John Colarusso – KANADA
(Prof.- McMaster Üniversitesi Antropoloji Bölümü-Dilbilim ve Diller Bölümü)
Yaklaşan Soçi Olimpiyatları öncesi Rusya bir iyi niyet gösterisinde bulunmazsa Soçi Adığelerin sıkıntılarını tüm dünyaya duyurabilecekleri bir alan haline gelecektir. Adığeler son yirmi yıldır interneti kullanarak geliştiler ve davalarını sunma konusunda sağlam konumlandılar. Bunu yapacakları kesin çünkü Adığe kültürünün bir diğer göze çarpan özelliği de uğradıkları haksızlıklara dair bellekleridir. Hafızalardaki bu yaranın azması Ruslar ve Adığeler için hem trajik hem de faydasız olacaktır.
Laurent Vinatier – FRANSA
(Dr.- Paris Thomas More Enstitüsü’nde Araştırmacı)
Geçen yaz bir röportaj esnasında Sergei Shamba “Avrupalılar bizi anlamıyor.” demişti. Haklı gerçekten de. Avrupa Abhazya’nın Gürcistan’a re-entegrasyonunun mümkün olmadığını anlamış görünmüyor. Abhazya’nın bağımsızlığı bana Çeçen mücadelesini hatırlatıyor. Kafkasya’dan bakıldığında Abaza ve Çeçenlerin ulusal bağımsızlık için savaşmalarının çelişkili olmadığını Avrupalılar anlamalıdır.
Liana Kvarchelia – ABHAZYA
(Sohum’da İnsani Yardım Planlama Merkezi’nde Müdür Vekili)
Abhazya’nın tanınmaya giden yolu hiç kolay olmadı. Kanlı bir savaştan, on yıl boyunca müeyyideler ve uluslararası tecrit sonrasında hala ayaktaydık. Eğer bir geleceğimiz olmasını istiyorsak şu ana kadar başardıklarımızın sadece bir başlangıç olduğunun farkına varmamız gerekli.
Mark Levene – İNGİLTERE
(21. yüzyıl kriz araştırmaları Forumu olan “Crisis Forum”un kurucu ortağı, genosid tarihçisi)
1864 yılında Çerkes halklarının başına gelen soykırım atakları kendi kendine olmadı. Bu, dünyanın askeri ve siyasi anlamda yeniden şekillendirilmesinin resmiydi. Zalimce davranıldılar, dışlandılar ya da görünmez kılındılar. 21 Mayıs anmalarının amacı sadece Çerkeslerle Kafkasya ve Anadolu’daki diğer halkların uzlaşmasına dair olmamalı, bu iyi niyetli ve içten tören tanınmayı amaçlamalıdır.
Max Sher – RUSYA
(Fotoğrafçı, “Çerkesler: Cennette Bir Soykırım” kitabının yazarı)
Bir Rus vatandaşı olarak bir gün ülkemin şimdiki ya da gelecekteki hükümet kumandasında bilgeliğini ortaya koyup, 19. yüzyıl Çerkes trajedisinin gerçeklerini açıklama konusunda daha ileri adımlar atacağına inanıyorum.
Mohydeen Quandour – İNGİLTERE
(Yazar, Film Yönetmeni, Besteci)
21 Mayıs ulus olarak trajik kayıplarımızı hatırlama ve tarihimize yakından bakma günüdür. Hatırlamalıyız ama nefret ya da acılı duygularla değil. Bize olanları hatırladıkça kalbim acıyla doluyor. Kim olduğumu ve köklerimin nereden geldiğini asla unutmadığımı söylemekten gurur duyuyorum.
Gençlere bir mesajım olacak. Yüreklerinizi nefret ya da yeni çatışmalara değil, tüm trajedi ve zorluklara rağmen hayatta kalmayı başaran ulusunuzu ve anavatanınızı sevmek için açın. Büyük bir geçmişin parçasısınız ve gelecek sizin ellerinizde.
Mosher Gammer – İSRAİL
(Prof. – Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Tarihi Bölümü)
Kafkasya’yı işgalinin hemen ardından Rusya “demografik savaş”a yani halkları kendi memleketlerinden farklı bölgelere nakletmeye başladı. Halkların gönderilmesi iki kategoriden oluşuyordu. Biri dışarıdan imparatorluğa taşınan sadık olduğu düşünülen halklardı. Kaçarlar ve Osmanlılarla yaptığı savaşın ardından Ruslar Anadolu ve İran’dan Ermenileri, Karadeniz kıyısından Pontusları toplayarak Kafkasya’da Rus kontrolündeki bölgelere götürdü. Diğer kategori ise Rusya’ya direnen halklardı, özellikle Kafkasya’nın dağlılarıydı. Onlara yapılan muamele, sıkıca kontrol edilebilecekleri ovalara zorla yerleştirilmeleri ya da Rus yönetimine karşı isyanla suçlanan bireylerin, grupların hatta bazen köylerin toplu halde Sibirya’ya sürülmeleri şeklinde oldu. Beş yüz bin ila bir buçuk milyon Çerkes Osmanlı İmparatorluğu’na göç etmeye zorlandı.
Rusya nasıl oldu savaşçı büyük bir nüfusu düşman bir ülkeye attı? Böylece düşmanı takviye etmiş olmadı mı? Nedeni büyük ihtimalle Çerkesleri itaatkar tebaa haline getirme konusunda Rusların umutlarını yitirmiş olmalarıdır.
Muhittin Özsağlam – KKTC
(Dr.- Yakın Doğu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü)
1864 sürgünü kurbanlarının Kıbrıs’ta yaşayan torunları sürgünün acılarına dair birçok anıyı hala anlatır. Torunlar kültürlerini unutmuştu neredeyse ama son zamanlarda kültürleriyle ve dedelerinin trajedisiyle ilgilenmeye başladılar. Teknolojik gelişmeler ve iletişim imkanları artık insanların birbirinden daha çok haberdar olmasını sağladı.
Çerkesler nihayet tarihsel trajedileriyle yüzleştiler. Şimdi ise bu trajedinin yeni nesillere dillerini ve kültürlerini unutturan olumsuz etkilerini tamir etme zamanıdır.
Murat Papşu – TÜRKİYE
(Araştırmacı-Çevirmen, “Vatanından Uzaklara Çerkesler” kitabının Editörü)
Bu yıl “Çerkes Sürgünü”nün 146. yılı. Geçmişten günümüze peş peşe kullanılan “göç”, “zorunlu göç”, “sürgün” ve “soykırım” ifadeleri Çerkes diasporasının ne kadar politize olduğunun göstergeleridir.
Bir atasözü der ki: “Anavatanını yitiren her şeyini kaybeder.” Çerkeslerin kaybettikleri anavatanlarını ve halklarını bir buçuk asır sonrasında bile hala anıyor olmaları kendi atasözlerini bir anlamda yalanlamaktadır.
Musa Shanibov – KABARDEY-BALKAR
(Kafkas Halkları Konfederasyonu Eski Başkanı)
Ortak tarihi belleği olmayan bir halk birleşemez. Parçalanmış bir halk yok olmaya mahkumdur.
Naima Neflyasheva – RUSYA
(Dr.- Rusya Bilimler Akademisi, Medeniyetsel ve Bölgesel Araştırmalar Merkezi)
Kafkasya savaşı ve ardından gelen Muhaceret hareketi Çerkesler için en büyük trajediydi. Çerkes toplumu bugün dağınık ve bölünmüş durumda. Şu anda Çerkes kültürünün değerlerini birleştirecek yeni ve çağdaş bir plana ihtiyacımız var.
Neal Ascherson – İNGİLTERE
(Gazeteci, “Karadeniz: Medeniyet ve Barbarlığın Doğduğu Yer” kitabının yazarı)
Abhazya hükümetinin dış dünyayla ilişki ve iletişim kurma konusunda daha cesur davrandığını görmek isterdim. Diplomatik bazda tanınma için Latin Amerika’yı ziyaret etmek iyi. Ama Sohum-Trabzon arasında düzenli feribot seferlerinin başlaması çok daha iyi olacaktır, bunu organize etmek için Rusya’nın onayını beklemeye gerek yok. İlk gemiyi gönderirsin, bakalım hangi donanma durdurmaya çalışacak? Rusya mı, Gürcistan mı? Abhazya’nın gerçek ve etkin bağımsızlığı, Kafkasya’nın güneyini Büyük Güç tarafından manipule edilen etnik çatışma krizlerinden kurtarabilir.
Patrick Armstrong – KANADA
(Siyasi analist)
Bu tarz anmaların iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Çerkesler uzun ve vahşi bir savaşı kaybetti, sonrasında bir çoğu sürgün edildi. Ama bütün halkların tarihi aynıdır, mağlup da olmuşlardır galip de. 400 yıl önce benim atalarımın da toprakları ellerinden alındı ve Büyük Britanya’dan atıldılar. Geçmişteki acı ve haksızlıkları kurcalamanın kimseye yararı yoktur.
Seteney Shami – ABD
(Sosyal Bilimler Araştırma Konseyi, Avrasya Program Direktörü)
Anmalar ulusların kendilerini tanımasını sağlayan süreçler olarak tanımlanır. Ulusların ortak ya da ferdi, siyasi ya da kültürel olaylarının sembolleridir. En önemlisi de hem geçmişi hem geleceği kapsar. Ulusun geçmişini hatırlama şekli, geleceğinin oluşturulmasına bir araçtır.
Thomas De Waal – ABD
(Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Ortağı-Kafkasya)
Tarih kara delikler ve kayıplarla doludur. Anma eylemleri unutulmanın kara deliklerine düşenleri onurlandırmak içindir. Çerkesleri kim hatırlıyor? Bir buçuk asır önce onların adı dünyanın çoğunda biliniyordu, ama ne yazık ki şimdi öyle değil. 1864 yılında anavatanlarından atılan ve emperyalist Rus hükümeti tarafından öldürülen yüz binlerce Çerkesi 21 Mayıs’ta anmak bu yüzden iki kat önem arz ediyor. Benim ülkem Büyük Britanya Çerkeslere gerçekçi olmayan sözler verdi ve tutmadı. Çerkeslere ne olduğunu dünyanın çoğu bilmiyor. Toplu anmalar bu büyük tarihi yaranın acılarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Walter Richmond – ABD
(Doçent- Occidental Yüksek Okulu, Rusya Bölge Araştırmaları)
1860’lı yıllarda Rus ordusunun Çerkesya’daki icraatlarının mimarlarına ve görgü şahitlerine ait kayıt, rapor ve anıları derinlemesine inceledikten sonra Rusların Çerkeslere soykırım uyguladığı dışında bir yargıya varmam imkansız. General Yevdokimov savaş suçlusu olarak adlandırılmalıdır. (Metin Sönmez/ Circassian World) Özet Çeviri ve Derleme: Serap Canbek
Sayı : 2010 07