Miraç Duğ’un ardından…

0
37

“Bir günlük acı olmadı acısı, bir ailenin acısı olmadı acısı…”

“Ben sizde hep sahile vurmuş denizyıldızlarını sessizce denize atma telaşı hissettim”

“Şimdi Oşten’in zirvelerinde, Hamişki vadilerinde yanan kamp ateşlerinde, semaverle yapılan çaya atılan her tutam sevgide, çocuklara okunan güneşli Adığabze masallarda yaşamaya devam edeceksin”

“Bütün aksakallı Nartlar seni göklerde ağırlasın”


Şengül İyigün: Acı kaybımız, Miraç’ımız, hepimizin kardeşi, dostu, bir şekilde bütün Adige camiasının hayatına dokunmuş, sağlam, güzel karakterli kardeşim, yol arkadaşım… Yıldızlar yoldaşın olsun. Söz bulamıyorum aslında…

 

Sebahattin Çurmıt: Dağlarda susar, nehirlerde içine çekilir toprağın, ıssız bir sessizlikte saklar. Ağır ağır gün doğururken güneşi anıların içinde, bulutların arasında gülümser, yağmur olur, bulut olur dolanır xekun semalarında…

Biz esen yelden, yağan kardan anlarız, bu dağların göğsünde koca bir çınar uyur…

Hoşça kal Miraç Duğ, gidişin içimizde derin bir çukur oldu!

 

Ataman Kucba: Kafkas dağlarına yazdın adını ve hikâyeni. Artık insanlar, bırakmış olduğun silinmez izlerini takip ederek daha kolay bulacak yollarını. Uğurlar olsun sana Çerkesya dağlarının Ubıh evladı sevgili Duğ Miraç… Уп,сы т,ынчзааит…

 

Eyüp Baloğlu: Halkımız adına büyük bir kayıp.

Yeri asla doldurulamayacak bir kültür emekçisi. Tüm yaşamını halkına adamış bir güzel insan. Anıları her zaman yol gösterici olarak yaşayacak bir rehber…

Bu halk seni asla unutmayacak can dostum… Miraç Duğ…

 

Okan İşcan: Adının anlamına baktım… ‘göğe çıkmak’ anlamına geliyormuş…

Evvelsi gün ikinci gün gittiğim Machupichu dönüşünde öğrendim…

Kafkasya Dağları… Peru Dağları…

Onun hakkında yazılanları okuyunca, eğer bizi görüp hissediyorsa ne kadar çok sevildiğini anlayacaktır…

Bir günlük acı olmadı acısı, bir ailenin acısı olmadı acısı…

Trenle Aguas Calientes’den ayrılırken, nehir boyunca nehrin ortasında duran koca koca kayalara baktım…

Aklıma Laganaki geldi…

Dün 5500 metre yükseklikte olan ‘yedi renkli dağa’ çıktım…

Nefesim yetmedi yüksekliğe…

Beyaz bir at ile çıktım…

Adını buzul olan dağa söyledim, renkli olan dağa söyledim…

Peru Dağları adını duydu, kıskandı Kafkasya Dağlarını

Bir günlük acı olmadı acısı, bir ailenin acısı olmadı acısı…

 

Ahmet Özel: İnanmakta çok zorluk çektim, haberin doğru olmaması için içimden dua ederek Kafkasya’daki dostlarımı aradım. Maalesef gençlik arkadaşım, Kafkasya sevdalısı, yıllar önce Kafkasya’ya dönüş yaparak yaşamını orada sürdüren güzel insan Miraç Duğ, hiç vazgeçmediği Kafkas Dağları yürüyüş gezisi yolunda yaşamını yitirdi. Daha bir gün önce mesajlaşmış ve bana atalarımızın çok yıllar önce diktiği devasa armut ağaçlarından bahsetmişti. Ölüm acımasız, çok ani ve bizi çok çaresiz bırakıyor. Mekânı cennet olsun. Ailesine, sevdiklerine sabır diliyorum. Ruhu şad, yolu aydınlık olsun.

 

Ümit Dinçer: 80’li yılların sonu, 90’lı yılların başında Ankara derneğinde adını en çok duyduklarımdan biriydi DUĞ Miraç. Tam bir çalışma adamıydı. Her işi bilen, her işe koşan, yüreği dağlı bir Çerkes idi. Gıpta ile bakardık. Az konuşur, çok ve temiz iş yapardı. Net söyler ve net anlatırdı. Şartlar olgunlaştığında ilk yükü omuzlayıp yola düşen yine DUĞ Miraç olmuştu. Büyük mücadelelerle tutundu anavatanda. Herkes için “dönüş” kavramının somut ve saygın örneği yine Miraç olmuştu. Sevgili eşi, yol ve mücadele arkadaşı Ersin’le birlikte hayatlarını adeta sıfırdan ilmek ilmek yazdılar. Onlarca kişiye örnek, motivasyon kaynağı ve dönüş yapanlara mentor oldular.

DUĞ Miraç, anavatanın dağlarını, ovalarını, akarsularını, kayalıklarını hatta armut ağaçlarını, adeta diasporadaki herkese yeniden tanıttı, mesafeleri ortadan kaldırdı. Zamanla doğa ile olan dostluğu aşka dönüşmüştü. Yine gıpta ile bakıyorduk DUĞ Miraç’a. Yine harika şeyler yapıyordu. Yıllardır gelenekselleştirdiği yürüyüşü bu sene daha kalabalık, daha organize ve daha içerikli bir hale getirmişlerdi. FIŞT Dağı yürüyüşünü biz de merakla bekliyor ve izliyorduk.

Maalesef DUĞ Miraç hiç beklemediğimiz bir anda bizi bırakıp bu dünyadan geçti. Çerkesler halka mal olmuş yiğitleri için “И шым епсыхыжащ” (Atından indi) derler. Miraç tam da buna uygun bir hayat yaşadı ve FIŞT Dağı’nda atından indi.

DUĞ dağa kavuştu.

Atalarının huzuruna alnın açık, başın dik git DUĞ Miraç.

Mekânın cennet olsun sevgili Abim.

 

Turan Akın: Si Nahıj Miraç Duğ; bu yürüyüşü kalbinde o kadar kutsamıştı ki, eşsiz dönüşçülerimizden, hayırsever, toplum lideri, çok değerli kültür insanımızın davetini biz de bir grup olarak kutsayıp mutlaka katılmalıyız diye çalıştık çabaladık, çok sevdiği toprakları birlikte anlamlandıralım diye yanında olmak istedik.

Bizi davet ettiği Adigey’in Oşten Dağı eteğindeki deneme yürüyüşünde ruhunu kutsadığı topraklara teslim etti.

Duğ Miraç Oşten Yolu,

Yolundayız.

Adigey’in dağları, 2006’larda birlikte yüzdüğümüz Şhagoşe Nehri sensiz, öksüz.

Allah rahmet eylesin, mekânın cennet olsun değerli Ağabeyimiz.

Ailesi, anavatan ve tüm diasporaya sabırlar diliyorum.

Тхьам Джэнэт лъапlэ къырет.

 

Düriye Kardan Huvaj: Anavatanın dağları sensiz neyler bilmem, biz neyleriz sensiz, ah güzel kardeşim Miraç…

 

Çetao N. Yağan: Canım Miraç Abi, öğrencilik yıllarımda hayatıma kattığın tüm güzellikler için, ne zaman ihtiyacım olsa hep yanımda olduğun için, gösterdiğin sonsuz maddi-manevi destek için, bir insana güvenmenin mutluluğunu yaşattığın için, birlikte aldığımız tüm yollar için, her zaman bu kadar tertemiz ve iyi kalabildiğin için bendeki yerin çok özel.

Halkın için cenneti bu dünyada da isteyen insanlardandın sen. Nartların nefesini şah damarından yakın hissedip cesaretle yürüdün bu hayallerin önündeki engellerin üzerine ve kendi hayatında onları gerçekleştirdin. Pek çok insana da ilham verdin.

Şimdi Oşten’in zirvelerinde, Hamişki vadilerinde yanan kamp ateşlerinde, semaverle yapılan çaya atılan her tutam sevgide, çocuklara okunan güneşli Adığabze masallarda yaşamaya devam edeceksin.

Yaşamını adadığın var olma mücadelemizde adın, kardeş sesin, gözüpekliğin, dürüstlüğün, yoldaşlığın, hele o şakaların, muzipliğin, kıs kıs gülüşün unutulmayacak. Yaydığın neşe, iyimserlik ve umuda tutunacağız canım abim.

Nartlar açılın, o güzel insan geliyor.

Yaşar Nogay: Yaşadığımız bu dünyada, her şey gelip geçici.

Kalıcı olan insanın eserleri, kişiliği, izleri ve anıları.

DUĞ MİRAÇ erken ayrıldı aramızdan. Ama bıraktığı izler:

İnsan olarak; çok temiz, çok dürüst, samimi, çok çalışkan, üreten ve paylaşan.

Çerkes olarak, örnek bir vatansever, inançlı, kararlı, samimi, mütevazı ve cesur,

Bu güçlü izlerin yanı sıra, anavatanda bıraktığı güçlü bir aile, büyük bir eser.

Ailesine ve Çerkes halkına sabırlar diliyorum. Ruhu şaad olsun.

 

Şahin Sayılgan: Yolu sizinle kesişen herkesin hafızasında sizin ile ilgili en az üç-beş anlamlı kare olduğundan o kadar eminim ki…

Bende bu karelerden çok daha fazlası var.

Ben sizde hep sahile vurmuş denizyıldızlarını sessizce denize atma telaşı hissettim.

Ne desem, nasıl desem bilemiyorum; yeriniz anavatan olsun desem olur mu Miraç Abi?

 

Yakup Temel: Uzun ama kısa yol…

Söylenceler (Uerıuate), sözel olarak aktarılan hikâyeler, olaylar, olgular olup bir halkın geçmişi ve kültürel / toplumsal yapısına yönelik önemli bilgileri içerir. Bu bilgiler, egemen güçlerden ve hâkim ideolojilerden en az etkilendiği için resmi yazılı kaynaklardan daha objektif olabilmekte. Çerkeslerde, geçmişe yönelik yazılı belgeler az olmasına rağmen söylenceler açısından oldukça zengin bir birikime sahiptirler. Bu söylencelerin birinde, yolculuğa çıkan iki kişiden biri diğerine, “Ğuegu k’ıh k’eş’k’e dıkuen hawre, ğuegu k’eş’ k’hk’e dıkuen?” – Uzun (ama) kısa yoldan mı gidelim, yoksa kısa (ama) uzun yoldan mı?” diye sormuş. Daha tecrübeli olan diğeri de “Uzun ama kısa yoldan gidelim” diye cevap vermiş. Hedefe ulaşmada iki seçenek vardır: Bunlardan ilki, uzun ama garantili olanı; bu yol daha uzun, başlangıçta daha sıkıntılı, daha çok uğraşı gerektiren bir yoldur ama amaca yönelik olarak daha sonuç alıcıdır. İkincisi ise, kısa gibi gözükür ama gerçekte tehlikeleri daha çok ve gerçekleşme şansı daha düşüktür..

Radikal bir karar alarak, birçok engeli aşmak suretiyle vatanlarına dönenler, kültürlerini ve kimliklerini koruma yönünde uzun ve birçok zorluğu da olabilecek bir yol seçenlerdir ama bu böyle gözüküyorsa da bu gerçekte amaca yönelik çok daha garantili ve kestirme olan yoldur.

Önceki gün kaybettiğimiz Miraç Duğ da zor ama sonuç alıcı (kısa) bu yolu seçenlerden biriydi. Uzun ama kısa yolu seçenlere, bu kararlılığı, bu cesareti gösterebilenlere selam olsun…

Setenay Süzer: Bugün, hepimizi sarsan, Maykop’tan acı bir haber geldi. Miraç Duğ kardeşimiz, kalp krizi nedeniyle vefat etmiş. Jineps gazetesinde aile röportajları yayımlanmıştı (https://jinepsgazetesi.com/2020/12/iyi-ki-gelmisim/), az önce yeniden, geri dönüş hikâyelerini okuyup saygıyla, sevgiyle andım (elbette çoğunuz okumuşsunuzdur), bu benzersiz mücadeleyi, başarı öyküsünü. Bu vesile ile bir anımı sizlerle paylaşmak istedim.

2014 yılı ağustosta İstanbul’dan 8 kadın arkadaş Adigey’e 10 günlük gezi planlamıştık. Miraç’ın eşi sevgili Ersin o sıra oğlu ile İstanbul’da imiş, çocuk sıkılmış, Maykop’a dönmek isteyince Ersin bizlerle temasa geçti, aynı uçakta bilet alıp oğlunu emanet etti. Krasnodar’dan gece vakti bizi Maykop’a götüren minibüs ile, orada önce Miraç’ın evine uğrayıp çocuğu, bıraktık, büyük nezaketle eve davet ettiyse de hepimiz yorgun, uykusuz, bir an önce otele varmak isteyince, evden kocaman bir paket getirdi, içi, hepimize yetecek kadar sıcacık halujla dolu idi, nasıl makbule geçmişti, unutamam. Ayrıca bir akşam, ısrarla evinde akşam yemeği daveti verdi, adeta küçük bir Çerkes müzesi benzeri güzel evinin bahçesinde, yanında eşi olmamasına rağmen, kızı güzeller güzeli Psınef ile tam bir ziyafet hazırlamıştı, daha sonra salondaki Çerkes sofrasında albümlerini gösterdi, gece geç vakte kadar bizleri ağırladı, Dombay dönüşümüzde kafesinde misafir etti. Adigey’e yolu düşen herkesle böylesi yakından ilgilendiği hep anlatılır. Sevgili Miraç, hakkını helal et, cennet mekânın olsun, çok değerli eşin Ersin ve çocuklarına sabırlar diliyorum.

 

Feridun Büyükyıldız: Dağlarına sevdalı inatçı bir “Dönüşcü”yü kaybettik. 90’lı yıllarda, dağlarının ve halkının yanında olmaksızın varoluş mücadelesi olmaz düşüncesi ile anavatanı Çerkesya’ya dönüp yerleşen, bu süreçte henüz dağılmamış SSCB’nin bir cumhuriyeti ile ilişki kurmak, geri dönme inancına sahip olmak tehlikesinde, tehlikeli zamanlarda MİT’in de sorgundan geçmiş, birlikte aynı (efsane) yönetimde çalışmaktan gurur duyduğum, gençliğimin Miraç Abi’sini, Miraç Duğ’u, o hayatını adadığı dağlarında kalp krizi sonucu kaybettik.

Anısına, mücadelesine, duruşuna, kattıklarını saygıyla…

Bütün aksakallı Nartlar seni göklerde ağırlasın.

Dağların, yıldızların, nehirlerin yoldaşın olsun.

 

Gupse Aydemir: Sessiz savaşçı sessiz gülümsemesiyle gitti!

Hani “Yazsam roman olur” dedikleri türden yaşamlar vardır ya, tam da öyleydi Duğ Miraç’ın kısa yaşamı. Olmaz mı, diasporan varsa sorunun çok demektir.

Hele ki yüklendiğin misyonla gelen sorumluluklar, bilmediğin bir sistemde yaşama sıfırdan başlamak zorunluluğu ve yaşama tutunma çabas…

Yaşamlarımız benzer aslında. Çok keşkelerimiz olsa da pişmanlıklarımız asla yok. Senin için de arkandan çok keşkeler ürettik haberin olsun Miraç!

Vermek, vermek, vermek…Düşününce ne çok kişiye el uzattı, ne çok hakkı geçti insanlara; kendisi öyle düşünmese de, hiç lafını etmese de Duğ Miraç. Tabii ki eşi Çurmıt Ersin ile birlikte. Birlikte paylaştıkları hareketli yaşam, yardım, destek, paylaşım yoğunluğu ile geçerken, kırıcı ve yıpratıcı insani kusurlara da çok tanık oldular. Ama hiç şikâyet etmediler. Belki biraz şikâyetlenseydi sağlam bir kalbi olurdu Miraç’ın.

Herkes kırgın ona şimdi. Herkesten çok da Ersin. Ne yazık ki hiç onaylamasak da kabullenmek zorundayız bu erken gidişi.

Xekun dağının,taşının,ormanının, nehrinin, şelalesinin diaspora sahiplik vekaleti ondaydı sanki. Her yer ondan sorulur gibiydi. İçine derin derin çektiği o muhteşem havayı, içtiği o buz gibi nefis suları, gözünün gördüğü gibi hiç bir fotoğraf karesinin resmedemeyeceği o inanılmaz manzaraları herkesle paylaşmak istedi.

Hayata veda edeceğin mekânı seçebilseydin eğer nereyi seçerdin diye sana sormuşlar gibi oldu. Mekânı doğru seçtin kendince ama zamanı yanlış seçtin Miraç. Saatine yanlış baktın bu kez!

Hakkını helal et! Çok hakkın geçti milletine.

İyi bir yoldaş, iyi bir eş, harika bir baba , müthiş bir dede!

Ve çok nitelikli bir Çerkestin! İzin kaldı, emin ol!

Rahat uyu yoldaş…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz