Oradan Çok Buradan…

0
1819

Çerkeslerin Kemalist ulusalcıları andırır milliyetçilik üstünden sanal alem tartışmalarına girmek bir dert, girmemek başka bir dert. “En iyisi şimdilik yazdıklarımızla yetinelim; nasılsa okunmuyor, okunsa da bir şey anlaşılmıyor ki aklı başında pek bir eleştiri gelmiyor” diyerek başka konulardan söz ediyorum epeydir. Bu yazıda da diyasporamızın en büyük nüfusunu hızla yok eden Türkiye gündemi neymiş bakalım.  

Ensest Paçalardan Akar, Milyonlar Hayran Bakar!  

Bunu yazmasam çatlardım. Kanal D kaç yıldan beri eski bir Türk romanını dizi film halinde yayımlıyordu. Taze bitti!  

Aşk-ı Memnu’dan söz ediyorum. Hani yıllar önce de Müjde Ar başrolünde başka bir versiyonu yayımlanmış idi. Bu tür şeylerde toplum kendinden bir şeyler buluyor olmalı ki, tekrar çekilen başka bir yorumuyla da halkı yine kendine bağladı.  

Konusu ensest! Yani Türkiye cinsellik gerçeği!  

Bir yakışıklı delikanlı amcasının evinde büyümüş ve iki de kardeşi var (Biz Çerkeslere ve akraba evliliği belasına bulaşmayan Balkan göçmeni vd. halklara göre tabii bu kardeşlik…).  

Amca zengin ve saftirik (bu saflıkla nasıl sömürüp, çalıp zengin olabilmiş ise o da muamma). Yeğen yakışıklı ve bütün kızlar peşinde. Kardeşi olması gereken amca kızı da…  

Orta yaşlı zengin amca genç ve cinsellik akan bir hatunla hayatını birleştiriyor. Sonra başlıyor ensest. Yani yakın akrabalar arası cinsel hayat. Bizim gibi yedi göbek sülale ve bırakın akraba olmayı komşuya bile kardeş gözüyle bakan bir kültürden gelen kimsenin yüzünü kızartsa bile bakamayacağı olaylar dizisi. Kimin eli kimin cebinde, kim kimle yatıp kalkıyor belli değil.  

Delikanlı hem amcasının karısı, hem amcasının kızı ile aşne-fişne hallerinde ve bu durum ülkenin hakim kılınan kültürünce doğal sayılmalı ki tüm toplum ağzı açık bu iğrençliklere bakıyormuş meğer.  

Reyting rekorları yerle bir oluyor.  

Eminim yıllarca tekrarı yayımlanır ve yeni ve daha sapkın hallerinin dizisi çekilir. 

Asli unsur olmanın gurur ve şuuru bu olsa gerek.  

   

Türkiyeyi Kılıçdaroğlu Kurtaracak

Hani bir şarkı vardır, “Dünyayı güzellik kurtaracak” diyen, işte onun gibi ülkemin Kemalist çağdaşları da Türkiye’nin artık kurtulacağını ve bunun da bir Kürt-Alevi kardeşimiz tarafından gerçekleştirileceğini haykırıyorlar. Hani derin Çerkes hegemonyasından kurtarılan CHP var ya, ona yeni genel başkan seçilen zat hem Kürt, hem de Alevi imiş ve bu bile yetermiş kurtuluş için.  

Hani “Ne Mutlu Türküm Diyene!” özdeyişinde olduğu gibi, sadece Türk etniğinden olmak bile mutlu olmak için nasıl yeterli ise, Kürt ve Alevi olmak da aydınlarımıza göre halkı ve ülkeyi kurtarmak için tek başına yeterli kriterler imiş canım ülkemde. Bilmiyorduk bunu da öğrendik şükürler olsun.  

Ama ne hikmetse, ne derin Çerkesler CHP’de kontrolü elden bırakmış-çünkü Sav ve bir iki Çerkes asıllı zat nasıl oldu ise hala yönetimde imişler; sanki Çerkes asıllıların böyle bir hakkı olamazmışçasına buna da demokrasiye baş koymuş ‘taraf’tar ırkçı aydınlarımız bile bozuk çalmakta*- ne de Kılıçdaroğlu Kürt imiş. Klasik; kökenini tam olarak bilmeyen ama kendini Türk kabul eden milyonlarca insanda olduğu gibi bu zatın ataları da meğer şu Horasan dedikleri yerden gelen Türkmenlerden değil miymiş. Bakın şimdi şu işe! Neyse Alevi olduğu kesin ya sorun yok!  

Bir damlacık lider hali olmayan tipik devlet memuru tarzındaki zat başladı dolaşmaya ve konuşmaya. Ağzından ilk çıkan söz “Tayyip bey!” oldu. Karizmatik, kızmazsa güzel konuşabilen, uzun boylu başbakanımız ve partisinin zenginleştirdiği tüm çevresi hop oturdu hop kalktı kızgınlıktan.  

Sonra bir siper muhabbetine giriştiler ki meclisçe, seviye sıfırın iyice altına düştü. Yeni başkan bir saat önce “yapmayacağım” dediği şeyleri bir saat geçmeden yapmaya, söylememesi gereken sözleri söylemeye başladı. Yok siperde Başbakanın gözünden korkuyu okumuş da, yok kendisi siperde ayakta duracakmış da; yok bilmem ne de! Bu mudur yani halkı ve ülkeyi kurtaracak lider! Bu mudur bu ülkeyi temsil eden meclis! En iyi bildikleri şey; sağcısı solcusu, dincisi, dinsizi, Türkü ve Kürdü ile, maaş almak, aracılık yapmak ve küfürleşmek!  

“Yazıktır bu ülkeye ve halka!” diyeceğim ama bir önceki satırlarda yazdıklarım da sesimi çıkartmamı engelliyor. Daha iyisi nasıl olur bu hakim kültürle!?…  

   

Demokratikleş-me!

Olmuyor da olmuyor, Türkiye aydınıyla devletiyle ve halklarıyla (yani sadece Türk ve Kürt halkları değil, tümüyle) demokratikleşemiyor. Çünkü “samimiyetsizlik” ve “ezbercilik” almış başını gidiyor.  

Kürt sorunu, Kürt sorunu! Ülkenin ve aydınların başka konusu yok.  

Konuşup tartışanlar hep aynı kesimler, bize –diğerlerine-söz vermek gibi bir sıkıntıları asla yok.  

Anladık; kesinlikle Kürt sorunu çok önemli de, bu ülkede başka halk ve başka sorun yokmuşçasına ağzınıza bunu pelesenk edip, çözüm için hiçbir somut adım atmadan, başka halkları ve başka sorunları es geçerek nereye varacağınızı düşünüyorsunuz?  

Yeter artık Türkiye halklarına yapılan haksızlıklar ve Kürt ve Türk halklarına yapılan dalkavukluklar!  

Başka halklar da var bu ülkede ve inanın otobüslerde çocuklara molotof atıp, sokaklarda sağa sola saldırmamaları onların ve sorunlarının olmadığı anlamına gelmiyor.  

Aklınızın bir köşesine yazın: Her kültür kendisini başka şekillerde ifade eder!  

*Bkz. Jıneps gazetesi Haziran 2010 sayısı “Jıneps’ten milliyetçi ‘taraf’tara yanıt”  

   

   

Sayı: 2010 07