Geldi yine mayıs bayramıyla, hüznüyle, mücadelesiyle, anımsatışıyla, acımasız yok edişiyle, sağır yalnızlığıyla, sıcağıyla, fırtınasıyla, alaborasıyla, zalimiyle, zulmüyle, işbirlikçisiyle, mağduruyla, kölesiyle, soylusuyla..
Gel bakalım mayıs gel!
Geldi yine mayıs bayramıyla, hüznüyle, mücadelesiyle, anımsatışıyla, acımasız yok edişiyle, sağır yalnızlığıyla, sıcağıyla, fırtınasıyla, alaborasıyla, zalimiyle, zulmüyle, işbirlikçisiyle, mağduruyla, kölesiyle, soylusuyla..
Gel bakalım mayıs gel!
İlerici, demokrat insanlarımız çok olsa da, bir arada olup dernekleri, federasyonları, tüm diasporayı birleştirebilsek.. Sesimizi dağların ardına, kıtalar ötesine bile duyurabilsek.. Ama maalesef bugün bu ilerici dünya görüşündeki insanlar iki askeri müdahalenin ardından derneklerden, toplumdan silinmiş.
5 yıla yakındır gençlik adına uğraşıyorum, mücadele veriyorum vs. ama bu gençlik, o eski gençlik değil. Susmuşlar, sinmişler, sindirilmişler. Hani diyorlar ya, ‘bu onların kabahati değil’, bence bu oyalayan büyük bir yalandır. O zaman bu suçlu kimdir? Çıkarın ortaya o zaman onu sorgulayalım, cezası ne ise toplumun genç meclisi idrak etsin, yargılasın, karar versin. Yapılan şu; hem eskilerden dem vuruluyor, bu sindirme ve apolitikleştirme ayıbını birilerinin yaptığı söyleniyor, hem de nedense suçlu saklanıyor. Bu şu demek oluyor, suçluyu saklayan da suçu işleyen kadar haindir. An geçirmeden gözler önüne sunulmalıdır. Neymiş, dernekten içeri girerken politik ceket çıkarılıp askıya asılacakmış. İşte böyle söyleyenleri asıl askıya asmalı. Bu dernekler düşünce üretmeyecekse, tartışmayacaksa, gençleri ne diye çağırıyor. Dans etsinler, haluj yesinler, çay içsinler, kaşen tutsunlar, makara-kukara yapsınlar diye mi? Cidden çok büyük ayıp. Haynape diyorlar ya işte bu haynapedir. Alın size Habze. Kısacası bilgi olmadan, siyaset olmadan, hedef olmadan, strateji olmadan, program olmadan Çerkes kelimesi çok geçmez hafızalardan bile silinecektir. Yani böyle giderse 30 yıl ömrü kalmamıştır. Israrla söylüyorum, bilgi toplumu olmadan, siyasallaşmadan sesinizi duyurmanız imkansızdır. Duyulmayan ses pek bir şey ifade etmez. ‘Ben düşünmüştüm ama söylemeye fırsat bulamadım’ demeye kimsenin hakkı yok. Bu geçersiz bir söylemdir. Kendisine, kendisinden başka taraf bulamayan tek eylemdir. Zira insanın beynindekileri sunmamış oluşu onu zamanla kıymetsizleştirir. Sonra zamansız yakalandığı açılım-saçılım arenasında bile yerini bulamaz. Ne yapacağını şaşırır.
Mayısları unutur, bahanesi de hazırdır: Bize unutturdular, asimile ettiler! Çok güzel ya. Eğer 21. yy. Türkiyesi’nde bir Çerkesin daha donanımlı, daha bilgili bireyler olması gerekirken devamlı geriliyorsa bunun tek sorumlusu kendisidir. Kendisini aynanın önüne geçip sorgulamalıdır. Ebeveynlerini uyarmalıdır. ‘Haynape’ diye, ‘büyüklere akıl verilmez’ diye bugün susarsa, yarın halklar mezarlığında yerini ayırmış olur. Takvim belli işte, yeri gelecektir mayısları barış, kardeşlik günü olarak kutlatacaktırlar da. Uyansınlar diyorum ısrarla. Diyasporik toplum olduğumuzu kabul ederek hareket etsinler. Bizler 1 mayıs alanlarına, 21 mayıs alanlarına, 1 eylül alanlarına 30-40 kişiyle çıkmayalım. Oynamayı, dans etmeyi çok seviyorlarsa, ‘mızıka sesi, pheçiç sesi olmadan yaşayamam, hareket edemem’ diyorlarsa merak etmesinler, bu argümanlar da mevcut içimizde. Gelsinler, orada ‘vahayra’ desinler, ‘ahakuytra’ desinler, ‘verepsov’ desinler, ‘ha marja’ desinler, oynasınlar yoruluncaya kadar. Ama derneklere sıkışıp kalmasınlar, orada da elbette oynanmalı ama böyle günleri birlikte değerlendirmeliyiz. 21 mayısta da Beşiktaş’ta, Kefken’de, Rusya Konsolosluğunda duruşunu, söylemini gerçekleştirebilmelidirler.
Elinizdeki gazete ve çevresidir korkusuzca birçok açılıma öncülük eden. Misal Kefken. 20 yıl önce acaba insanımız oranın öneminden haberdar mıydı veya 21 mayısta orada olmanın gereğini hisseder miydi? Mezarların, mağaraların olduğunu ne kadar biliyordu? Bunları düşündükçe, sorguladıkça kanıksayacaktır ve diyecektir: “Ya, bu insanların mücadelesi boşuna değilmiş”. Gelsinler, sese ses katsınlar, fikre fikir, güce güç..
Dernekler artık vazgeçmeli dans ekipleri kurmaktan. Bir sene hatırlıyorum da 3-5 yaşındaki çocuklar için bile 5 ayrı ekip vardı dernekte. Sonra büyüklerimiz “70lerden günümüze kuşaktan kuşağa sohbetlerde”, “kuşak” olarak kendi kendine sohbet ediyor. Habze söyleşisine bile 5 genç bulamıyor. Neden mi? Çünkü yapılan işlerin çoğu asimilasyona hız vermekten başka bir şeye yaramamış. Ve an geliyor gardı düşüyor. Kendine soruyor. ‘Bizim de hatamız var ama nerede?’ Siz nerede mi hatalısınız? Kültürü dans, haluj, evlilik vs. üzerine kurguladığınız için, kendi çocuklarınızı, akrabalarınızı vs. genç potansiyelinizi dernekten uzaklaştırdığınız için. Gençler sonra ‘Çerkesim’ diyor. Boynuna bir dansçı figürlü kolye takınca. Ama bir kitabı eline alıp okumuyor bile. Yıllarca stant açtık derneğimize maddi destek adına. Stantta kitap, kolye, vs. var ama nedense kocaman-kocaman insanlar bile kolyeye daha büyük ilgi gösteriyor. Bunu gören genç neden okusun, neden yazsın. Kolyesini takacak, çemberde de iki süzülüp, poz kesecek tamamdır. Uyansın diyorum tüm toplumumuz, uyansın da bizlere/geleceğe bilgili insanlar bıraksınlar!
Umudunuzun solmaması dileklerimle..
Hakan Çelik Nartko
Sayı : 2010 05