Adaylık girişiminin öncülerinden, Güney Osetya’nın İtalya temsilcisi Mauro Murgia ve flüt sanatçısı Monica Moroni’nin de aralarında bulunduğu bir grup aktivist adına açıklama yapan, “Çocukları Kurtarmamıza Yardım Edin” adlı yardım kuruluşunun kurucu başkanı Ennio Bordato, Nobel Barış Ödülü adaylığı için gerekli resmi başvurunun San Marino Cumhuriyeti Çalışma Bakanı Alessandro Bevitori tarafından takdim edildiğini söyledi.
Mevcut düzenlemeye göre, örgütün, aktif bir görev üstlenmiş bir siyasi veya Nobel ödüllü biri tarafından aday gösterilmesi gerekiyor. İtalyan senatör ve ülkenin Bölgeler Parlamentosu Komisyonu Başkanı Francesco Silvestro’nun da bu konuda destekleri alındı ve Nobel Komitesi’ne başvuru yapıldı. Bir yandan da dilekçe için imza toplanmaya başladı. “Beslan Anneleri’nin ödüle aday gösterilmesini desteklemek için herkes imzalayabilir” diyen eşbaşkan ve trajedide TC vatandaşı, 7 yaşındaki kızı Atsætı Alana Doğan’ı kaybeden Gadiætı Aneta, “Ne kadar çok imza olursa kazanma şansı o kadar artar” diye ekledi.
Bordato, “Beslan Anneleri’nin adaylığına destek kapsamında, Beslan Belediye Başkanı Khariton Tatrov yakın zamanda San Marino’yu ziyaret etti ve San Marino’nun üst düzey yöneticileriyle bir araya geldi” dedi. Tatrov, Bologna’yı da ziyaret ederek İtalyan Piskoposlar Konferansı Başkanı Kardinal Matteo Zuppi başkanlığındaki başpiskoposluktan destek aldı ve kendisine Beslan’ı ziyaret etme davetini iletti.
“Beslan Anneleri Komitesi” Eşbaşkanı Susanna Dudieva, Ossetia News’e yaptığı açıklamada, “barış mücadelesinde birleştirici bir kadın hareketi olmayı” amaçladıklarını belirterek “Diplomatların oturup anlaşmaya varmaları için kadın sesinin kararlı olması gerekiyor” dedi ve konu ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Örgütün faaliyetlerini gözlemleyen, barışa, adalet mücadelesine yönelik çabalarımızı gören bu insanlar, komitenin Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesinin öncüleri oldular. Bizim için sürpriz oldu. 2019 yılında Rusya Devlet Beşeri Bilimler Üniversitesi’nde profesör ve Holokost Bilim ve Eğitim Merkezi Eşbaşkanı İlya Altman, ‘Terör ve Holokost Mağduru Çocuklar’ konulu yıllık konferansını düzenlemek için Beslan’a gelmiş ve bizi Nobel Ödülü’ne aday gösterme fikrini dile getirmişti ama o zaman bunu pek ciddiye almadık. Ve 2022’de Mauro Murgio çıktı ve Nobel Ödülü’nü hak ettiğimizi söyledi. Biz şüpheyle yaklaştık ama İtalyan arkadaşlarımız işi bitirmeye karar verdiler. Komitemizin Nobel Ödülü’ne aday gösterilmesi, örgütün 20 yıllık çalışmasının sonucudur. Ancak Beslan Anneleri Komitesi, Nobel Ödülü’nü kazanmaya odaklanmış değildir. Artık kadınların barışı destekleyecek şekilde yetiştirilmesi önemlidir.”
Dudieva, dilekçe ile ilgili olarak da “Dilekçe İtalyanca yazılmış, ancak Rusçaya da çevrildi. Yakın zamanda öğrencilerin de katkılarıyla diğer dillere de çevireceğiz. Bundan sonra kamuoyuyla bir toplantı yapmayı planlıyoruz. Önemli olan dilekçeyi mümkün olduğunca çok sayıda insanın imzalamasıdır. Ve sonra kamuoyunu, kızları, anneleri, büyükanneleri birleştirmek için adımlar atacağız” dedi.
Gadiætı Aneta da “Yarışmayı kazanırsak terör saldırısında hayatını kaybedenlerin anısını yaşatma noktasında büyük bir katkımız olacak. Merhum evlatlarımız adına pek çok insani projeyi gerçekleştirme imkânına kavuşacağız. Yarışmada verilecek bu ödülün, dünyadaki zorlu siyasi durum göz önüne alındığında çok önemli olacağı düşünülüyor. Bu, farklı ülkelerin yöneticilerinin anlaşmazlıklar yaşayabileceğini ve sıradan vatandaşların bu anlaşmazlıkların üstesinden gelmek için kamu diplomasisini kullanabileceğini gösterecektir” dedi.
Beslan’da yaşananlar
1 Eylül 2004’te Beslan 1 No’lu İlköğretim Okulu cihatçı teröristlerce ele geçirilmiş ve 1.200’den fazla kişi rehin alınmıştı. Baskın sırasında ve özellikle de tanklarla 3 Eylül’de yapılan “kurtarma operasyonu” sırasında 186’sı çocuk, 334 kişi hayatını kaybetti. 70’i çocuk 126 kişi ise sakat kaldı ve bunların çoğunun rehabilitasyona ihtiyacı halen devam ediyor.
Beslan ile İtalya Yarımadası’nda Apenin Dağları’nın bir tepesindeki küçük bir ülke olup Avrupa’nın altı mikro devletinden biri olan San Marino Cumhuriyeti arasındaki bağları şimdiden tarihi olarak adlandırabiliriz. Bu terör saldırısının kurbanları için ilk anıt bu bölgede ortaya çıktı. “Sessiz Çığlık” isimli bir çocuğun bronz heykeli, olay sırasında yaralanan çocuklardan birinin fotoğrafından esinlenerek yapılmıştı. San Marino’daki anıtın bire bir aynısı olan anıtın açılışı 2024 yılında Beslan’da trajedinin kurbanlarının anısına etkinlikler sırasında yapıldı, bu törende ve daha birçok kez sahne alan Monica Moroni, Osetya ve San Marino arasında bir nevi “iyi niyet elçisi” oldu. Terör saldırısının ardından yardıma koşan ilk yabancı kuruluşlardan biri, 20 yılı aşkın süre önce kurulan Aiutateci a Salvare i Bambini Derneği oldu. Başkan Bordato, olay sırasında Moskova’da bir kliniği ziyaret ediyordu ve hemen Beslan’a gitti, birçok yaralının tedavi amacıyla İtalya’ya götürülmesini sağladı. Daha sonra Padua Üniversitesi’nden merhum Prof. Vanna Axia ve yüzlerce gönüllünün işbirliği ile psikolojik destek hizmetleri verildi. Acil Durum Moscardino psikologları Scrimin ve Capello’nun yerel psikologlarla birlikte PTSD (post travmatik stres sendromu) dinamiklerinin yönetimi için binlerce DVD’nin dağıtımıyla sonuçlanan büyük bir yardım ve psikolojik destek projesi 2009 yılına kadar sürdürüldü. Bordato daha sonra Beslan fahri hemşerisi unvanına layık görüldü ve şehirle bağlarını her zaman korudu. Bordato bu çabasını şöyle açıklıyor: “Tüm halkı etkileyen böyle bir trajediyi ilk elden deneyimledikten sonra, Oset halkını ve Beslan’ın mütevazı halkını tanıdıktan sonra, artık aramızda olmayanlara bunu borçluyduk. Asla unutmamalıyız. Unutmak, ölülere huzur vermemek demektir ve ölüler bizi onları hatırlamaya zorlarlar, yok olmayalım, boşuna ölmeyelim diye bunu isterler…”
Nisan 2005’te kuruldu
“Beslan Anneleri” Terör Mağdurları Derneği, okuldaki terör saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarını bir araya getirmek amacıyla, Beslan faciasından birkaç ay sonra, Nisan 2005’te kuruldu. İlk olarak terör saldırısının mağdurlarına yardım etmek ve terör saldırısının soruşturulmasının derinleştirilmesini sağlamak amacını taşısa da şimdilerde mağdurların ve kurtarıcıların anılarını yaşatmak, mağdurların sosyal haklarını savunmanın yanı sıra daha genelde de çocukların korunması ve çocuk güvenliği konularını “halk diplomasisi” yoluyla savunuyor. Dernek, mağdurların ücretsiz sağlık hizmeti, sağlık tesislerinde rehabilitasyon, eğitim, konut ve kamu hizmetleri almalarına önayak oldu. Rehin tutulan tüm okul çocuklarının Rusya’daki önde gelen herhangi bir üniversitede yükseköğrenim görme hakkına sahip olmalarını, daha sonra master ve iş bulma gibi konularda da resmi destek almalarını sağladı. Her mağdura bir daire tahsis edilmesini, önayak oldukları “Terör eylemlerinden zarar gören vatandaşların sosyal korunmasına ilişkin” yasa vasıtasıyla elde ettiler. Eski rehineler için rehabilitasyon programının 2030 yılına kadar uzatılmasını sağladılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtıkları dava ile de devletin sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmediğini ispat etmiş ve RF’yi tazminata mahkûm ettirmişlerdi. Yine olayın unutulmamasını, devamlı faaliyetlerinin yanı sıra Beslan 1 No’lu Okul Müzesi’ni açarak sağlamışlardı (Her ne kadar resmi adı “Uluslararası Terör Önleme Kültür ve Yurtseverlik Merkezi” olsa da!). Burada terör saldırısının izlerini sonsuza dek koruyacak olan sergilenenler arasında çocukların ders kitapları, defterleri ve mağdurların kişisel eşyası da yer alıyor.
Yurtdışında da faal olan dernek, diğer faaliyetlerinin yanı sıra 2008 yılında Japonya’da yaşanan tsunamiden sonra da travma mağdurlarının psikolojik rehabilitasyonunda kazandığı deneyimi paylaşarak yardım etti, yetim kalan çocuklara da maddi destek verdi. Yozgat’ın Poyrazlı Köyü’nde hazırladığımız “Beslan Melekler Korusu”nun ve bu koruda Osetya’dan gelen “Portal” girişiminden genç sanatçılarımızın inşa ettikleri Beslan Anıtı’nın açılışı için Türkiye’ye gelen Beslan Anneleri, daha sonra Kahramanmaraş depremleri için Kuzey Osetya’da bir bağış kampanyası başlatmış ve kendilerine tahsis edilen fonlardan 100 bin rubleyi de bu kampanyaya bağışlayarak bunu Türkiye’deki Oset diasporasının ana kuruluşu Alan Vakfı’na aktarmışlardı. Bu cesur annelere pek çok konuda borçluyuz tüm dünya Osetleri ve halkları olarak.
Eşbaşkanların Forbes Women’a verdikleri söyleşide “Duyulmak için yeterince acımız vardı” ifadesi beni çok etkiledi. “Hiç kimsenin baş edemeyeceği kadar büyük bir acının yaşandığı şu dönemde, kadınların sesine ihtiyaç duyulmuyor mu sizce?” sorusuna verdikleri cevapla bitirelim:
Susanna Dudieva: “Bunun nedeni, muhtemelen bir kadının daha savunmasız olması, daha duygusal hissetmesidir. O doğurur, çocuğu o büyütür, erkekler savaşçıdır, çoğu da, söylemeliyim ki, yıkıcıdır. Belki de erkekler dünyayı etkileyen önemli konularda kadınları dinlemeli. Yıkıcı olan kadınların oranının çok az olduğunu düşünüyorum.”
Aneta Gadieva: Bugün, kendisi acı çekmemiş, kendi kişisel hikâyesi, kendi kişisel acısı olmayan hiçbir kadın bu olayları durduramaz. Peki, neden bir şeyler başarabildik? Çünkü kendi acılarımızdan konuşuyoruz. Sözler, trajedilere doğrudan karışanlar tarafından söylendiğinde işe yarar.”
Ödül hakkında
Nobel Barış Ödülü, Mart 1901’den bu yana (bazı istisnalar hariç) her yıl “uluslar arasında kardeşlik için, daimi orduların kaldırılması veya azaltılması için ve barış kongrelerinin düzenlenmesi ve teşviki için büyük ve iyi işler yapanlara” verilmektedir.
1901 yılında Nobel Ödülü’nü ilk alanlar; Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin kurucusu İsviçreli işinsanı ve kamu figürü Henry Dunant ile pasifist örgüt “Barış ve Özgürlük Birliği”nin kurucusu Fransız siyasetçi Frederic Passy oldu. Şimdiye kadar 19’u kadın olmak üzere 111 kişi ve 27 kuruluş ödüle layık görüldü.
Nobel Ödülü 2023’te İranlı insan hakları aktivisti ve İnsan Hakları Savunucuları Örgütü’nün başkan yardımcısı Nargis Mohammadi’ye verilmişti. Geçen yıl, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan Amerikan nükleer bombalarından kurtulan insanları bir araya getiren ve dünya çapında nükleer silahların yasaklanması gerektiğini savunan Japon kuruluşu Nihon Hidankyo’ya verildi.