19. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’nın güney yönünde ilerlemesi, Şark meselesi ile bağlantılı yeni bir hareketlenmeye yol açtı. Tarihin bu aşamasında, Britanya ve Rusya arasında “Büyük Oyun” olarak adlandırılan jeostratejik rekabet iyice olgunlaşmıştı. İngiliz-Rus rekabeti İstanbul-İran-Afganistan-Hindistan hattı boyunca yaşanıyordu. Osmanlı ve İran (Kaçar) imparatorlukları, iki büyük güç olan Britanya ve Rusya arasında sıkışmışlardı.
İngilizler Osmanlı ve İran topraklarını Akdeniz ve Hint Okyanusu’na inmek isteyen Rusya karşısında birer tampon bölge gibi görüyorlardı. Bizans’ın “vârisi” Rusya içinse ödül İstanbul idi. Rusya’nın ılık denizlere inmesi için en kestirme yol Osmanlı ve Kaçar topraklarından geçiyordu. Ama önce Kafkasya’nın ele geçirilmesi lazımdı.
1850’li yıllara gelindiğinde jeopolitik gerilim had safhadaydı. Rusya’nın Tuna ve Kars yönünde ilerlemesi üzerine Kırım Savaşı (1853-1856) yaşandı. Bir tarafta Britanya, Fransa ve Osmanlı, onların karşısında ise Rusya vardı.
Kırım Savaşı’ndan 20 yıl sonra, 93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı başladı. 1821 Yunan isyanında olduğu gibi, 1875 yılında da Bulgaristan, Hersek ve Bosna’da yaşanan ayaklanmalar, çatışmaların Balkanlar dışına taşınmasına sebep olan bir dizi dinamiği tetikledi. Önce özerk Sırbistan ve Karadağ Yunan isyancılara destek verdiler. Osmanlıların geri adım atmaması üzerine Rusya Sırplara destek olmak üzere yığınak yaptı.
Rusya Nisan 1877’de Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etti. Rus orduları Balkanlar ve Kafkasya üzerinden saldırıya geçtiler. 1878 yılında Rus güçleri İstanbul kapılarına dayandılar. II. Abdülhamid barış yapmaya mecbur kaldı. Mart ayında Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalandı. Buna göre Romanya, Sırbistan ve Karadağ bağımsız oldular. Bulgaristan ise Rusya’nın himayesi altında topraklarını genişletti, Karadeniz ve Ege Denizi’ne erişti. Avusturya-Macaristan Bosna ve Hersek vilayetlerini işgal etti ama ilhak etmedi. İlhak için 1908 yılını beklemek gerekecekti.
Rusya’nın toprak kazanımlarının büyüklüğü karşısında diğer Avrupalı güçlerin telaşa kapılması üzerine Alman Şansölyesi Otto von Bismarck, Berlin Kongresi’ni topladı (13 Haziran-13 Temmuz 1878). Kongreye Almanya, Britanya, Fransa, Rusya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı devletleri katıldı. Kongrenin amacı Şark meselesini çözüme kavuşturmaktı. İlk aşamada Rusya’nın Balkanlar’daki kazanımları etkisiz hale getirilecek, bölgede yeni doğan Slav devletlerinin önüne set çekilecekti. Bu amaçla Bulgaristan toprakları küçültüldü, Bulgaristan Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde bağımsız bir prensliğe dönüştürüldü. Romanya, Sırbistan ve Karadağ’ın bağımsızlıklarına dokunulmadı ama Osmanlı devletine toprak vermek zorunda bırakıldılar. Bosna ve Hersek Avusturya-Macaristan idaresinde kaldı. Doğu Rumeli ve Makedonya Osmanlı’ya iade edildi. Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya geçti. Britanya Kıbrıs Adası’nı aldı.
Rusya’nın kazanımları geriletilmişti, ama Berlin Kongresi’nin asıl kaybedeni Osmanlı idi. Babıâli topraklarının beşte ikisini, nüfusunun ise beşte birini kaybetti. Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki toprakları iyice küçüldü ve Osmanlı ilk defa Müslümanların çoğunlukta olduğu bir devlet haline geldi. Bu Müslüman nüfusun içinde Kırım, Kafkasya ve Balkanlar’dan Anadolu’ya göç etmiş 3 milyon insan vardı. Muhacirler Anadolu ve Levant’a yerleştirildiler.
Güney Marmara kuşağına ve Suriye vilayetine yerleştirilen muhacirler arasında çok sayıda Çerkes vardı. Çerkes halkının kaderi sürgün öncesinde olduğu gibi, sürgün sonrasında da Şark meselesi ve “Büyük Oyun” ile kesişmeye devam ediyordu.
Kaynakça:
Wyrtzen, Jonathan. Worldmaking in the Long Great War: How Local and Colonial Struggles Shaped the Modern Middle East. New York: Columbia University Press 2022.