KAF-DAV Başkanı Muhittin Ünal’la dünden bugüne

0
738

Kaf-Dav Başkanı Muhittin Ünal:

“Üç bin adet kitap basarken şimdi bin adet basmaya korkuyoruz”

Diyaspora Çerkeslerinin varolma ve kimlik mücadelesindeki önemli isimlerden biri olan Muhittin Ünal ile her şeyi açık açık konuştuk.

I. Bölüm

-Emekli olduktan kısa bir süre sonra Kafkas Derneklerinde yönetici oldunuz. Kafkas Derneği (KafDer) Başkanlığı nasıl oldu?
-1995’te erken emekli oldum, sebebi de Kırıkkale Üniversitesi’nde Devrim Tarihi derslerinde okutman olarak göreve başlayacaktım. Master ve Doktora yapmak istiyordum. Derneklerle de ilgiliydim. O süreçte Kafkas Derneklerinin merkezi örgütlenme çalışmaları başlamış, 1993’te KAFDER (1) kurulmuştu. O tarihlerde yani 1996’da 20 üyelik seviyeye ulaşmıştı. Bunun genişletilmesi ve derneklerin tek çatı altında toplanması çalışmalarının yapılması gerekiyordu. Birkaç kez önerildi, kabul etmedim. Ancak rahmetli Süleyman Yançatoral thamadelerimizi (2) toplayıp eve baskın yaptı. Geleneklerimizde thamadeler bir karar vermişse karşı çıkmak pek kolay olmuyor. Bu bir nevi baskıydı da. Gayri ihtiyari olarak bir yıllığına KAFDER başkanlığını kabul ettim. 1997’de Nart dergisini yayınına başladık. O zamana kadar Sn.Erol Taymaz, KAFDER bültenini yayınlıyordu. Dergiye geçtik, bir yandan da örgütlenme çalışmalarını sürdürüyorduk. Ancak görevi benden devralma sözü veren Süleyman Yançatoral ani olarak aramızdan ayrıldı. Dolayısıyla bir yıllığına kabul etmiş olduğum görevi dokuz yılda zor bıraktım.
-Federasyonu ne zaman kurdunuz? Süreç nasıl gelişti?
-2003’te Federasyonu (3) kurduk. Federasyonun kuruluş çalışmaları iki yıl kadar sürdü. O süreçte birçok dernekle toplantılar yapıldı. Federasyon kurulduktan sonra hemen ayrılmak istedim ama mümkün olmadı. Sağlığım da zarar görmüştü. Hem de kafamda çoktan beri var olan bu araştırma merkezinin kurulması projesini hayata geçirmek istiyordum. 2005 yılı sonunda ayrıldım.
-9 yıl çok uzun bir süreç. Birçok şeye tanıklık ettiniz. Çeçenya savaşı, Sovyetlerin dağılması, vatandaşlık hakları, DÇB’nin (Dünya Çerkes Birliği) kurulması gibi. Bu nedenle söyleyecekleriniz hem bizim için hem de gelecek kuşaklar için büyük önem arz ediyor. Ama bunlardan önce KAF-DAV hakkında konuşalım istiyorum. KAF-DAV’ı 2000 yılında kurdunuz. Nasıl ve kimlerin desteğiyle kurulduğunu anlatır mısınız?
-KAF-DAV çalışmaları ben başkan olmadan önce de vardı. Merkezi örgütlenmenin beraberinde olması gereken bir zorunluluktu. Çünkü o tarihlerde federasyonlaşma yasalarda yasaktı. Merkezi örgütlenme yapabilmek için bir derneği merkez sayacaksınız, diğer merkezler de hükmi şahsiyetinden vazgeçip şubeleşecek ve merkeze bağlanacak. Nitekim KAF-DER’ in statüsü öyleydi. Ancak bir sorun vardı. Malvarlığı olan dernekler mal varlığını ya güvenilir şahıslara devredeceklerdi ya da merkeze vereceklerdi. Ama merkezdeki herhangi bir yanlışlık durumunda devlet bu mallara el koyabilecekti. Bu durumda en doğru yol bir vakıf kurmaktı. Benden önceki arkadaşlar da vakıf çalışmalarını yapmış ve belli bir noktaya gelmişlerdi.
1996 Kasımında göreve geldim. 1997 Eylül sonlarında parlamentoda dernekler yasasında değişiklik çalışmaları başladı. Bunun üzerine grubu olan partileri ziyaret ederek, diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket etmek suretiyle federasyonlaşmak için dilekçeler verdik. Ve Ecevit döneminde federasyonlaşmaya giden yol açıldı. Önce dernekler yasasında olumlu değişiklikler yapıldı. Hem kuruluş ve devlete verilecek belgeler konusunda hem de uluslar arası kuruluşlara üyelik açısından kolaylıklar sağlandı. Bu durumda vakfın ilk yola çıkılan anlamda kullanılmasının artık gerekli olmadığı, şubelerin dağılarak hükmi şahsiyetlerini geri almak suretiyle merkezi federasyonlaşmaya gidebilecekleri, uluslar arası kuruluşlara üye olunabileceği anlaşılınca vakfın çalışma yönü değişti. Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü kanalıyla Bakanlar Kurulu’na DÇB’ne üyeliğimizin onaylanması için yaptığımız müracaata koalisyon ortağı bir parti karşı çıktığı için kararname onaylanmamıştı. Federasyonlaşma ortaya çıkınca artık hükümetten izin ya da onay almaya gerek kalmayacaktı. Hemen dosyaları ve statülerini hazırladık, genel kurulda karar aldık. Emniyet Genel müdürlüğüne dosyayı vererek üyelik sürecini resmileştirdik.
-Vakıfla ilgili ne gibi bir yasal prosedür işledi?
-Vakfın yönünü değiştirme ihtiyacı hissettik. Bu arada Sayın Abdullah Gül’ün kısa dönem Başbakanlık ve sonrasında Dışişleri Bakanlığı yaptığı süreçte Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu oluşturuldu. Biz de o kurulun üyesiydik. Bu kurul çalışmaları sırasında yıllardır yan-yana yaşadığım, günlük yaşamı paylaştığım birçok sivil toplum örgütünü ve kültürlerini, çalışma biçimlerini, birikimlerinin ne olduğunu hiç bilmediğimi, tanımadığımı fark ettim. Gördüm ki farklı bir yapı, farklı kültürler ve güzellikler var. Onları tanımak için sivil toplum örgütleriyle normal toplantıların dışında da diyalog kurmaya başladım.
Avrupa’daki derneklerimizin davetiyle birkaç konferans ve toplantıya katılırken, Avrupa’da şubeleri ya da merkezleri olan kuruluşların çalışmalarını da izledim. O zaman gördüm ki “Anadilimde okumak, eğitim görmek istiyorum. Anadilde yayın yapılmasını istiyorum” demek herkesin hakkı, ama ondan çok önce başlayarak bir takım alt yapı çalışmaları yapılması gerektiğini öğrenmiş oldum. Bunun yolunun da bir araştırma merkezi kurmak, zamanla bir ‘Kafkas Araştırma Enstitüsü’ statüsüne kavuşturmak, Kreş ve Anaokulundan başlayan eğitim kuruluşlarının altyapılarını yavaş yavaş oluşturup belli bir olgunluğa ulaştırmaktan geçtiğini anladım. Tüm bunlar yapıldıktan sonra belli şeylere ulaşılabilirdi. “Federasyonu ve dernekçiliği bırakarak bu işlerle uğraşmalıyım” dedim. Vakfın statüsünü bu doğrultuda hazırladık. Rahmetli Hayri Domaniç ve Haydar Taymaz hocaların bu vakıfta emeği vardır. Kendilerini saygıyla anıyorum. 86 üyenin tamamı, yönetim kurulları biraz önce sözünü ettiğim önerilere her zaman sıcak baktılar, bana güvenerek tam yetki verdiler ve bugüne kadar geldik.
-Vakfın kuruluşunda ya da şu an yürütülmesinde ciddi destek verenler kimler, bu kişiler ne gibi destekler sunuyorlar size?
-Kuruluşunda özellikle statülerin hazırlanmasında Cahit Tutum’un, Olcay Mis’in ve diğer hukukçu arkadaşlarımızın, mali yönden Ragıp Doğu, H.Yaşar Nogay, Cihan Candemir, Erol Özel, Prof.Dr. Hayri Domaniç, Atay Ceyişakar ve Günsel Şurdum Avcı’nın katkıları oldu. Hayri hoca eline geçen her fırsatta bize destek verdi, aidatlarını öderken artı bağışlar yapmayı esirgemedi, hep bizimle diyalog içinde oldu. Çalışmalarımızı gerektiğinde eleştirdi gerektiğinde de moral desteği verdi. Bu arada yayınladığımız kitaplara katkıda bulunan hemşerilerimiz de az değildir. Tümüne teşekkür borçluyuz.
28.06.2007 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından Vakıflara üyeliğin önündeki yasal engel kaldırıldıktan sonra aramıza katılanlar da oldu. Bunların arasından Hakkı Kurmel, Zafer Şahin, Hayal Demiroluk, Vedat Özdan, Cihan Zafer, M. Emin Kaynar ve Nahit Serbes’in özellikle katkılarını belirtmeliyim.
-Vakıf bugüne kadar kaç kitap yayınladı?
-54 kitap yayınladı. Ama vakıf adına ISBN numarası alınmış kitap sayısı 35. Ancak KAFDER sürecinde, 2000 ve sonrasında yayınladığımız kitaplar KAFDER adına ISBN numarası almış olsa da mali kaynağı yine vakıf ve satış hasılatlarıydı.
-Soydaşlarımıza kitapları nasıl ulaştırıyorsunuz, nasıl satıyorsunuz? Ne gibi kanallar açtınız bunun için? Vakfın kitaplarını edinmek isteyenler ne yapmalı?
-1997’de Nart dergisine başladığımız zaman 5 bin adet basıyorduk ve üç bin sekiz yüz civarında abonemiz yani okurumuz vardı. Dolayısıyla o tarihlerde kitap basarken 3 bin civarında basmakta bir sakınca görmüyorduk, çünkü tükeniyordu. Hatta bazı kitapları tekrar basıyorduk. Böyle bir okur kitlesi vardı. Zaman içinde internetin gelişmesiyle okur sayısında bir düşüş oldu. Zannediyorum bugün Nart dergisi bin beş yüz civarında basılıyor. Ben yeni kitap yayınlayacağım zaman bin adedi korkarak basıyorum, elimde kalabilir düşüncesiyle. Böyle bir olumsuzluğa gidiş var.
Önce 80 civarında dernekle irtibat kurduk. Dileyen derneklere, aktivitelerinde kullanılması için kitaplar yolladık. Çoğu parayı ödüyorlardı. Ancak zamanla ödememeye başladılar. Bir kısım Dernekler kira ya da vergi borcunu bahane ederek kitap paralarını ödemekten imtina ettiler. Satılmayan kitapların iadesini istedik ama yine de randıman alamadık. Çok önceleri dağıtım şirketleriyle çalışmayı da denedik. Ancak dağıtımcı şirketler kitabın satılıp satılmadığını takip edemedikleri gibi bahanelerle ödemeleri aksatıyorlardı. Dernekler yoluyla satılmasının çok daha iyi olacağını düşünüyorduk. Ama son zamanlarda bunun da çıkar bir yol olmadığını gördük. Bu nedenle şu anda büyük dağıtım şirketleriyle görüşmeler yapıyoruz. Yılsonu gelmeden bir şirketle anlaşma yapacağız.
-Elektronik kitap yolunu denediniz mi?
-Hayır. Onun da artıları var tabii. Ancak internete alışmış, internetten aldığı bilgileri doğru kabul eden genç kuşakların sağlıklı bilgileri kitaplarda bulabileceklerini öğrenmeleri lazım. Vakfın gelir kaynakları sınırsız olsa, kitap maliyetlerinin geri dönüşü gibi bir problemimiz olmasa çok yararlı olur elektronik kitap. Şifreyle okunur ve amaca hizmet eder. Lakin vakfımızın geliri yok. 86 üyeydik, şu anda 100 küsur olduk. Aidat 10 TL. Ancak onun da yarısı gelmiyor. Bu durumda vakfı ayakta tutan, kitap satış geliridir. Elektronik kitap yaparsak o gelir de olmayacak.
-Şifre satarak gelir elde etmeyi düşünmüyor musunuz?
-Ama o da bir yere kadar. Bizim toplumumuza bazı şeyleri anlatmak o kadar kolay değil. Hiçbir şey kitabın yerini tutmaz. Bir şey araştıracağınız zaman elinizin altında kitap olması çok daha yararlıdır. Bu nedenle şimdilik internet ortamında kitap yayınlamayı düşünmeyiz, ama zamanla tabi ki çağın getirdiği yeniliklere ayak uyduracağız. Ancak önce vakfımızı ayakta tutmak gerekiyor.

Sempozyum:

‘21. Yüzyılda Çerkesler, Sorunlar ve Olanaklar’

(15-18) Eylül 20011/ANKARA

-Bir sempozyum hazırlığında olduğunuzu biliyoruz. Ne durumda sempozyum çalışması, bilgi verir misiniz?
-Evet. Bir sempozyum düzenleyeceğiz, hazırlıklar belli bir aşamaya geldi. Sempozyumun konusu ‘21. Yüzyılda Çerkesler, Sorunlar ve Olanaklar’. Antik çağdan günümüze kadar, Çerkeslerin dünü ve bugünü, demografik, kültürel ve bilimsel durumu, tarihi, yaşadıkları, asimilasyonu, uluslaşamaması, kültürel gelişiminin inkıta’ya uğraması…. Tüm bunları içeriyor. Var olan sorunlar ve çözüm önerilerini içerecek. (15-18) Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek. www.kafdav.org.tr  ve www.21.yuzyildacerkesler.org sitelerinden bilgi alınabilir. Sempozyumda tebliğ sunumları, 3 panel, 3 konferans olacak. Çok yönlü bir olay. Katılımcı sayısı yüksek. Kafkasya’daki 5 cumhuriyetten (Adigey, Abhazya, Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes ve Kuzey Osetya) 20 civarında akademisyen katılacak. Türkiye’den ve uluslararası başka kuruluşlardan da katılım olacak. Düşünen, toplumsal sorunlara çözüm üretme konusunda benim de tuzum olsun diyen duyarlı aydınlarımızın bu sempozyumla ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tebliğ sunana soru sorarak ya da panelist olarak.
-Vakfa bağlı bir işletme olarak ‘Kafkas Bilimsel Araştırma Merkezi’ kurdunuz. Bu merkezi kurmakta amacınız ve beklentiniz neydi? 
-Bu, şartların ve yasaların getirdiği bir zorunluluk. Vakfın gelirinin kitap satışı olduğunu söylemiştim. Vakıflar ticari bir müessese olmadığı için satış yapamazlar, fatura kesemezler, KDV ve Kurumlar Vergisi mükellefi olamazlar. Böyle olunca yayınlarımızın ticari olarak satılabilmesi ve ticari gelir olarak kayıtlarımıza yansıyabilmesi için yazar kasa ve fatura gerekir. İşletmeler vakıflara gelir transfer etmekle mükellef kuruluşlardır. İlaveten araştırma kuruluşlarının büyük çoğunluğu Vakıf İşletmesi statüsündedirler.
(Devam edecek)
 (1) Ankara’da kurulan Kafkas Derneği. Dönemin yasalarına uygun birlik oluşturma çalışmaları yapan dernekler, merkez-şube örgütlenmesi yoluna gitmişti.
 (2) Thamade: Kendisine verilecek görev ya da görevlerin gerektireceği özellikleri taşımak koşuluyla, belirli bir görevi yerine getirmek üzere, toplum ya da topluluk ya da onların temsilcileri tarafından belirli bir misyon ve statüyü belirli süreyle taşımak üzere seçilen kimseye denir. (Adıge Xabze – Rahmi Tuna)
 (3) Kafkas Dernekleri Federasyonu (www.kafkasfederasyonu.org)

Kaf-Dav (Kafkas Araştırma Kültür ve Dayanışma Vakfı) Başkanı Muhittin Ünal Abaza, Agaçe ailesinden. Aile 1864 sürgünü ile Kayseri-Uzunyayla’nın Kazancık köyüne yerleşti. Ünal, Kayseri Lisesi ve Selçuk Eğitim Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra 6 yıl Karabük’te öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Bu arada Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Muhasebe bölümünü bitirdi ve sınavla Türkiye Demir Çelik İşletmelerinde Müfettiş yardımcısı olarak çalışmaya başladı. Zamanla Müfettiş, Başmüfettiş ve Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Araştırma çalışmalarını derinleştirmek ve akademik kariyer yapmak için 1995 yılında erken emekliye ayrıldı. O tarihte 2 kitabı neşredilmişti.

İletişim:
KAF-DAV
Kafdav Araştırma Kültür Dayanışma Vakfı
Mithatpaşa Cad. No: 58 / 3
Kızılay – ANKARA
Tlf: (0312) 419 73 30
begin_of_the_skype_highlighting
Fax: (0312) 419 73 56
Banka Hesapları: Halkbank Meşrutiyet / Ankara Şubesi No. 16002028 YTL.
Halkbank Meşrutiyet / Ankara Şubesi No. 58000009 EURO.
Garanti B. Meşrutiyet / Ankara Şubesi No. 528/6299208
Posta Çeki Hesabı:1911727 No.lu hesap Ankara

Sayı : 2011 05