece halkı Hıristiyan dinine çok daha hızlı bir şekilde ikna etmişlerdir (Tam da bu nedenle dünyada hiçbir yerde görülmeyen şekilde ıssız dağ başlarında kiliseler inşa etmişlerdir – UG).
Osetler bu kutsal yerlere çeşitli adaklar getirir, burada toplantılar yapar, evlilikleri kutsar, ölülerin anısını yad eder, kaçaklar burada sığınak olarak toplanırdı. Kesilmesi yasak olan kutsal ağaçların üzerine, hastalık onları terk etsin diye hastaların paçavralarını asarlardı ve hatta eski yazıtlara göre erkek cesetlerini boğa veya manda derisinin içine dikerler, bunu ağaçlara asarlardı; sadece kadınları gömerlerdi.
Kafkasya’da bu tür kutsal yerler olmasına rağmen, sadece Osetlerin ormanın ortasındaki pınarların yanına küçük kulübeler yaptıkları, buraya zaman zaman gelen sevgili ölülerin dinlenebilmeleri için bir divan ve bir yatak koydukları düşünülmektedir; burada yılda bir veya iki kez merhumun şerefine ziyafet verilir ve kendisine de yemek, içecek sunulur. Şimdiye kadar, Digoria adı verilen Osetya topraklarında, Digorialıların yılda iki kez saman ve çavdar hasadı yapmadan önce kurban ettikleri bir mağara, Olissai-Don (Olissai eski bir halk ozanının adıdır ve don Osetçede su anlamına gelir) vardır. Bu dönemlerde geçen yılki kurbandan bu yana doğan çocuklar için dua ederler.
Mağaralardaki kurban adakları çok farklıdır; kaşıklar, mermiler, oklar, av ganimetleri, geyik ve bufalo boynuzları. Kaşıklar 2 ila 3 fit uzunluğundadır ve kurban çorbasını karıştırmaya yarar, bufalo boynuzları da bardak görevi görür. Tavandan iki halat sarkar; halatların içlerine her bir kurban için küçük bir tahta parçası sıkıştırılır, bu nedenle halat bir kurban takvimi görevi görür. Artık Osetlerin hiç bahsetmediği kült törenleri gittikçe basitleşiyor; ama mağaradan önce en kutsal yerlerden biriymiş. Burada verilen yemini tutmamak en ayıp sayılırdı; kadınların buralara erişimi her zaman kapalıydı.”
- Zichy
“Kafkasya ve Orta Asya’da Yolculuk, Budapeşte, 1897”