Sürgünde 146. Yıl!

0
406

İnsanlık suçu zaman aşımına uğramaz 

Çerkeslerin tarihi toprakları Çerkesya’dan sürülmelerinin üzerinden tam 146 yıl geçti. 

Rusya, Çerkeslere karşı neredeyse 80 yıldır sürdürdüğü savaşı, 1862’de uygulamaya koyduğu soykırım ve sürgün politikalarıyla kazanabildi. Ama, Osmanlı ile Britanya’nın rolü de önemliydi 

Çerkesya, İngiltere ve Osmanlı’nın dolaylı desteğiyle savaşı kazanan Rusya karşısında yapayalnızdı. 21 Mayıs 1864’de son Çerkesler de ölüm gemilerine bindirilirken, geride kanla ıslanmış vatan toprakları ve zafer çığlıkları atan Ruslar kalmıştı. 

Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi 

Genel Kurulunun 9 Aralık 1948 tarihli ve 260 A (III) sayılı kararıyla kabul edilmiş ve imzaya ve onaya veya katılmaya sunulmuştur. 

Yürürlüğe giriş: 12 Ocak 1951 

[BAŞLANGIÇ] 

Sözleşmeci Taraflar, 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 11 Aralık 1946 tarihli ve 96(I) sayılı kararında soykırımın, Birleşmiş Milletlerin ruhuna ve amaçlarına aykırı olan ve uygar dünya tarafından lanetlenen, uluslararası hukuka göre bir suç olarak beyan edilmesini dikkate alarak, 

Tarihin her döneminde soykırımın insanlık için büyük kayıplar meydana getirdiğini kabul ederek, 

İnsanlığı bu tür bir iğrenç musibetten kurtarmak için uluslararası işbirliğinin gerekli olduğuna kanaat getirerek, 

Aşağıdaki hükümlerde anlaşmışlardır: 

Madde 1 [Önleme ve cezalandırma görevi] 

Sözleşmeci Devletler, ister barış zamanında isterse savaş zamanında işlensin, önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettikleri soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu teyit eder. 

Madde 2 [Soykırım oluşturan eylemler] 

Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, soykırım suçunu oluşturur. 

  1. a) Gruba mensup olanların öldürülmesi;
  2. b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;
  3. c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek;
  4. d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;
  5. e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek;

Madde 3 [Cezalandırılacak eylemler] 

Aşağıdaki eylemler cezalandırılır: 

  1. a) Soykırımda bulunmak;
  2. b) Soykırımda bulunulması içinişbirliğiyapmak; 
  3. c) Soykırımda bulunulmasını doğrudan ve aleni surette kışkırtmak;
  4. d) Soykırımda bulunmaya teşebbüs etmek;
  5. e) Soykırıma iştirak etmek;

Madde 4 [Kişilerin cezalandırılması] 

Soykırım suçunu veya üçüncü maddede gösterilen fiillerden birini işleyenler, anayasaya göre yetkili yöneticiler veya kamu görevlileri veya özel kişiler de olsa cezalandırılır. 

Madde 5 [Uygulama mevzuatı] 

Sözleşmeci Devletler, bu Sözleşmenin hükümlerine etkinlik kazındırmak, ve özellikle soykırımdan veya üçüncü maddede belirtilen fiillerden suçlu bulunan kimselere etkili cezalar verilmesini sağlamak için, kendi Anayasalarında öngörülen usule uygun olarak gerekli mevzuatı çıkarmayı taahhüt eder. 

Madde 6 [Soykırım suçu ile suçlanan kişilerin yargılanması] 

Soykırım fiilini veya Üçüncü maddede belirtilen fiillerden birini işlediğine dair hakkında suç isnadı bulunan kimseler, suçun işlendiği ülkedeki Devletin yetkili bir mahkemesi, veya yargılama yetkisini kabul etmiş olan Sözleşmeci Devletler bakımından yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından yargılanır. 

Madde 7 [Suçluların iadesi] 

Soykırım fiili ve Üçüncü maddede belirtilen diğer fiiller, suçluların iadesi bakımından siyasal suçlar olarak kabul edilmez. 

Sözleşmeci Devletler bu tür olaylarda kendi yasalarına ve yürürlükteki sözleşmelere göre suçluları iade etmeyi üstlenir. 

Madde 8 [Birleşmiş Milletlerle işbirliği] 

Sözleşmeci Devletlerden her hangi biri, soykırım fillerinin veya Üçüncü maddede belirtilen her hangi bir fiilin önlenmesi ve sona erdirilmesi için gerekli gördükleri takdirde, Birleşmiş Milletlerin yetkili organlarından, Birleşmiş Milletler Şartı’na göre harekete geçmesini isteyebilir. 

Madde 9 [Sözleşmenin yorumlanması ve uygulanması] 

Sözleşmeci Devletler arasında, bu Sözleşmenin yorumlanması, uygulanması veya yerine getirilmesi ve ayrıca soykırım fillerinden veya Üçüncü maddede belirtilen fiillerin her hangi birinden bir Devletin sorumluluğu ile ilgili olarak çıkan uyuşmazlıklar, uyuşmazlığın taraflarından birinin talebi üzerine Uluslararası Adalet Divanı önüne götürülür. 

Madde 10 [Orijinal metinler] 

Bu Sözleşmenin eşit ölçüde geçerli olan Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolca metinleri 9 Aralık 1948 tarihini taşır. 

Madde 11 [İmza, onay ve katılma] 

Bu Sözleşme 31 Aralık 1949 tarihine kadar Birleşmiş Milletler Üyelerinin ve Üye olmayıp da Genel Kurul tarafından bu Sözleşmeyi imzalamaya davet edilen Devletlerin imzasına açıktır. 

Bu Sözleşme onaylanır, ve onay belgeleri Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine tevdi edilir. 

Bu Sözleşmeye 1 Ocak 1950 tarihinden sonra Birleşmiş Milletler Üyeleri ile Üye olmayıp da yukarıda belirtildiği gibi davet edilen Devletler katılabilir. Katılma belgeleri Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine tevdi edilir. 

Madde 12 [Sözleşmenin uygulama alanının genişletilmesi] 

Bir Sözleşmeci Taraf her hangi bir zamanda, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine hitaben göndereceği bir bildirimle, bu Sözleşmenin uygulanmasını, bu Sözleşmeci Tarafın dış ilişkileri bakımından sorumlu olduğu ülke veya ülkeler bakımından genişletebilir. 

Madde 13 [Yürürlüğe giriş] 

İlk yirmi onay veya katılma belgesinin tevdi edilmesinin tamamlandığı gün, Genel Sekreter bir tutanak düzenler ve bunun bir kopyasını Birleşmiş Milletlerin bütün Üyelerine ve on birinci maddede belirtilen Üye olmayan Devletlere iletir. 

Bu Sözleşme, yirminci onay veya katılma belgesinin tevdi edilmesini izleyen doksanıncı gün yürürlüğe girer. 

Daha sonraki bir tarihte tevdi edilen bir onay veya katılma belgesi, bu onay veya katılma belgesinin tevdi tarihini izleyen doksanıncı gün yürürlüğe girer. 

Madde 14 [Sözleşmenin yürürlükte kalış süresi] 

Bu Sözleşme yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on yıl süreyle yürürlükte kalır. 

Bundan sonraki beş yıllarda, bu sürelerin bitiminden en az altı ay önce çıkma beyanında bulunmamış Sözleşmeci Devletler bakımından yürürlükte kalmaya devam eder. 

Çıkma, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine hitaben gönderilecek yazılı bir bildirimle yürürlük kazanır. 

Madde 15 [Sözleşmenin yürürlükten kalkması] 

Sözleşmeden çıkmalar nedeniyle bu Sözleşmeye Taraf Devletlerin sayısı on altının altına düşerse, Sözleşme bu çıkma bildirimlerinden en sonuncusunun yürürlük kazandığı tarihten itibaren yürürlükten kalkar. 

Madde 16 [Sözleşmenin değiştirilmesi] 

Sözleşmeci Taraflar Genel Sekretere hitaben gönderecekleri yazılı bir bildirim vasıtasıyla her zaman bu Sözleşmede değişiklik yapılmasını talep edebilirler. 

Genel Kurul, böyle bir talep karşısında yapılması gereken işleme karar verilir. 

Madde 17 [Bildirimler] 

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, bütün Birleşmiş Milletler Üyelerini ve on birinci maddede belirtilen üye olmayan Devletleri aşağıdaki konularda bilgilendirir: 

  1. a) On birinci maddeye göre alınan imzalar, onaylar ve katılmalar;
  2. b) On ikinci maddeye göre alınan bildirimler;
  3. c) On üçüncü madde gereğince Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih;
  4. d) On dördüncü maddeye göre alınan çekilme bildirimleri;
  5. e) On beşinci maddeye göre Sözleşmenin yürürlükten kalkması;
  6. f) On altıncı maddeye göre alınan bildirimler;

Madde 18 [Depozitörlük işlevi] 

Bu Sözleşmenin orijinal metni Birleşmiş Milletler arşivinde saklanır. 

Sözleşmenin onaylı bir örneği, Birleşmiş Milletler Üyelerine ve on birinci maddede belirtilen üye olmayan Devletlerin her birine iletilir. 

Madde 19 [Kayıt] 

Bu Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından kayda geçirilir. 


Belgeler ve tanıklıklarla Çerkes kırımı 

Rus tarihçi Tamara V. Polovinkina, “Çerkesya, Gönül Yaram” (Kafdav – 2007) kitabında, tarihi belgelere ve tanıklıklara yer vermesinin yanı sıra, bu soykırım ve sürgünde Osmanlı İmparatorluğu ile Britanya İmparatorluğu’nun oynadığı rolün de üzerinde duruyor. 

Örneğin, Kafkasya Askeri Komutanlığı, dağlıların Osmanlı arazilerine sürülmesini teklif ederken Sultan yönetiminin bazı garantilerini de esas almaktaydı. Daha 1856’da Rusya ve Osmanlı hükümetleri arasında Kafkasya dağlı nüfusunun kısmen göç etmesini öngören ve göç şartlarını belirleyen bir anlaşma imzalanmış, Kafkasyalı göçmenlerle ilgili yasa (Muhacirler Hakkında Kanun) Osmanlı’da 9 martta yürürlüğe girmişti. 

Polovinkina’nın ulaştığı belgeler, Çerkesleri anavatanlarından koparmak için uygulanan acımasız politikaların, 1860’lardan yıllar önce başladığını ortaya koyuyor. 


Çar II. Aleksandr ile görüşme  

Hacı Grandük Berzeg, Meclisin hazırladığı Çerkes Aşiretleri Birliği Muhtırasını II. Aleksandr’a sunmuştu. Bu tarihi belgenin bir kısmı: 

“…Bu topraklar bizimdir ve bize ecdadımızdan miras kalmıştır, bu toprakları elimizde tutmaya kararlı olduğumuz için savaşıyoruz ve aramızda uzun süredir devam eden düşmanlığın nedeni budur. Biz yeni devlet yapısı oluşturduk ve ülkemizi adaletli bir şekilde ciddiyetle yönetmeye kararlıyız, kimseye karşı haksızlık yapmayı düşünmüyoruz. Böylesine iyi niyetli bir halk sizinki gibi kudretli bir devlette sempati uyandırmalıdır. Bu suçsuz halkı yok etmek size onur ve itibar kazandırmaz. Siz bazı şartlar dahilinde bağımsızlık isteyen halklara sempatiyle yaklaştınız, neden halkımıza aynı şekilde yaklaşmıyorsunuz? 

 

Bize adil davranın, ülkemizi ve mülkümüzü yok etmeyin, camilerimize dokunmayın, kan dökmeyin ve sebepsiz yere katil olmayın. Büyük devlet için gereksiz yere insan yaşamına tecavüz etmek, rezilliktir. 

Bu haksız savaş sırasında çaresiz kadın ve çocukların esir alınması hak, adalet ve insanlık açısından bir cinayettir. Siz bütün dünyayı kandırmaya çalışıyorsunuz, yalanlarla kamuoyu oluşturuyorsunuz, bizi barbar ve vahşi bir halk olarak tanıtmak gafleti içindesiniz, yaptığınız haksız savaşı böylece haklı göstermek istiyorsunuz, oysa bizler de sizin gibi insan denen varlıklarız. Kanımızı dökmekten vazgeçin, çünkü ülkemizi sonuna kadar savunmaya kararlıyız…”. 

Aslı Adıgey Cumhuriyeti Milli Müzesinde muhafaza edilen bu belgede, Rusya’nın Yunanistan’ın bağımsızlığına destek verdiği, ama Çerkesya’ya bu hakkı tanımadığı sorgulanmaktadır. Üstelik belgeden anlaşılacağı gibi Rusya, “barbar Çerkesleri” hizaya getiren uygar devlet tavrı takınarak ikiyüzlü ve sinsi davranmaktaydı. 

 

Sayı : 2010 05