Abhazya’daki savaş Türkiye ve Abhazya arasındaki ilişkiler bağlamında, diasporanın politik bir faktöre dönüşmesine yardım etmiştir. Gürcistan-Abhazya savaşı sırasında Türk resmi politika çizgisi, Abhazya sorununun diasporanın aksine ‘Gürcistan’ın iç sorunu olduğu’ fikrini savunmaya devam etti. Bu süreç Abhazya ile kültürel, politik ve ekonomik ilişkileri geliştiren diasporaya modern Soğuk Savaş sonrası kültürel ve siyasi bir bilinç kazandırdı.
Burcu Gültekin Punsmann – Argun Başkan – Kemal Tarba
Gürcistan-Abhazya Savaşı (14 Ağustos 1992 – 30 Eylül 1993) Türkiye’deki pek çok Abhaz ve başka Kuzey Kafkasyalının genel olarak Abhazya ve Kuzey Kafkasya’ya olan birlik beraberlik hislerini ve endişelerini arttırdı. Medyada çıkan haberler ve Abhazya’dan Gürcistan’ın saldırıları hakkında arkadaşlar veya akrabalar aracılığıyla Diaspora’ya iletilen şok edici haberler, Abhazların 19.yüzyılda Kafkasya’daki Rus ilerlemesi dönemindeki gibi soykırıma maruz kalabilecekleri korkusunun yayılmasına sebep olmuştur. Sovyetlerdeki yeniden yapılanma (perestroika) ve açıklık politikası (glasnost) süreci, zaten diasporanın Abhazya ile iletişimini ve yarı romantik eve dönüş düşüncelerini kolaylaştırmıştı. Bu düşünceler de pek çok kişi tarafından paylaşılıyordu. Buna ilaveten, kültürel diaspora aktivizmi asimilasyon ve bazen de 1980 askeri müdahalesi gibi müdahelelere rağmen Türkiye’de de mevcuttu. Bu durum ve beklentiler göz önüne alındığında, temel olarak insani yardım örgütü olan Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi (KADK) 23 Ağustos 1992’deki savaşta Abhazya’ya yardım etmek için İstanbul Kafkas Abhazya Kültür Derneği’nde (Istanbul Caucasus Abkhazian Culture Association) bazı Abhaz ve başka Kuzey Kafkasya kökenli aktivistlerin gerçekleştirdikleri toplantıda kuruldu.
KADK bu tarihten sonra çok büyük önem kazandı. Bu kuruluş hem Abhazya hem de Türk otoriteleri tarafından tanınan Abhaz yanlısı bir lobi organizasyonu haline geldi. Türkiye’deki Abhaz temsilcisi de KADK’da misafir edildi. Savaş boyunca, KADK Türkiye’de Abhazya’nın davasını tanıtmaya ve Cumhurbaşkanı, Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve medya aracılığıyla insani yardım sağlamak için çalıştı. KADK Türkiye çapında yardım dernekleri ile İstanbul, Ankara ve Adapazarı’nda 1992’de mitingler organize etti. Bundan başka Kaf-Der (Kafkas Derneği); daha sonra Kaf-Fed (Kafkas Federasyonu), Kuzey Kafkas dernekleri aktif bir şekilde KADK’ı ve aktivitelerini destekledi. Binlerce insanın bu mitinglere katılması sadece Türk yetkilileri değil, aynı zamanda Abhazları ve Kuzey Kafkasyalıların kendilerini de şaşırttı. Abhazya’daki savaş Türkiye ve Abhazya arasındaki ilişkiler bağlamında, diasporanın politik bir faktöre dönüşmesine yardım etmiştir. Temel insani birlik ve politik aktivizme ek olarak, kızlar dahil pek çok genç Abhazya tarafında savaşmak için gönüllü olarak bölgeye gitmiştir. Süreç aynı zamanda, Türkiye, Ürdün, ABD, Avrupa (çoğunlukla Almanya) ve BDT ülkelerinde Abhaz toplulukların “diaspora içi” ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Dönemin Abhazya Devlet Başkanı Vladislav-Ardzınba, 8.yüzyılda Abhaz Krallığı’nı kuran Abhaz Kralı Leon’un adıyla anılan Leon Decoration’u KADK’a çalışmaları sebebiyle hediye etmişti. Savaştan sonra, Ardzınba Şubat 1994’te diasporaya daimi bir temsilci göndermiş ve KADK’nın aktivitelerine devam edip Abhazya’nın Türkiye’deki Resmi Temsilcisi olmasını talep etmişti. Bunu takip eden süreçte, KADK daha büyük bir görünüme ulaştı. Aktiviteleri Türkiye ve Abhazya arasındaki anlaşmaları sürdürmek, Türkiye’nin sınırlarını çizdiği resmi Gürcistan – Abhazya barış görüşmelerinde yer almak ve Türkiye’de Abhazya meselesiyle ilgilenen tüm yabancı delegasyonlarla görüşmeyi içermeye başladı. Bu ilişkiler, İngiliz Büyükelçisinin Gürcistan’a, ABD büyükelçisinin BDT ülkelerine ve Gürcistan Devlet Başkanı Şevardnadze’nin 2001’deki Türkiye’ye yaptığı gezileri de içeriyordu. BDT aynı zamanda Abhazya’nın sorunlarını daha geniş bir topluluğa anlatmak için AB, AGİT, BM ve UNPO ve başka uluslararası kuruluşlarla da iletişim kurmuştu. Abhazya sorununa dair tüm belgeleri içeren bir arşiv de komite tarafından hazırlandı. Gürcistan-Abhazya savaşı sırasında diasporanın aktiviteleri Abhazların davasını anlatma açısından görece başarılıydı. Ancak bu, asla Türk otoriteleri üstünde Türkiye’nin Gürcistan üzerindeki dış politikasına etki edecek bir değişime yol açmadı. Türk resmi politika çizgisi, Abhazya sorununu diasporanın aksini söylemesine rağmen Gürcistan’ın iç sorunu olduğu fikrini sürdürmeye devam etti. Her şeye rağmen, tüm bu süreç Abhazya ile kültürel, politik ve ekonomik ilişkileri geliştiren, diasporaya modern Soğuk Savaş sonrası kültürel ve siyasi bir bilinç kazandırdı.
1. Abhazya’nın İzolasyonu: BDT Ambargosundan Rusya Federasyonu’nun Yaptırımları Tek Taraflı Olarak Kaldırmasına, 1996-2008
1.1. Bir Bakışta Abhazya
Günümüz Abhazya bölgesinin sınırları, Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında çizildi. 8600 kilometre karelik bölge, Kuzey’den Transkafkasya Dağları, Güney’den Karadeniz, Batı’dan Transkafkasya düzlükleri ve Doğu’dan Krasnodar bölgesi tarafından sınırlanır. Akdeniz iklimiyle Abhazya, iklimin sert olduğu dünyanın bu kısmında bolluk ülkesi olarak bilinmektedir. Bu bölgeye her zaman kıskanılan bir gözle bakılmıştır; Moskova ve Güney Kafkasya arasında öncelikli bir iletişim ekseni, uzun bir sahile sahip, doğal bir istihkâm hattı, tarım, madencilik ve turizmde zengin bir bölgedir.
Sovyet dönemi boyunca, Abhazya Sovyetler Birliği’nin en zengin bölgelerinden birisiydi. Ulusal ekonomi tarım, hafif endüstri, madencilik, elektrik üretimi ve turizme dayanıyordu. Temel tarım ürünleri turunçgiller, çay, tütün, zeytin, incir, fındık, defne yaprağı, şarap ve diğer içecekler, bal ve peynirdi. Ormancılık ve balıkçılık da önemliydi. Sovyet zamanlarında, Abhazya SSCB’nin çay ihtiyacının %20’sine kadar olan kısmını karşılıyordu. Abhaz köylüleri 120.000 tondan fazla turunçgiller (en çok mandalina), 110.000 ton çay yaprağı, 14.000 tona kadar aromalı tütün ve aşağı yukarı 14.000 ton üzüm üretiyorlardı. Bu ürünler büyük oranda ihraç ediliyordu. Hafif endüstri kopya makineleri, gaz torbaları, radyo ve telefonlar, büyükbaş hayvanlar için karıştırılmış besinler, kimyasal ürünler, tekstil ürünleri ve ayakkabı üretiyordu. Bunun yanında, kömür madenciliği ve inşaat işletmeleri de mevcuttu. Abhazya’nın ekonomisi genelde geniş Sovyet pazarlarına yönelmişken, Gürcistan’ın geri kalan yerleriyle olan ekonomik işbirliği sadece ulaşım ve enerji sektörlerinde belirgindi. Abhazya’nın tropikal iklim özelliğine sahip doğası, karla kaplı yüksek dağları ve sıcak Karadeniz, önceleri her yıl yüz binlerce turist çekmekteydi. Oteller ve sağlık merkezleri bir defasında 25.000 kişiye kadar turisti barındırabiliyordu. Ünlü dağ gölü Ritza, günde 10.000 turist tarafından ziyaret edilirdi. Dünyanın en derin mağaralarından olan Yeni Afon mağarası, günde 3.000 kişi tarafından ziyaret edilirdi. Sohum maymun parkı günde 5000 turist tarafından ziyaret edilirdi2.
Ateşkes anlaşmasının üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen bu zengin doğa, yakılmış ve dağıtılmış evleri, okulları, kreşleri, yağmalanmış fabrikaları, havaya uçurulmuş köprüleri, yolları ve tünelleri gizlemeye yetmemektedir. Yatırımların büyük çoğunluğu askıya alınmış durumdadır. Tarım sektöründe pek çok çiftlik ve tarla savaş sebebiyle yok edilmiş durumdadır. Buraların restorasyonu ve yeniden işlenmesi yıllar sürecek bir çalışma ve yeterli seviyede yatırım gerektirmektedir. Dahası, Güney Abhazya’daki ekili alanlar yoğun şekilde mayınlı. Resmi bilgilere göre, savaş yüzünden meydana gelen toplam maddi zararın miktarı yaklaşık 11.3 Milyar Dolar civarında. Tarım sektöründe, turunçgiller üretimi 100-120.000’den 30.000 tona, çay üretimi 80-100’den 5-6.000 tona, tütün üretimi 6-7.000’den neredeyse sıfıra düştü. Sanayi üretimi de ciddi biçimde yara aldı. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından önce, 500’e yakın sanayi firması Abhazya bölgesinde faaliyetteydi. Bunlar 30.000’den fazla iş gücüne denk geliyordu. Bugün, endüstriyel üretim savaş öncesi seviyenin yalnızca %5’ine denk geliyor. Sanayi sektöründe istihdam edilen işçilerin sayısı, neredeyse 10 kat azaldı: 30.000’den 2.500’e…
Sovyetler Birliği’nin çökmesi ve Abhaz-Gürcü savaşı turizm sektörü için de yıkıcı oldu: 1990’ların sonuna kadar tüm faaliyetler tamamıyla durmuştu.
- Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi, Kuruluş ve Amacı («Foundation and Objectives «), KADK İnternet sitesi, http://www.abhazya.org/komite/kurulus-tarihi.html</span>; Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi, Faaliyetler KADK İnternet sitesi, http://www.abhazya.org/komite/faaliyetler.html</span>; WRITENET, Türkiye’deki Kuzey Kafkas Diasporası, 1 Mayıs 1996, UNHCR Website, http://www.unhcr.org/refworld/docid/3ae6a6bc8.html</span>; Nusret Bas, “The Circassian Diaspora in Turkey”, Johnson’s Russia List Research and Analytical Supplement, No. 42, May 2008, http://www.cdi.org/russia/johnson/2008-93.cfm.
- Abkhazia: Economic and Political Situation and Perspectives, Viacheslav CHIRIKBA
ORSAM ve TEPAV tarafından Aralık 2009’da yayınlanan “ABHAZYA FOR THEINTEGRATİON OF THE BLACK SEA” kitapçığının çevirisinden alıntıdır.
Sayı : 2010 04