İnternetten Yorum

0
446

Bir sürgün yıldönümü daha geçti, elinden geleni yapanlar, gerçekten kalpten yapanlara çok teşekkür ederim, Allah dualarımızı kabul eder inşallah. 

Ben ve de benim gibi düşünen genç öğrenci arkadaşlarımızla, kardeşlerimizle Cumartesi gecesinden Kefken’deydik, sabaha kadar yaktık ve söndürmedik sürgün ateşimizi, bundan sonra da Cumartesi gecesinden yakacağız ve de sabaha kadar devam edecek sürgün ateşimiz, bir kaç saatliğine değil. 

Ayrıca geçmişimizi çok iyi bilen büyüklerimize, düne kadar önceden yapılan anıt mezarda anmalar, dualar okunan ve de bu seneye kadar da devam eden etkinliklerde sahiplenen bölge derneklerine  İzmit, Düzce, Adapazarı ve de Federasyon’a diyecek bir şey bulamıyorum, çünkü onlar nasıl bir zihniyete sahipler bilemiyorum. 

Madem bu önceki anıtın yapıldıgı mezar bizim büyüklerimizin mezarı değilse, neden şimdiye kadar bizleri uyarmadınız, yok orada da  5-10 büyüğümüzün mezarı var diyorsanız ikinci bir anıta ne gerek vardı, o anıtı korusak ta her iki mezarın temizliğini, düzenini sağlasak olmaz mıydı? 

Tabi ki illa da değişik bir şeyler yapacağız diyorsanız, biz yaparız diyorsanız bir şey diyemem, ama orada bir emek harcandı, İstanbul’dan her hafta sonu Karaağaç köyüne gidip emek harcayanlara hiç mi saygınız yok (sanırım yok). Bu insanlar, bu gençler, atalarına saygı, hürmet göstermek için bir şeyler yapmak için uğraşanlara yanlış yapıyorsunuz diye neden denilmedi, ben anlayamadım.  

Ayrıca da Cumartesi gecesinden başlayıp Pazar gün batımına kadar olan süreyi nedense bir güne sığdırıp gelişi güzel bir şekilde yapmak niye? Bu sene bir gün olsun derler, gelecek sene yarım gün derler, bakmışız ki bir sonraki sene ’nereye gidiyorsunuz, öyle bir şey yok, sürgün nedir, nasıl oldu, biz sürgün çocukları değiliz’ derlerse de şaşırmamak lazım.(..)     

Saygılarımla, Mesut Ünal, 22.05.07 

(İnternetten alınmıştır.) 

 

Sayı : 2007 06