Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Barışın Çocukları

Sarsıntı üzerine sarsıntı yaşadık.
Suruç’ta aileden iki değerli insanı kaybettik.
Elim kaleme bir türlü gidemedi.
Nartan ve Ferdane’nin acısı yakınlarının içinden hiç çıkmaz oldu. Her yer, her anı onlarla dolu. Çabuk karar verilmiş olmasa idi Suruç’ta onlarla beraber olabilirdim. Ardından Ankara katliamı. Ankara’da yaşamaya devam etmiş, şehir değiştirmemiş olsa idim, Gar önünde belki de oğlumla birlikte Seyfullah abinin yanında orada olacaktım. Her yıl 1 Mayıs’ta kortej Gar önünden başlar ve ben her yıl 1 Mayıs’ta gar önünde arkadaşlarla buluşurum.
Arkadaşlarım yaralı. İki yakınım şehit.
Yardıma koşamayacak kadar uzaktayım. Ne Ankara’da kan verebildim ne de İstanbul’da dostlarımın çabalarına destek olabildim. Klavyenin arkasından ahkâm kesemeyecek kadar başım önüme eğik.
Sözün bittiği yerlerde konuşamam. Cenazeye gidemem örneğin. Kolay başsağlığı dileyemem. Acının içine düştüğümde çıkmam zor olur benim.
Bilirim.
Bilirim ve uzaklaşırım. Yalnız kalır susarım.
Söyleyecek sözümüz, isyan edecek öfkemiz olmadığından değildir.
Bütün bu acılara, kendi bedenini, daha güzel bir dünyaya, barışa, kardeşliğe, onurlu bir yaşama siper edenlerin anıları karşısındaki çaresizliğimizdendir susuşlarımız.
Uzaktayım, uzaktasınız. Bir şarapnel değmedi bedeninize. Bir tarafımız kopmadı.
Suruç’ta “çocuklar boğulmasın Kobani dirensin” diyen ve bedelini canlarıyla ödeyenlerin acısı taze iken üç yaşındaki iki çocuk cesedi, Aylan ve Galip Kurdi vurdu Bodrum’da karaya.
Oysa bir barış türküsü ile başladı her şey.
Halklar birbirlerinin türkülerini bilir, birbirini tanır olmuştu. Bu topraklar insani değerlerin ve halkların birikimleri ile daha da çok zenginleşecekti. Çocuklar denizde boğulmayacak, oyuncakları ile oynayacaklardı. “Hepimiz Çerkesiz” diye slogan atan Kürtler, Çerkesçe selamlamayı öğrenmeye başlamıştı. Ben bir Kürde “heval” demeyi daha yeni öğrenmiştim. Aydınlık Türkler, Anadolu’daki halkları tanır, müziklerini dinler olmuştu. Herkes birbirinin farkına varmış, ilk defa görmüş gibi gözleri parlar olmuştu.
Silahlar susmuş, seçim sandıkları kurulmuş, Anadolu her rengi bağrına basmaya hazır olmuştu.
Barışın çocukları başarmak üzereydi biliyor musunuz?
Savaşa, ezenlere, düzenden beslenenlere hedef oldular.
Oluk oluk kanları akıtıldı.
Vuruldular.
Parçalandılar.
Kardeşliği kan gölünün içinde bıraktılar.
Şimdi toparlanma zamanı.
Kaybettiklerimizin anısı karşısında tekrar ayağa kalkma, onlar gibi kardeşliğe kararlı, onlar gibi kendin olma sevdalısı, onlar gibi şarkılarla direnme zamanı.
Kaybettiklerinin yangını yüreğinde hiç sönmeyecekler için belki çok zor olacak.
Çekip gidemeyecek bir yerlere, gitseler de unutmayacaklar. Zor olacak iki gözüm, zor.
Ancak tarih, onurlu duruşları, geleceğe halkların kardeşliğini ve halkını taşıyanları tek tek yazacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Anadilde Jineps’in Eylül 2025 sayısı yayımlandı

Değerli Jineps Gazetesi okurları, Anavatanda yayımlanan Adige Psale (АДЫГЭ ПСАЛЪЭ) ve Çerkes Heku (ЧЕРКЕС ХЭКУ) gazeteleriyle ortak hazırladığımız; Abazaca, Adigece (Doğu ve Batı Diyalektleri),...

İstişare Grubu’nun İstanbul’daki toplantısı gerçekleşti

14 Eylül 2025 Pazar günü, 15.30-18.00 saatleri arasında Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı salonunda “İstişare Grubu” çalışmaları kapsamında bir toplantı yapıldı. Kalabalık bir katılımla...

Zamantı için imza kampanyası başlatıldı

Kayseri’nin Uzunyayla Platosu’nda Pınarbaşı ilçesinin Şerefiye Köyü’nden doğan Zamantı Irmağı kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Zamantı Vadisi boyunca akarak Pınarbaşı, Tomarza, Develi, Yahyalı ilçelerinden geçen ve...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img