‘Çerkes’i inşa eden söylem(ler)in izinde bir kitap

0
99

“Söylemsel Bir Kimlik İnşası: Çerkesler”/Erdoğan Boz/Heretik

Heretik yayınları Çerkesler açısından oldukça önemli bir metni okuyucularıyla buluşturdu. Çerkes aktivizmi içerisinde de aktif olarak yer alan antropolog Erdoğan Boz’un doktora tezinden yola çıkarak hazırladığı “Söylemsel Bir Kimlik İnşası: Çerkesler” kitabı derinlemesine görüşmeler ve nitelikli analizlerle bezenerek ciddi sorular sorduran bir metin olarak ayrıksı bir yer ediniyor diaspora yayın hayatında.

Maruz kalınan soruların cevaplarının peşinden koşmak yerine doğru soruları sormanın külfetine katlanmayı göze almış bir çalışma aslında okuduğumuz kitap.

Teorik altyapısıyla dikkat çekici, savlarıyla tabuları zorlayan, okurken sıkça “gerçekten ‘düşününce’ çok haklı” dedirten bu metni kısaca anlatmak oldukça zor aslında. Her sayfasında akla yatkın yeni bir önerme ile karşılaşmanız içten bile değil. Her bölüm belki de saatlere yayılan tartışmaları ve sohbetleri hak ediyor.

Yaptığı tespitlerde sürekli yeni sorular sorduran bu çalışma, klasik antropolojik araştırma yöntemlerini kullanmasının ötesinde, içeriden gözlem yapabilen ve oldukça eleştirel bir perspektifi görünür kılan bir metotla da okuyucuyu tanıştırıyor. Bu anlamda da sarsıcı bir yanı olduğunu söylememiz gerek…

“Hangi Çerkes, sizsiniz?”

Bir kimliği inşa eden asıl belirleyenin “söylem” olduğunu ve bu söylemin özellikle iktidar ilişkileri bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini Fukoyen bir bakış açısıyla değerlendiren yazar, özellikle Çerkes diasporası içerisindeki “Çerkes kimdir” sorusunun derinlerine inerek “Kimin, hangi söylemin Çerkesi” sorusuyla baş başa bırakıyor belli noktalarda okuyucuyu.

Yıllardır süregiden ve zaman zaman düzeysiz bir yüzeysellikle insanları canından bezdiren klasik diaspora tartışmalarının aslında ne işe yaradığını, hangi söylemlere tekabül ettiğini kategoriler halinde görünür kılıyor Erdoğan Boz bu detaylı çalışmasında.

“Kimin Çerkes”i

İki ayrı iktidar alanından etkilenen Çerkeslerin Rusya ve Türkiye arasındaki sıkışmışlıklarını, Türkiye diasporası özelinde ülkedeki siyasi tartışmalardan etkilenerek kurdukları “söz”lerin aslında hangi saiklere tekabül ettiğini ve bunun Çerkesliği nasıl inşa ettiğini tartışmaya açarak kimlik dediğimiz şeyin aslında hiç de durağan bir şey olmadığını ve sürekli bir devinim, değişim ve dönüşüm içerisinde şekillendiğini anlatıyor kitap, ilmek ilmek. Belki de hiç unutulmaması gerekeni bir daha hatırlattığı ve net bir şekilde ispatladığı için ayrıca önemli bir metin bu. “Kimlik konusundaki önermelerden Çerkes kimliği azade değildir!” Biricik değiliz vesselam…

Kim ne demiş?

Yazar kitabı hazırlarken oldukça geniş bir kaynak taraması yapmış, diasporada yayımlanmış dergiler başta olmak üzere çeşitli kitaplar ve bu kitaplarda yapılan tartışmalar titizlikle incelenmiş ve söylenenin neye denk düştüğü üzerine ciddi şekilde kafa yorulmuş. Kişisel görüşmeler de kitapta oldukça geniş bir yer tutuyor. Okurken keşke kişisel görüşmelerin kimlerle yapıldığı da yazılsaydı demedim desem yalan olur. Ancak biraz dikkatli bir gözlemci için özellikle kurum temsilcileriyle yapılan görüşmelerde kimin ne dediğini tahmin etmek hiç de zor değil…

Azıcık da spoiler

Bitirirken, kitabı okuyacak olanlara ya da okumasına gerek olmayıp her şeyi zaten bilenlere bazı tüyolar da verelim, içeriğe dair. Bir kere kitap harika bir anı/hikâye ile başlıyor. Konuya girerken özetlemek dedikleri bu olsa gerek…

Giriş bölümünde kitabın kurumsal çerçevesi sunulduktan sonra Çerkes kimliğini inşa eden söylemler şu şekilde bölümlerde ayrıntılandırılıyor: “Köken Söylemi: Kadimlik ve Saf İnsanlık”, “Milliyetçi Söylem: Bölgesel vs. Etnik Milliyetçilik”, “Dilsel Söylem: Çerkesçe diye bir dil var mı?”, “Gelenekçi Söylem: Yazılı olmayan Anayasa Xabze”, “Sürgün ve Soykırım Söylemi: Çerkeslerin Btmeyen Çilesi”, “Diasporik Söylem: Yeni Vatanda Anavatanı Yaşamak”, “Kurumsal Söylem: Çerkesliği Örgütlemek”.

Yapılan bütün söylem analizleri zaman zaman birbiriyle ilişkili, zaman zaman da birbiriyle çatışma halinde şekilleniyor aslında. Bu konuda da Çerkesler ne kadar kabul etmeseler de biricik değiller…

“Sondan sonrası”

Akademiden gelen bu tarz kitaplar herkese farklı sorular sordurup düşüncelere sevk eder muhakkak. Mesela ben kitabı bitirince “evet, her şey konuşulduğuna göre şimdi ne yapıyoruz” tarzı bir hisse kapıldım.

Evet, fotoğraf artık flu değil, oldukça net. Bütün bu anlatılanların ötesine geçip dünyalı bir Çerkes kimliğini merkezine neyi oturtarak inşa edebiliriz? Evrensel değerleri dikkate alarak nasıl bir kimlik inşa edip bu yeni ve çağa uygun Çerkes kimliğiyle dünyaya ne diyebilir, ne sunabiliriz?

Kitap, yaşadığımız (ya da yaşadığımızı sandığımız) fanusları da görünür kıldığına göre o duvarları kırarak hayata nasıl dahil olabiliriz?

Bunlar benim sorularımın bir kısmı, eminim okuyan herkes yeni sorular ve yeni kafa karışıklıklarıyla kalkacak kitabın başından.

Yeni ve doğru sorular bizi kesin cevaplara götürmese de belki yeni bir Çerkes kimliğine doğru götürür, belli mi olur…

 

https://heretik.com.tr/kitap/soylemsel-bir-kimlik-insasi-cerkesler/

 

*Jineps Yayın Kurulu üyesi

Y. Güven’in talebiyle…

 

Geçen sayımızda kitap arka kapağı tanıtım amaçlı verilmiş ve sehven Kuban Kural notu düşülmüştür. Düzeltir, özür dileriz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz