Bulaşıcı Hastalıklar ve Korunma Yöntemleri

0
467

Elçin Adzınba

Mşıbzia!

Son günlerde domuz gribi, öncesinde kuş gribi, kırım kongo, deli dana gibi hastalıklarla çalkalandı dünya. Hastalıktan korunmak için aşılar, tedbirler… Fakat ben daha da bulaşıcı, aslında daha da ölümcül bir hastalıktan; 19. yy’da Avrupa’ya, 20. yy’da ise tüm dünyaya yayılan illet bir hastalıktan söz edeceğim: “Milliyetçilik”

Bu hastalığa biz “Çerkes” toplumu hiçbir zaman yakalanmadık aslında. Çünkü var oluşumuzdan bu yana xabze denilen aşı tüm vücudumuza nüfuz etmişti ve bize “insanlık” değerlerinin her şeyden daha öncül olması gerektiğini telkin ediyordu. “Tanrı tüm dünya uluslarını özgür ve mutlu kılsın; biz Abhazları da unutmasın” duası açıklar sanırım bu hastalığa karşı ne kadar dirençli, ne kadar onurlu bir şekilde dimdik ayakta durduğumuzu.

Diaspora olarak bulunduğumuz coğrafyaya bu virüsün yayılışını irdelemeyeceğim. Açıkçası ilgilendirmiyor da beni… Diasporamızdan bu coğrafyada, bu hastalığa yakalananlar esas üzücü olan. Xabze aşısı da fayda etmez olmuş onlar için, virüs tüm hücrelerine işlemiş, etkisiz hale getirmiş xabzeyi.

500 küsur yıl savaşmış oldukları Ruslara, yakın zamandan örnek vermemiz gerekirse; Abhazya’da en büyük acılarının kaynağı olan Gürcülere dahi kin beslemeyen, düşman görmeyen, vatanlarını ağızlarından salyalar saçarak, kin ve düşmanlık edebiyatı yaparak değil de saldırıya direnerek savunan bu “insan”lar sürgün coğrafyasında nasıl oldu da bu hale geldiler? Biz değil miyiz kendi milletimizin dahi milliyetçiliğini yapmayı ayıp sayan, biz değil miyiz kendimizden önce başka uluslar için dualar eden? Sanırım bu başka uluslar için dua etme meselesini biraz yanlış anladık. Sorun buradan kaynaklanıyor olabilir…

Kendi kendinize dahi düşman olmayı gerektiren bu hastalığa nasıl yakalandınız bilmiyorum ama en kısa sürede xabze aşısının sizlere uygulanmasını talep ediyorum. Eminim stoklarımızda fazlası ile vardır. Ya da yok yok, talep etmiyorum. Virüs tüm vücuda yayılmışken bir fayda sağlamayacak gibi görünüyor. Hem zaten böyle güzel oluyor, komik oluyorsunuz, eğleniyoruz baktıkça. İçimiz burkularak…

Toplumumuzun masaya yatırılması gereken birçok sorunu dururken bu sorunları dile getirenlere bölücü yaftası yapıştıran, baskın devlet ideolojisinin kurbanı, kendi kardeşlerine “düşman” gözüyle bakan Çerkesler, özür dilerim, “Kafkas Türkleri”… Sizleri hedef alıyorum direk, evet. Tıpkı sizlerin de savunduğunuz ideolojinin kaba saba adamları gibi küfürler yazarak, salyalar akıtarak göndermiş olduğunuz maillerde beni ya da benim gibi bazı şeyleri dile getirenleri hedef aldığınız gibi…

Arafta kalan sizler, statükonun oyuncağı haline gelmiş, korku kültürünün hakimiyeti ile şekillenmiş düşüncelerinizle yine aynı korku kültürünü dayatmaya çalışan kuklalarsınız. Cumhuriyet sonrası Türkleştirme politikalarının en güzel ve en seçmece kanıtlarısınız. Ve bahsi geçen, sizlerin damarlarında gezinmeyen o “asil kan” nedeniyle, biten kukla gösterisinin ardından “asil kan” sahipleri tarafından bir kenara atılacaksınız…

Yazımı sonlandırırken sizden şunları rica edeceğim; lütfen sık sık ellerinizi yıkayın, mümkün mertebe yakın temas kurmayın, öpüşmeyin, toplu taşıma araçlarında maske kullanın; ateş, kırıklık, iştahsızlık, yorgunluk, halsizlik, boğaz ağrısı, boğazda yanma hissi, öksürük, nefes darlığı, iştahsızlık, burun boğaz akıntısı, hapşırma gibi belirtiler gördüğünüzde de doktorunuza başvurun. Aman bir de domuz gribinizle uğraşmayalım.

Abziyaraz

 

 

Sayı : 2009 12