Adıgece eğitim, asimilasyon durumu ve geleceğimize ilişkin bir değinme – 3.Bölüm

0
467

Okullardaki yazışma ve konuşma dili, tüm resmi dairelerde olduğu gibi Rusçadır. Bu durumda Adıgece ve diğer yerel dillerin resmiliği tartışılabilir.

 

Adıgece Eğitimin Şimdiki Hazin Durumu

Rusya Federasyonu(RF) üyeleri olan Kabartay-Balkar Cumhuriyeti (KBC), Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti(KÇC), Adıgey Cumhuriyeti(AC) ile diğer cumhuriyetlerdeki uygulamalar, tek bir biçim olan federal eğitim yasasına göre düzenleniyor. Fark, yörelere özgü derslerde görülüyor, her bir bölge (region) kendine özgü dersleri (dil, tarih, vb. gibi) seçmeli ders olarak okutuyor. RF bütününde resmi dil Rusça. Rusça, cumhuriyetlerde de geçerli üst resmi dil; ama cumhuriyetlerin dilleri de resmi dil yapılabiliyor.

RF, ilkin 89 federal birimden (region) oluşmuştu, 89 birimin 10’u özerk okrug idi. Özerk okrugların lağv edilmesi sürdüğünden, federal region sayısı 1 Ocak 2008’de 84’e düştü, sayının giderek daha da düşeceği söyleniyor. Bu arada, 2006 yılı ve öncesinde, AC’nin ve bazı başka cumhuriyetlerin de (KÇC, Altay, vb.) lağvedilmeleri planlanmıştı (bk.Russia, Wikipedia).

Bu ve benzeri nedenlerle RF’ye karşı dışarıda büyük bir güven eksikliği vardır. Stalin dönemi terör ve yıldırmaları da buna eklendiğinde, güvensizlik ve kuşkular daha da artmaktadır. Bütün bunların düzeltilmesi ve RF’nin daha güvenilir bir ülke yapılması işi, kuşkusuz RF yöneticilerine kalmış bir şeydir. Örneğin, dil ve eğitim gibi konularda bile, anlaşılmaz bir çekingenlik ve konuşma isteksizliği durumları sözkonusudur. Bu da kuşkuları artırmakta ve güveni azaltmaktadır. En basit konularda bile, çoğu kişi ya bilgisizdir ya da üç maymunu oynamak istemektedir, ki ikisi de iyi değildir.

RF’de şu anda, Rusça dışı dillerde verilen eğitim dilleri statüleri ve ders saati süreleri, sözgelişi İspanya’daki Bask Özerk Bölgesi ya da Irak’taki Kürt Özerk Bölgesi’ne göre çok düşük bir düzeyde.

RF’de dersler, “Zorunlu dersler” ve “Seçmeli dersler” diye ikiye ayrılıyor. Zorunlu derslerin bütün okullarda okutulması zorunludur. Seçmeli dersler ise, isteğe bağlı olarak okutulan dersler. Regionlar’a özgü olarak okutulan dersler de seçmeli kategorisinde. RF’de oldukça karışık bir eğitim sistemi yürürlüktedir. Bu da çokuluslu bir federal yapıda doğaldır. Region’a özgü seçmeli dersler içinde anadili ve edebiyat dersleri, o yerin yerel dilinde okutulabilmektedir.

Örneğin, AC’nde yöreye özgü seçmeli ders sayısı, ad olarak 4’tür (bk.AC Devlet Başkanı Aslan Thak’uşın’ın açıklaması, Jineps, sayı 20, s.7). Bu dört ders içinde “Adıgece” ve “Adıge edebiyatı” dersleri Adıgece (ilkokulda Adıgece, ortaokulda da Adıge edebiyatı dersi adını alır), “Adıgey tarihi” ve “etnografya” dersleri ise Rusça olarak okutulmaktadır. Adıgece dersleri, tıpkı yabancı dil (İngilizce) dersleri gibi, Rusça üzerinden ve konu Rusça anlatılarak işlenmektedir. Okullardaki yazışma ve konuşma (idare) dili, tüm resmi dairelerde olduğu gibi Rusçadır. Bu durumda Adıgece ve diğer yerel dillerin resmiliği tartışılabilir.

Anadili bazı okullarda haftada 1 ya da 2 ders saati iken, bazı okullarda da, sınıfına göre 4 saate kadar okutulmaktadır. Böylece Adıgece toplam ders saati tutarı, okuluna ve sınıfına göre 1, 2, 3 ve 4 saat biçimlerinde değişebiliyor. Saat tutarı Krasnodar Kray’daki Şapsığ (Soçi ve Tuapse rayonu) ve Adıge (Uspensk rayonu) okullarında haftada 1 ile 2 ders saati, cumhuriyetlerde de 2 ile 4 ders saati arasında değişmektedir.

On yılı aşkın bir süreden beri uygulanan böylesine bir eğitim sisteminde, yerel yönetimin bir kararıyla, Adıgece ders sayısı ve ders saatleri tutarı artırabilir mi ya da bunu sağlayacak bir müfredat değişikliği yapılabilir mi? Örneğin, eskiden olduğu gibi Adıgece bir ilkokul eğitimi verilebilir mi? RF hukuk sistemi buna izin verir mi? AC’ndeki 2006 tarihli “eğitim yasası” girişimi ve yasa iptali umut kırıcı. Ama, Adıgece’nin ve diğer yerel dillerin daha fazla sayıda seçmeli dersler biçiminde okutulabileceği, örneğin KBC’nde bu yönde yeni bir adım atıldığı söylenmektedir.

Yeni ve etkili önlemler alınmadığı takdirde, anadilinin iyice etkisizleşeceği ve giderek de silineceği anlaşılıyor. Bu arada genç Adıge kuşaklarının, en azından bir bölümünün, büyük ölçüde kendine yabancılaştırılmış olduğu görülüyor. Nitekim, Adıge nüfus çoğunluğu bulunan Nalçik’te bile Adıgece neredeyse konuşulan bir dil olmaktan çıkmış, yerini tamaman Rusça’ya bırakmış durumda (bk.Ana dillerinin geleceği kaygılara neden oluyor, Jineps, s.24).

2006’da, AC Devlet Başkanı Hazret Ş’ovmen’in bireysel bir müdahalesiyle, AC Devlet Meclisi-Khase, bir eğitim yasası çıkarmış, bütün Adıge öğrencilere Adıgece okuma zorunluğu getirilmiş, ilk ve orta öğretim okullarındaki 14.441 Adıge öğrenci (21 öğrenci dışında) anadili eğitimi olanağına kavuşturulmuştu (S.Peneşü, Uyanma Vaktidir, Jineps, sayı 20, s.4). Ama bu girişim, “İsteğe bağlı olarak okutulan Adıgecenin zorunlu bir eğitim dili haline sokulduğu, bunun RF Anayasası’na ve insan haklarına aykırı olduğu” gerekçesiyle ve yargı yoluyla durdurulmuştur. İptal edilen, ama bir eğitim yılı süresince uygulanan bu yasa sayesinde, Adıge öğrenciler anadiliyle bir araya gelme olanağına kavuşmuş, izleri belki de 70 yıl sürebilecek bir süreç açılmış oldu.

Bu demokratik girişimin durdurulmuş olması, beraberinde RF’de bir diller sorunu olduğu gerçeğini de gün yüzüne çıkarmıştır. Toplantıda böylesine yaşamsal sorunlara değinilmiş midir? Yine bilemiyoruz. Sonuç olarak, RF’nin ulusal yerel birimlerinde, dengesiz, federalizmin ruhuna ters düşen bir eşitsizlik ve ayırımcılık durumu bulunduğu, bu politikanın sessizlik içinde sürdürülmekte olduğu ortaya çıkmıştır (Bu olumsuz durumun gizlenmesinde, sadece Rus yöneticileri değil, durumu örtbas eden ve bunu Diasporadan saklayan tüm yerli işbirlikçiler de tarih önünde sorumludurlar). Demokratik, özellikle de federatif bir devlette böylesine eşitsizliklerin bulunmaması, yörelere daha fazla öncelik özgürlüğü sağlayan bir düzenleme yapılması gerekir. Örneğin, İsviçre’de 26 kanton (eyalet) ve 4 resmi dil (Alman, Fransız, İtalyan ve Romanş dili) vardır. Bir öğrenci, kendi anadilinin dışında ikinci bir İsviçre dilini de okumak zorundadır. Örneğin, İtalyanca konuşan Ticino kantonunda bir öğrenci, anadili İtalyanca dışında ikinci bir İsviçre dilini ya da üç dil (Alman, İtalyan ve Romanş) konuşan Graubünden kantonunda Romanşça okuyan bir öğrenci İtalyanca ya da Almanca gibi ikinci bir İsviçre dilini de okumak zorundadır ve bu durum RF’de olduğu gibi, hiç de, “Anayasa ihlali ve İnsan haklarına aykırı” bir durumolarak görülmemektedir.

Bir demokratik örnek de Kanada’dan: Bu son yıllarda Kanada yerli (Kızılderili ve Eskimo) toplulukları ve dilleri koruma altına alınmış, bu toplulukların kendi “ulusal konseylerini” (national council) kurmaları sağlanmıştır. Dahası konuşanı 10 kişiye inmiş olan Han dili (bk.Han language, internet) bile tanınmış ve canlandırılması için uzman desteği sağlanmıştır. Bakanlıklar topluluk konseylerinin oluru ve gönüllü uzmanlar yardımıyla yerli okullarında anadillerinde zorunlu eğitimi uygulamaktadırlar. Kanada’da Nunavut, Nunavik, Northwest Territories, Nunatsiavut gibi (bk.internet) özerk yerli bölgeleri kurulmuş ve çok sayıda yerli dile (Northwest Territores’de 9 yerli diline) resmi dil statüsü verilmiştir (Ayrıca bk. Anadili Sorunu, Uzunyayla.com).

RF’deki uygulama ise, Abadzeh’in Şapsığ’a yakındığı tanrı tavuğu (thaçet) fıkrasını anımsatıyor: Abadzeh (Абдзах), “А тхьар бо тхьа хъурназ,ежь ичэтхэр инэу къигъаш1и,тэ тичэтхэр жъые къигъэнагъ/A thar bo tha xhurnaz, yej yıçetxer yıneu qiğacvi, te tiçetxer zhıyeu qiğenağ” (O Tanrı çok kurnaz bir Tanrı, kendisi için iri tavuklar –hindi- yarattı, bizimkileri ise –tavuk- küçük bıraktı) demiş. Şapsığlar’ın “ketı” dediği tavuğa Abadzehler “çetı”, Şapsığlar’ın “kurkur” dediği hindiye de Abadzehler “thaçet/тхьачэт” (tanrı tavuğu) diyorlar. RF’de de böyle bir durum var: Rusça’ya “hindi”, diğerlerine “tavuk”, dahası “ispenç tavuğu” düşüyor.

Eşitsizliğe somut bir örnek daha: AC Anayasası’na göre (ötekiler de benzeridir), “bir öğrenci eğitim dilini (Rusça ya da Adıgeceyi) özgürce seçebilir. Ama, Adıgece’yi seçen tek ders, Rusça’yı seçen ise 11 dersi kendi dilinde okur. Adıge öğrenci, okulda bir Rus sınıfı varsa (ki çoğunluk vardır), Rus sınıfına yazılabiliyor ve tek kelime Adıgece okumuyor. Rusça ise, öyle değil. Adıgece’yi seçen bir öğrenci, 12 dersten birini Adıgece, 10 dersini de Rusça okurken</strong>; Rusça’yı seçen bir öğrenci 12 dersin bir dersini İngilizce, 11 dersini de Rusça okuyabiliyor. Toplantı boyunca eşitliğe aykırı düşen bu gibi durumlara değinilmiş midir? Oysa tanı konmadıkça, iyileştirme de olmaz.

Yerel resmi diller, RF’de (dahası ilginçtir, de facto bağımsız devletler olan Abhazya ve Güney Osetya’da da), kamu yaşamında (yasama, yürütme, yargı, yazışma vb. gibi alanlarda) kullanılmıyorlar, buralarda sadece Rusça kullanılıyor. Aslında yerel resmi dillerin kamu yaşamında kullanılmalarında görünürde yasal bir sakınca yok.

   Kamu yaşamında sadece Rusça’nın kullanılması, yerel dilleri önemsizleştiren ve etkisizleştiren ana etken. Öğrenci velisi, “Bir yararı, bir getirisi yoksa yani geçerli bir dil değilse, öğrenci Adıgece öğrenmeyi niye ‘yüklensin’ ki?” diyor. Kendi açısından haklı. Adıgece tedavülden kalkmış para gibi. Örneğin, AC Devlet Meclisi-Khase’de (Хасэ) 17 yıldan, yani cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana, bir kez olsun hiçbir oturumda Adıgece’nin konuşulduğu, bir ilk yapıldığı, Adıgece bir tutanak olsun tutulduğu görülmüş ya da duyulmuş değil. “Gerekçesi” de hazır: “Herkes Rusça biliyor”. Öyleyse ulusal dil ve cumhuriyete ne gerek var? Bu mantıkla gidilecek olursa, Adıgece ve AC için, “fuzuli bir dil, fuzuli bir cumhuriyet” diyerek kampanyalar açan Slaviyanlar Birliği’ni kınamaya kalkışmak, biraz da “ayıp” olmuyor mu?..

Böylesine bir politikayla RF’nin ve Rusluğun kazanabileceği olumlu bir şey olabileceğini sanmıyoruz..

 

Sayı : 2008 02