Yedi yıllık hukuki süreç sonuçlandı
Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta eyleminde gözaltına alınan hak savunucuları ve kayıp yakınlarının yargılandığı davada mahkeme beraat kararı verdi. Dört yılı aşkın devam eden yargılama sürecinde, sanıklar “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız olarak katılmak ve ihtara rağmen dağılmamak” suçlamasıyla yargılanıyordu.
14 Mart 2025 tarihinde İstanbul Adliyesi’nde görülen 14. duruşmada mahkeme heyeti tüm sanıkların beraatına karar verdi. Duruşma öncesinde ve sonrasında adliye önünde basın açıklamaları yapılırken, insan hakları savunucuları, hukukçular ve uluslararası örgütler bu davanın Türkiye’deki ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkı açısından önemine dikkat çekti.
Ne olmuştu?
Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana kayıp yakınlarının akıbetini öğrenmek ve adalet talep etmek amacıyla her hafta Galatasaray Meydanı’nda barışçıl protestolar düzenleyen bir sivil toplum hareketi olarak biliniyor. Ancak 25 Ağustos 2018’de gerçekleştirilen 700. hafta buluşması, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından “yetkililere 48 saat önceden bildirimde bulunulmadığı” gerekçesiyle yasaklandı. Polis müdahalesi sonucu 46 kişi gözaltına alındı. O gün serbest bırakılan kişiler hakkında iki yıl sonra dava açıldı ve 2021’de yargılama süreci başladı.
Davanın ilerleyen süreçlerinde, sanıklar defalarca mahkemeye çağrıldı, ancak altı farklı hâkim değişikliği yaşandı ve yargılama uzadıkça uzadı. İnsan hakları savunucuları ve hukukçular, bu durumun “yargı eliyle yıldırma politikası” olduğunu öne sürdü.
“Anayasa Mahkemesi kararları yok sayıldı”
Duruşma öncesinde İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan, adliye önünde bir basın açıklaması yaptı. Arcan, davanın hukuksuz olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi; 16 Kasım 2022 tarihli Ocak Kışlakçı ve 29 Mart 2023 tarihli Gülseren Yoleri kararlarında, Cumartesi Anneleri’ne yönelik kolluk güçlerinin uyguladığı engellemelerin hak ihlali olduğuna hükmetti. Buna rağmen, derhal beraat kararıyla sonlandırılması gereken yargılama, Anayasa Mahkemesi kararları yok sayılarak sürdürülmektedir.”
Uluslararası tepkiler ve destek çağrıları
Cumartesi Anneleri’nin davası, uluslararası insan hakları örgütlerinin de gündeminde yer aldı. Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Direktör Yardımcısı Dinushika Dissanayake, beraat kararının ardından yaptığı açıklamada, “Bu dava hiç açılmamalıydı ve yıllar boyunca sürüp gitmemeliydi” diyerek Türkiye’deki yetkililere çağrıda bulundu:
“İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı, meydandaki süregelen tüm kısıtlamaların derhal ve kalıcı olarak kaldırılmasını sağlamaya çağırıyoruz. Barışçıl toplanma hakkı ihlal edilmemelidir.”
Benzer şekilde, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de daha önce Türkiye’yi ifade özgürlüğü ve toplanma hakkı konularında uyararak, Cumartesi Anneleri’ne yönelik müdahalelerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtmişti.
Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi devam ediyor
Cumartesi Anneleri 28 yıldır süren eylemlerinde, kayıplarının akıbetinin ortaya çıkarılması ve sorumluların yargılanması taleplerini yineleyerek meydandaki yasakların da kaldırılmasını istiyor.
Kararın ardından konuşan Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız, duygularını şu sözlerle ifade etti:
“Biz sadece kayıplarımızı sorduk, yıllardır adalet peşindeyiz. Beraat ettik ama bizim esas davamız hâlâ devam ediyor. Çocuklarımız nerede?”
Adalet arayışı sürüyor
Cumartesi Anneleri ve destekçileri için beraat kararı, yargılamanın son bulmasını sağlasa da adalet mücadelesinin tamamlandığı anlamına gelmiyor. Galatasaray Meydanı’na çıkmalarının hâlâ yasak olması, kayıpların akıbetine dair herhangi bir ilerleme kaydedilmemesi ve sorumluların yargılanmaması, ailelerin adalet arayışının devam edeceğini gösteriyor. Bu karar, sadece bir hukuki sürecin sonlanması değil, aynı zamanda Türkiye’de barışçıl protesto hakkına yönelik engellemelerin de yeniden değerlendirilmesi gerektiğinin bir göstergesi olarak okunuyor. İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları, meydandaki yasaklar kalkana, sorumlular yargılanana ve kayıpların akıbeti açıklanana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini vurguluyor.
Haber: Elif Tokgöz