Bu yazı, üniversitede bir sınıf arkadaşımın cümleleri sonrası ortaya çıkmıştı. Sonrasında gazetede yayımlandı. Yıl 2002 idi. Bugün yazının 23 yaşında yaşattığı duygular zaman zaman tekrarlanıyor. İnsanın olduğu her yerde ötekileştirme ve neyse ki umut her zaman var. Şimdi de sizinle paylaşmak istedim…
“İnanılmaz öfkeliyim, artık sabrım kalmadı. Neden bütün zorlukları, saçmalıkları ben yaşarken gerçeğini kabulleniyorum da hayatıma giren bazıları benim gerçeğimi kabullenemiyor? Üstelik hayatıma girerken bana sormamışken emin olun sizin hayatınızda yapacağınız ufak bir değişiklikle ben yok olup giderim. Bu sizin isteğiniz olur. İsterseniz beni unutun gitsin ama maalesef siz daha anlaşılmaz bir yol seçip benim gerçeğimi yüzüme vurarak kafanızda kendinizi yüceltiyor musunuz? Evet, kesinlikle fiziksel olarak benden üstünsünüz ama. Lütfen söyler misiniz, fiziksel üstünlüğünüz sayesinde yapabildiğiniz, benimse yapamadığım ne var? Bu sorunun yanıtı birçoğunuz için muhtemelen çok şey olacak biliyor musunuz? Size katılıyorum demeyi çok isterdim ama aslına bakılınca durum hiç de böyle değil. Neden mi? Benim hayatımda ‘keşke’lerim sizinkinden az, kapasitenin farkındayım. Yaşamımı o yönde sürdürüyorum. Gereksiz, sonu gelmez beklentilerim yok. En önemlisi, sahip olduklarımla çok mutluyum.
Sizin için bir dileğim var. Umarım en kısa sürede sorununuzun benimle ve gerçeğimle değil, kendinizle olduğunu fark edip yaşamınızdaki gereksiz engelleri yok eder, en az benim kadar özgür olursunuz. Son bir şey daha var. Lütfen, her ne nedenle olursa olsun sizden farklı olanla ilgili yorum yaparken iki kez düşünün. Çünkü bir gün birileri de sizinle ilgili yorum yapma hakkını kendinde bulabilir.
Ayrıca unutmayın ki yüzler unutulur ama sözler asla…”