Ekim ayının sonlarına doğru Çerkeslerin Ölüleri Anma töreni gerçekleşir. Bu periyodik anmayı her aile münferit olarak uygular ve azizlerin ölülerini koruması dileğinde bulunur.
Birkaç gün sonra ise Fırtına Bayramı’dır, yağmur yağmasını sağladığı ve yaz sıcağında havayı arıtıp tazelediği için fırtınaya şükranlarını sunarlar. Fırtına Çerkesler nezdinde çok saygın bir yere sahiptir, yıldırım çarpmasının cennetin büyük bir lütfu olduğunu düşünürler.
Yeni yılı bizim kutladığımız zamana yakın bir tarihte karşılarlar. En görkemli bayramları ise Paskalya. Törende yapılanlar ve denk geldiği tarih, (Mart sonu) bayramın kökeni konusunda şüpheye yer bırakmamaktadır. Mart ayında yumurta yemekten kaçınırlar. Kimseden bir şey almazlar, başkalarına bir şey vermezler, komşudan ateş bile alınmaz. O günü evde geçirmek adettir. Herkes aynı gün kutladığında arkadaş ve akrabaların görüşmesi engellenip monotonlaşmasın diye her köy farklı bir günde kutlar. Gün ağarırken silahla ateş edilerek duyurulur. Dini vecibelerin gerektirdiği törene başlamak için tüm komşular kutsal koruda toplanır. Kurban edilecek hayvan adedi topluluktakilerin sayısıyla orantılıdır. Ayrıca Mart boyunca yemedikleri yumurtaları da eklerler. Şenlik, nişangaha konulan bir yumurtaya ateş etme yarışı ile biter. Ustalığın ödülü ise kurban edilen hayvanların derileridir. Aynı tören ertesi gün bir başka köyde tekrarlanır.
(“Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland” Gazetesinin 11 Temmuz 1829 tarihli sayısından)
Çeviri: Serap Canbek
Sayı : 2011 10