Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Osetya Cumhuriyetleri Alanya bayrak arma ve sembolleri – 4

Osetya cumhuriyetlerinin devlet armalarındaki, başta leopar olmak üzere, sembollerle ilgili yazı dizimizin bu bölümünde bu konu ile ilgili mitler ve efsanelerdeki bulgulara değineceğiz. Kafkasya ve Orta Asya’daki birçok halkın mitolojilerinde ve kültürel geleneğinde leoparın oldukça yaygın bir şekilde, kahramanca ve hatta büyülü niteliklerle anıldığını söyleyerek başlayalım.

Bir önceki bölümde arkeolojik bulgulardan bahsederken “Dünyanın barışını ve refahını koruduğuna dair antikçağlardan kalma inançlarda leoparın ‘savaş tanrısı’nın sembolü ve askeri birliklerinin koruyucusu” olarak görülmüş olabileceğinden bahsetmiştik. Anuar Galiev, “Büyük Bozkırın Sembolleri ve İşaretleri” kitabında “köken tarihlerine göre Alanların, İskitlerden (özellikle Karadeniz’dekiler) ziyade, Saka ve Sarmatlara çok daha yakın olduklarını” belirterek Oset araştırmalarından elde edilen mitolojik materyallerin Doğu İran antik eserlerinin yeniden inşasında ve anlamlandırılmasında yaygın olarak kullanılmasını da desteklemektedir ve bunu Asya’nın (Baktriya, Harezm, Part), antik ve ortaçağın Batı dünyasının kültürüne ve mitolojilerine maruz kalmış İskitlere kıyasla daha az deforme olmasına bağlamış ve buna örnek simge olarak da leoparı vermiştir. “Bu, leoparın dünyanın barışını ve refahını koruduğuna dair antikçağlardan kalma canlı kanıtlara atıfta bulunmaktadır. Soğdiana’nın Doğu İran antik eserlerinde de leoparın merkezi bir rolünü gözlemleyebiliyoruz. Evren modellerinde sembolik bir merkezin varlığı varsayılır: “‘Dünya Dağı’, ‘Dünya Ağacı’nın eşdeğeri bir ‘görüngü’ olup, birçok mito-şiirsel sistemde bunlar birbirinin yerine kullanılabilen dikey sembollerdir. Coğrafi yaşam alanına bağlı olarak görüngü olarak tercihler değişti; korunmuş kadim görüngülerden biri dört dallı bir ağacı koruyan bir Soğd leoparıdır. Burada leopar evrenin huzurunu koruyor ve bu anlamda konumuz olan armayla bir başka ikonografik paralelliği temsil ediyor” (Res.1 abc).

Leoparın “savaş tanrısı” sembolü ve savaşçı erkek birliklerinin koruyucusu olarak imajı, MÖ 1. binyılın ilk yarısından sonra Saka-Massaget kabileleri arasındaki orijinal Hint-Avrupa kurt imajının yerini almış olabilir. Proto-Sakyalılar ana İskit masifinden ayrılarak doğuya, Asya’nın derinliklerine doğru ilerlediler [Abaev 2011: 314], burada kar leoparı ve kaplan gibi “yeni” yırtıcı hayvanlarla tanışmış olabilirler. İskit hayvan stilinin en karakteristik görüntülerinden birinin, Doğu Kazakistan ve Altay’ın Saka-Massaget göçebeleri arasında ortaya çıkması dikkat çekicidir: halka şeklinde yuvarlanmış bir panter [Kisel 1994: 119] (Res. 2). Akishev, Saka kaplanı kültünün “pan-Hint-Avrupa kurt ve köpek kültüne ve kurt imgesiyle ilişkilendirilen ve arkaik Hint-İran kabile topluluklarının ve onların askeri sosyal kurumlarının doğasında bulunan mitolojik fikirlere karşılık geldiğini” öne sürdü [1984: 49]. Benzer şekilde, Saka göçlerinden yüzyıllar önce, Hindistan’a taşındıktan sonra yavaş yavaş kaplan ve kaplan imgelerine geçen “Vedik öncesi” Hint-Aryanlar arasında kurt hakkındaki fikirlerde de benzer bir dönüşüm süreci yaşanmıştı. Hintbilimci Ya.V. Vasilkov, Aryanların askeri toplum uygulamalarını kendileriyle birlikte Hindistan’a getirdiklerine inanıyor, ancak “askeri öfkenin sembolü ve erken zamanlardan beri askeri kardeşliklerin amblemi olarak köpek/kurt imajı, en çok Aryanların imajıyla birleşmeye başladı”. “Yaygın ve tehlikeli yerel yırtıcı: kaplan/aslan ve daha sonra yerini neredeyse tamamen leopar aldı” [Vasilkov 2015: 235–242] (Aktaran: Mısıkkatı).

16. yy üretimi bir Şahname’de İran’ın ilk kralı Kayumars ve yardımcıları asalet göstergesi leopar derisinden kıyafetlerle

Dahası, “Vedik öncesi” Hint-Aryanların aynı askeri ideolojisine dayanan eski Hint destanı, Mahabharata destanının şiirsel metaforları ile yukarıda bahsedilen Oset Nart Destanı’ndaki alegorik “Xatiag” kült dilindeki (хатиаг æвзаг) hayvansı betimlemeler arasında ilginç paralellikler kurmamıza olanak tanır. Bazı Hint destanı araştırmacılarına göre, “aslan adam” veya “kaplan adam” gibi şiirsel metaforlar geçiş niteliğindedir ve çoğu zaman bu tür görüntülerin mitolojik veya ritüel kökenlerinin anısını korur. Oset destanının alegorik kült dili olan Xatiag bize açıkça böyle şiirsel bir metaforun Alan benzerini aktardı: Fırankı læppın “genç leopar”, bunun kökenleri büyük olasılıkla Alan savaşçı erkek birliklerinin “savaş tanrısı” kültüyle ilgili ritüellerinde aranmalıdır. Sako-Massaget bölgesindeki kabileler arasında bu tür askeri geleneklerin varlığının açık bir örneği, Pers destansı şiiri “Şah-Name”nin “Sistan döngüsü”nün ana karakteri olan kahraman Rüstem’in dünyaca ünlü destansı imgesidir. Nihai savaştan önce kahraman, zincirden zırhının ve miğferinin üzerine leopar derisinden yapılmış büyülü bir pelerin giyer (čarm-i palang), (Resim 3 ab). I. Abaev’e göre, bu kahramanın davranışı, Oset Nart (özellikle Batraz) kahramanlarının benzer eylemleriyle karşılaştırdığı, kelimenin tam anlamıyla “leopar derisine bürünmüş” palangīnapūš sıfatına yansıdı. Benzer betimlemelerin, büyük olasılıkla eski göçebeler tarafından, Tillya Tepe’den gelen kompozit bir kemerin plakalarında tespit edilen görüntülerde de olması dikkat çekicidir. Leopar derisi giymiş İskit savaşçısının Hint-Aryan “kaplan adamları” (nara-vyāghra), “insan aslanları” (nara-simha) ve ayrıca – daha geniş Hint-Avrupa yelpazesinde, “kurt kıyafeti giymiş” İskandinav savaşçıları (ulfheknir, ulfhedinn) [Vasilkov 2012, Aktaran: Mısıkkatı]. Yukarıda bahsedildiği gibi Penjikent ve Fundıkistan’daki 7-8. yüzyıllara ait İslam öncesi Soğd fresklerinde leopar pelerinli savaşçılar tasvir edilmiştir (Resim 4). Dikkat çeken şey, bu dönemin ve bölgenin elit atlılarına özgü ağır koruyucu ekipmana sahip olmamaları. Buradan fresklerin, leopar savaşçılarının erkek birliklerinin üyeleri olan kahramanların görüntülerini yansıttığını varsayabiliriz. Bu tür sosyal kurumlarda, askeri birliğin koruyucu tanrısıyla birliği simgeleyen hayvan derisinin büyülü koruyucu gücü hakkında fikirler ortaya çıktı (Mısıkkatı). Tüm bu verileri hesaba katarsak, Alanların leopar hakkındaki fikirlerinin kökeninin Hint-İran askeri kardeşliklerinin ve Hint-Avrupa erkek birliklerinin arkaik uygulamalarından geldiğini iddia edebiliriz.

Yukarıdaki yorumlar, arma üzerinde bir leopar figürünün ortaya çıkmasının kökenlerini ve bu görüntünün orijinal sembolizminin kadim kaynaklarını varsayar. Bu, eski Hint-Avrupalıların kültürü alanındaki araştırmalarla açıkça kanıtlanmıştır. Leopar ve leopar kültü, çeşitli arkaik – Hint-İran ve daha geniş anlamda Hint-Avrupa etno-kültürel geleneklerine yansımıştır. Leoparın Osetçe adı olan “færank / fælank” (фæранк/ фæланк) Hint-İran dillerinde de benzer adlandırmalarla tek bir anlamsal daire oluşturur. Kelime, alacalı veya parlak anlamına gelen bir köke dayanır. Batı Osetyalıların konuşmasının karakteristik özelliği olan “fælank” biçimi, bu kelimenin Farsça “palang”dan ve muhtemelen, fonetik kalıplara dayanarak, İskit-Sarmatya döneminden ödünç alındığını gösteriyor (Galiev).

Bir Sarmat savaşçısının mezar taşında Dünya Ağacı’nı koruyan leopar (ve diğer yüzündeki binici) eşanlamlı olarak algılanıyor. 2. yy

Bu tür öncüllere dayanarak, “İskit dünyası” kabilelerinin mitolojik fikirlerinde leopar imajının, görünüşe göre, “savaş tanrısı”nın zoomorfik (hayvan şeklinde) enkarnasyonlarından biri olduğuna inanmak oldukça mümkün, aynı antik kaynaklara göre İskit ve Alan savaşçıları onu çıplak bir demir bıçak şeklinde onurlandırmışlardır. İrani dilleri konuşan göçebelerin “savaş tanrısı” mitolojisinde yırtıcı kedi imajının doğrudan İskit-Alan kılıç tanrısı imajıyla ilişkili olduğuna inanmak için iyi nedenler var. Her şeyden önce, bilindiği üzere tam da bu etno-kültürel ortamda oluşmuş ve yaratıcılarının karakteristik özelliği olan askeri zihniyeti kısmen yansıtan Osetlerin kahramanlık destanı Nart Destanı’nın verilerine başvurulmalıdır. Burada, J. Dumézil’in ileri sürdüğü ve daha sonraki araştırmacılar tarafından doğrulanan varsayımın çok yararlı olduğu ortaya çıkıyor: “İdeal savaşçı” Nart Batraz, bir “kılıç kahramanı” ve dolayısıyla da mitolojik kadim “kılıç tanrısı”nın destansı soyundan geliyor. Bu nedenle, leopar imgesinin (İronca frank, fırank, færank | Digorca fælank “leopar”) bu “savaş tanrısı” ile ilişkilendirilen kült fikirlerle bağlantılandırılması muhtemeldir. Oset destanında bu durum yalnızca Nartı Batraz ile bağlantılı olarak bulunur.

Oset Nart Destanı’ndaki kahraman Batraz, hikâye anlatıcıları tarafından bir leopar şeklinde kişileştirilmiştir. “Xamıts’ın Ölümü” efsanesi şöyle diyor: “Alacıko, Şam bıçağıyla Xamıts’ın boynuna vurdu. Bıçaktan bir parça uçtu (o zamandan beri gökyüzünde bir ay belirdi – Alacıko’nun bıçağının bir parçası), Xamıts öldü. - Köpek Nartlar! ‘Onu öldürdün ama leopar sana yukarıdan bakıyor’ (Уый сары бакодтат, фæлæ уæм фæранк уæлбыæeй кæсы) diye bağırdı Şırdon.” Bu mitolojik konunun hemen ardından Batraz’ın leoparla zoomorfik ilişkisinin kurulduğu bu pasajın gelmesi dikkat çekicidir.    Osetler kılıcın bir tarafında güneşin, diğer tarafında ayın tasvir edildiğini söylüyorlar. “Batraz kılıcın bir tarafında güneşin parlaklığını, diğer tarafında ise ayın parlaklığını görür” [Nk 2005: 593]. Bu kılıcın ay ve leoparla da doğrudan bir ilişkisi var.  Efsanede canavarın adı “fırank” olup, canavarın bu adı Oset “Avcı Dili”nde de “fırank/ фыранк” şeklinde yaygındır. Ancak bazen leopar adına “fırank” tabiri de kullanılıyor (Warjiati). Şırdon da Xamıts’ın oğlu Batraz hakkında bunları söyledi: “Lütfen bunu sıradan bir leopar sanmayın: O, devam eden adaletsizliklere yukarıdan bakan bir koruyucu ve intikamcıdır.” Bir başka efsanede ise Wrıjmæg kendini benzer bir durumda bulur ve alegorik bir tehdide yanıt olarak düşmanlarına Batraz’ın yaklaşmakta olan gelişini anlatan neşeli bir beyitle karşılık verir: “O yabandomuzlarını, genç bir leoparı kurtarmak için, çevik, yanan gözlerle yüksek bir dağdan atladı. Görünüşe göre büyük dişleri olan köpekler ondan kaçamıyor, genç leopar onların derilerini yüzecek.” («Нæл хуытæм æххуыс кæнынмæ / Хохы бæрзондæй фæзынди иу франчы лæппын, — Æвзыгъд æмæ цæхæрцæст. / Æвæццæгæн, æмæ уыцы ссырджын куыйтæ / Ныр нал фервæздзысты — Астигъдзæя сæ уыцы франчы лæппын!» [Батрадз æмæ Сохъыр Уæйныг Æфсæрон]). Destanın Güney Osetya versiyonunda Batraz’ın leopara dönüşme yeteneğinden doğrudan bahseden bir efsane de vardır. Sürgündeki katilin peşinde koşan, kan intikamına susamış kahraman, hayvan formuna bürünür: “Batraz kendini bir leopara dönüştürdü.” (Батрадз та йæхи франк фестын кодта) [НК 2011: 425]. Nartı Batraz için benzer bir “leopar” niteliğini yeniden oluşturmak o kadar da zor görünmüyor.

Soğd ve İskit görüntülerine doğrudan bir paralellik, Ocak 1929’da Dzau köyünde kaydedilen «Старый Урызмаг и Батраз» “Eski Wurıjmæg ve Batraz” efsanesinde Wurıjmæg’in, Şırdon’u Batraz’ın yakında ortaya çıkması ve komploculara karşı misilleme yapması konusunda uyardığı bölümde bulunmaktadır. Aktaran Vaso Sanakota’nın sözleriyle: “… Burada, bozkırda, Mğon’un ortasında, altın bir ağaç duruyordu (Nart Destanı’nda, Aza ağacı (Aza bælaş) adında, dönüştürülmüş bir biçimde, Hint-İranlıların ritüel ayinlerinde önemli bir rol oynayan, öbür dünyada yetişen büyülü kutsal ağacın belirsiz bir anısı muhafaza ediliyordu) ve onun etrafında domuzlar toplanmıştı – o ağacın köklerini kazıyor, kökleri bile kalmayacak şekilde onu yıkmak istiyorlardı. Wurıjmæg gülümsedi: ‘… O ağacın nasıl kesildiğini kendim gördüm, ama görünüşe göre domuzlara en son ne olduğunu bilmiyorsunuz: Bir leopar üzerlerine öyle bir saldırdı ki hepsini parçalara ayırdı’.” (…уыцы хуытæм ахæм фæранк фæкуысси ис, æмæ, цыдæриддæр уыдысты, сæртæ æмæ гуыртæ фесты) [NogE 1989: 236]. Bu pasaj bizim için ilginç çünkü metin Mğon bölgesindeki altından veya alışılmadık bir ağaçtan (Мгьоныбыдыры астæу лæууыди сызгæрин бæлас) ve onu koruyan leopardan (færank) bahsediyor. Sunulan kanıtlar, “leopar/dünya dağı” olay örgüsünün ve onun değişmez “leopar/dünya ağacı” olay örgüsünün antik kökenlerinin Doğu İran kültür dünyasından geldiğini gösteriyor. Alan-Osetlerin etno-politik sembolizminin unsurlarının ve görüntülerinin önceki dönemlerde yavaş yavaş biriktiğini doğrulayan materyaller elimizde mevcuttur. Bu bağlamda, ünlü kültür tarihçisi Profesör Yu. M. Lotman’ın şu sözlerini hatırlıyoruz: “Bir sembol asla kültürün herhangi bir eşzamanlı bölümüne ait değildir; o bölümü daima dikey olarak deler, geçmişten gelip geleceğe gider. Bir sembolün hafızası her zaman onun sembolik olmayan metinsel çevresinin hafızasından daha eskidir.” Osetlerin atalarının hanedanlık armalarının temel prensiplerine aşina olduklarını ve Vakhushti’nin tasarımında da kompozisyonun ana unsurları ve renk şemasının bunlara uygun olarak yapıldığını söyleyebiliriz.

Soğd hanedanı sembolü. Dünya Suları yakınında yedi yüksekliğe yaslanmış ve Dünya Ağacı’nı koruyan leopar (aslan), Kuzey İran’daki benzerleriyle aynıdır. Gümüş tabak, MÖ 5. yy

Bu yorumlar doğruysa, leoparın aynı derecede eski işlevi de netleşir; ana olay örgüsü ve görüntüleri, onların geleneksel Hint-İran halklarının kültürlerindeki geniş dağılımından bahsetmemize izin verir. Bu hayvanın görüntüleri, muska görevi görerek gelişmiş alanı korumayı amaçlıyordu. Leopar motifli görselin simgesel bir kuşatma ve koruma işlevi vardı. Avrasya’nın birçok kültüründe yüceltilen leopar derilerindeki efsanevi savaşçıların yenilmezliği buradan kaynaklanmaktadır. Kafkasya ve Orta Asya’daki birçok halkın kültürel geleneğinde leoparın oldukça yaygın bir şekilde anılması bir yana, çok daha geniş bir coğrafyada ve zamanda (İskit kadın savaşçıları Amazonlardan, Antik Mısır’a, Azteklere hatta günümüz Afrika’sına) benzer simgesellik taşır leopar (Res. 4 abcd).

Leopar derisinin taşıyıcısı aynı zamanda efsanevi Kraliçe Tamara’nın kocası Oset prensi David-Soslan’dı. “Leopar derisinden yapılmış bir pelerin, kraliyet ve yüksek askeri unvanın bir işaretiydi; daha sonraları bu görüntü ‘kaplan derisindeki şövalye’ olarak yeniden doğdu.”: Gürcülerin milli destanı diyebileceğimiz Shota Rustaveli’nin epik şiirinin çevirmenleri onu “Kaplan Derisindeki Şövalye” olarak adlandırıyor, ancak doğrusu “Leopar Derisindeki Şövalye”dir (Res. 5). Şiiri Oset diline çevirenler daha da ileri giderek eseri “Vaşak Derisindeki Şövalye” (Stayzarmdaræg / стайдзармдарæг) olarak adlandırdılar. Alanların leopar hakkındaki fikirlerinin kökenini Hint-İran askeri kardeşliklerinin ve Hint-Avrupa erkek birliklerinin arkaik uygulamalarına kadar takip etmek için zorlayıcı nedenler var. Leopar derisi giymiş İskit savaşçısının Hint-Aryan “kaplan adamları” (nara-vyāghra), “insan aslanları” (nara-simha) ve ayrıca – daha geniş Hint-Avrupa yelpazesi – “kurt kıyafeti giymiş” derili İskandinav savaşçıları (ulfheknir, ulfhedinn) ve “ayı pelerini giyen” çıldırmışlar. Kafkasya dağlıları arasındaki benzer fikirler büyük olasılıkla tam olarak İranlı göçebelerin inançlarına dayanmaktadır. Muhtemelen İran inançları, ayırt edici özelliği özel bir saç modeli (leverget) olan Ukrayna Kazakları arasındaki “aslan adamların” (leventsi) askeri kardeşliğini de içermelidir [Mısıkkatı içerisinde: Vasilkov 2012, Davudov 1978, Kalandruk 2006].

Üstelik benzer bir özellik aslında Oset folklorunda da biliniyor. “Sihirli Kemer” halk masalında genç kahramanın özelliği leopar derisinden yapılmış sihirli kemeridir.  Masal türü genel olarak halk kültüründe belirli bir hayvan imgesinin algılanışını anlamak için çok önemli bir kaynaktır: Oset masallarında leopar, hayvanların adil bir kralı ve bir yargıç gibi davranır, kuşların kralı kartalı (мæргьты паддзах цæргæс) devirir. Leopar, korkusuz bir hayvan olarak sunulur (“‘Hayatta hiçbir şeyden korkmuyorum!’ dedi leopar cesurca”), ayrıca kurt ve ayının saygı duyulan bir büyüğü olarak sunulur; bu da onun yüksek seviyesini açıkça gösterir.  Aynı durum, leoparın kahramanlara katılan son kişi olduğu “İkizler” masalında da yansıtılmaktadır. “Leopar Bir Rakip Arıyor” masalında, sürgüne gönderilen kibirli Nart’ın bir benzeri gibi davranır [Soslan Tıxagur (тыхагур: kendine denk bir rakip arayan kahraman -UG) efsanesi bağlamında], kendisinden daha güçlü birini arar (Leopar, tanıştığı herkese orada olup olmadığını sordu; ondan daha güçlü biri var mıydı ve onu nasıl bulabilirdi). Ancak karakter olarak Nart Batraz’a daha yakındır ve onun aksine kaba bir fiziksel güç taşıyıcısı olarak hareket eder ve bir erkek olan rakibi, leoparı ancak kurnazlık yardımıyla yenmeyi başarır. Başka bir masalda, bir adam aynı şekilde bir leoparı yener; leopar onunla tanışır ve şöyle der: “Gücümüzü ölçelim.” Cesaret, Osetyalıların zihninde leoparın karakteristik bir özelliğidir, bu nedenle kahramanın “sansar kadar çevik, leopar kadar korkusuz, aslan kadar güçlü olmasını” isterler. Bu yorum, dünya hanedanlık armalarındaki leopar imajının anlambilimiyle tamamen örtüşmektedir: “Armalardaki sembolik anlamlarına göre en sevilen hayvanlar aslan ve leopardır: Birincisi gücün, iktidarın ve cömertliğin temsilcisi, ikincisi ise cesaret ve aklın temsilcisidir.”. Warjiati’ye göre, Hint-İran halkları arasında leopar çevreyi, etrafını korumayı simgelediği ve bir tılsım görevi gördüğü için, meydana gelen adaletsizliklere yukarıdan bakan bir leopar görüntüsündeki Batraz, bir koruyucunun ve kanını yerde bırakmamanın imgesidir. Görevi kozmik düzeni, dünyanın barışını ve refahını korumaktır [Warjiati ve Galiev 2006 ve içerisinde: оНс 1975; оНс 2006; PNto 1998]. Görünen o ki, Batraz’dan sık sık bir dağın tepesinde veya buzulların arasında bahsedilmesinin nedeni budur; bu karakterin aslında koruyucusu olarak hareket ettiği “dünya dağı”nın mitolojik imajına karşılık gelir.

Ammianus Marcellinus’un Alanların “çıplak bir kılıcı yere saplayıp, Alan ülkesinin ve sınırları dahilindeki düzenin koruyucusu olan ‘savaş tanrısı’ Mars’a saygıyla tapındıklarını” yazması sebepsiz değildi. Bu fikirler İskit kralının Perslere hediye olarak gönderdiği beş ok görüntüsüne de yansıdı; bunlardan dördü ana yönlerin ve beşincisi Dünya’nın ekseninin simgeleriydi. Bu durum, Oset Nart Destanı’nda Güneş’in kızı için Vayug devlerine fidye ödemek zorunda olduğu hikâyeye de yansır. Kahramanın deniz kıyısında dörtgen şeklinde demirden bir kale inşa etmesi ve her köşeye ölüler diyarından çıkarılan Aza ağacının bir yaprağını dikmesi gerekiyordu. Nitekim alegorik diyaloglardan birinde Nart Batraz mecazi bir leopar (færank) görünümü altında konuşarak, ovanın ortasında yer alan altın bir ağacı (syzg’ærin bælaş) koruyarak onu toprağı kazan domuzlardan korur. Kozmik ve sosyal düzen, nöbet tutan genç leopar kahraman tarafından kaosun bu yersel güçlerinden korunuyor [NogE 1989: 258].

Askeri mitler bizi bayrak ve sancak kullanımına getirdi. Bu, yazı dizimizde bir sonraki konumuz olacak… (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları

Beslan Anneleri Komitesi Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi

Adaylık girişiminin öncülerinden, Güney Osetya’nın İtalya temsilcisi Mauro Murgia ve flüt sanatçısı Monica Moroni’nin de aralarında bulunduğu bir grup aktivist adına açıklama yapan, “Çocukları...

Çağdaş sanat festivali ‘Alanika 17’

Alanika Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali, Kuzey Kafkasya’da görsel sanatlar alanındaki en önemli ve ses getiren projedir. Alanika Kültür Destek Fonu ve Puşkin Devlet Güzel...

Fatima müzikali galası

Oset klasiği Xetægkatı K’oşta’nın (Хетæгкаты Леуаны фырт Къоста/K’osta Xetagurov) aynı adlı şiirine dayanan “Fatima” müzikalinin galası Mariinsky Tiyatrosu’nun Vladikavkaz şubesinin sahnesinde gerçekleşti. Proje üzerindeki...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img