Türkiye Diasporası Yayınlarından Seçmeler

0
348

Kafkas Dergisi 1853 – Sayı: 9

Rus, Osmanlı ve Şimali Kafkas

1917 Ekim Hükümet darbesi her milletin mukadderatını tayinde serbest olduğu prensibi ilan edilmiş olduğundan Merkez Komitesi; muvakkat Hükümet adını alarak Şimali Kafkas ittihadının istikla­lini 2 Kasım 1917 de ilan etti ve Rusya’dan ayrıldı. Mezkûr muvakkat hükümet 21 Kasım 1917 tarihli beyannamesinde yeni Hükümetin askeri, mali, iaşe, ziraat, idari ve saire gibi muhtelif Hükümet teşkilatı hakkında tedbirler alarak geniş ve muntazam bir şekilde faaliyete giriyordu.

Rusya’dan dönen Kafkas fırkası (tümen) kolordu şekline sokuldu. Şimali Kafkasın her yerinde muvakkat Hükümetin ve şehirlerdeki vekil ve mümessillerinin salahiyet ve memuriyetleri kabul ve tasdik olundu. Bir taraftan iç inzibat ve asayişin temini, diğer taraftan Kazaklar ve Bolşevik tecavüzlerinin defi ve dış işleri olarak Osmanlı Hükümeti tarafından himaye ve yardım elde edilmesi ve komşu hükümetlerle iyi münasebetler tesisi için çalışılıyordu.

Bolşevikler büyük bir kuvvetle Don Kazak­larını yendiklerinden Kuban havzasına saldırdılar ve Çerkeslerle harbe giriştiler. Bidayette Kuban ve Terek Kazakları Bolşeviklerden canlarını kurtarmak için Çerkeslerin muzaheret ve yardımına iltica ettiler. Çerkesler de tabiatıyla kuvvetleri ve hele silah teçhizatı Kazak ve Bolşevik kuvvetlerinin ikisine de karşı koymak için kafi gelmeyeceğini bildiklerinden mecburi olarak komşu Kazaklar ile iyi geçinmeye ve birleşmeye ve yalnız Bolşevikler aleyhinde harb etmeğe başladılar. Fakat bu meyanda Çerkeslerle birleşen Kazaklar bir müddet sonra Bolşevik olduk­larından Çerkesler aleyhine döndüler. Şimali Kafkasta kabul edilen askeri vaziyet nadiren hücum etmek ve müdafaa halinde tecavüzlere mani olmaktı. Çünkü memleketi Kazaklardan ve Bolşevik döküntüsünden temizlemek için kâfi miktarda si­laha ve çok mühimmata ihtiyaç vardı. Bazı zaman olmuştur ki bir tek fişenk 2-3 liraya tedarik olunabiliyordu. Bir zamanlar Don ve Terek ve Kuban Kazakları arasında Maklimalizm fikrini yaymağa muvaffak olan Bolşevikler büyük bir kuvvetle Vladikafkas’a doğru yürüdüklerinden hükümet merkezini Narzan’ a nakil etmek mecburiyeti hasıl oldu.

Vladikafkas (Terek Kale) Hükümeti, Osmanlı Hükümeti ve müttefikleriyle münasebete girip Hilafete hissi bağlılıklarını arz ve yeni Hükümet için yardım ve himaye almak için, Baş Vekil Abdülmecit Çermoy ve Dağıstan eyalet meclisi azasından Mehmet Kadi beyden teşekkül eden bir heyeti gönderdi. Bunlar evvela Güney Kafkas hükümetine başvurarak müşterek düşmana karşı yürüyebilmek için lüzumlu olan ve çok miktarda mevcut bulunduğunu bildikleri mühimmat ve silahlardan bir kısmının Şimali Kafkasa bıraktırmak vazifesile ödevlendirilmişlerdi. Fakat esefle söylemek lazım ki evvelce vaki müracaatlar gibi bu müracaatta neticesiz kaldı ve bu suretle Kafkas meselesinin bu güne kadar askıda kalmasının ve Bakü’nün hala Bolşevik elinde bulunmasının mesuliyeti Güney Kafkaslılarda kaldı. Keza Bolşeviklere karşı müşterek tedbir alınması ve daha iyisi bütün Kafkasın birleşik hükümetler şeklini alması teklifi de neticesiz kaldı. Halbuki Konfederasyon şeklinde bir­leşmiş ve bir siyasi vahdete malik bir Kafkas Hükümetinin teşkili, mevcudiyetinin sağlamak için yegane ve en makul bir tedbir idi. Şurası muhakkaktır ki şimali Kafkastan mahrum bir cenubi Kafkas katiyen yaşayamaz. Bundan ötürü bu birleşmeden en ziyade istifade edecek cenuplular idi. Bu hakikat bütün açıklığı ile Haydar Bammat tarafından Güney Kafkas hükümetine verilen bir muhtırada bildirilmiş ve ispat ta edilmiştir.

Trabzon konferansında; kati bir şey yapmak mümkün olmadığından şimali Kafkas murahhasları istiklallerini tasdik ettirmek ve Osmanlı Hükümeti ve müttefiklerle münasebetler kurmak fikri ile İstanbul’a geldiler. 11 Mayıs 1918 tarihli bir beyanname ile Şimali Kafkas Birleşik Hükümetinin istiklalini Osmanlı Hükümetine ve müttefiklerine bildirdiler ve Osmanlı Hükümeti ile bir dostluk muhadesi imzaladılar ki (8 Haziran 1918) bununla Şimali Kafkasın siyasi arzusu bir dereceye kadar olmuştu. Batum’da Alman murahhas ile başlayan ayni manadaki müzakereler maalesef güney hükümetinin parçalanması ile ve Alman murahhasının ani ayrılması ile akamete uğramıştır.

Şimal Kafkas murahhasları Batum’dan İstanbul’a dönüşlerinden sonra da Konferansın toplanmasına kadar mütemadiyen Osmanlı hükümeti ile temasta bulunarak siyasi ve askeri ehemmiyeti icabı edenlere  arz etmekten  geri kalmadıkları Şimali Kafkası, meşru ve tabii hakların­ın müttefik devletler sefaretlerinde müdafaa etmekten sebat ettiler. Esefle söyleyelim ki Almanya Hükümetinin yanlış bir siyaseti yüzünden konferansın toplanması mütemadiyen geciktirildiği gibi herkesin bildiği üzere yalnız Gürcistan’ın düşünce istikbalini tanımak ve Kafkasa ait diğer hususlarda Bolşevik Hükümetini ve menfaatlerini korumak suretiyle Almanya’nın Rusya ile akd ettiği muahede; yeni teşekkül eden Hükümetleri ve bu Hükümetlerin kuruluşunda en ziyade ilgili olan Osmanlı Hükümetini müşkül bir mevkide bırakmıştır.

Türkiye’de Meşrutiyetin ilanı sırasında kurulan Çerkes Hayır Cemiyeti ve sonra da Kafkas Cemiyeti ve son Şimali Kaf­kas Cemiyeti gibi Kafkas işleri ile uğraşan Türkiye’deki Şimali Kafkas muhacirleri umum Kafkasın ve Türkiye’nin müşterek menfaatlerini koruyacak tedbirlerin Osmanlı Hükümetince kabul edilmesi için hususi ile son Rus inkılabından beri büyük bir faaliyet göstermekte ve bu vecihle umum hemşerilerinin hislerinin ve vicdanının tercümanı olmaktadırlar. Şimali Kafkasya büyük fedakarlıkla murahhaslar gönderip daimi temasta bulunup, doğru malumat almak, gazetelerle umumi fikirleri aydınlatmak, Osmanlı Hükümeti nezdinde ateşli teşebbüslerde bulunan misafirleri muhtıralarla ve şifahi beyanatla ikaz etmek gibi yapılması mümkün olan hiç bir şeyden çekinmediler.

İşler şimdiye kadar arzu ettiğimiz gibi yürümemiştir. Bu da iki şeyden yani:

1        — Türkiye’de Osmanlı ülkesinin selameti ancak Kafkasın ve hususile Şimali

Kafkasın Rus idaresinden kurtarılmasıyla mümkün olabileceği vaktiyle anlaşılmamasından ve Şimali Kafkastan mahrum bir Azerbaycan’ın yaşayamayacağı ve teşekkül eden Ermeni ve Gürcü Hükümetlerinin Türkiye’ye hiç bir vakit samimi ve bağlı olmayacakları takdir olunmasında,

2        — Almanya Hükümetinin mevhum menfaatler peşinde koşup Rusya’da zevala mahkûm Bolşeviklere kendisine hiç bir vakit iaideli bir dost olmayacağı muhakkak bulunan Gürcistan’a kapılarak müttefiklerinin ve kendisinin hakiki menfaatlerini görmemesinden ileri gelmiştir.

Fakat (hiç bir vakit hakikat örtülemez) Türkiye devlet adamları ve Azerbaycan için fazlaca hayale düşerek Şimali Kafkası ihmal eden zevat ve bizzat Azerbaycan Hükümet adamları ve murahhasları da anlamağa başlamışlardır ki Türkiye’nin halen ve gelecekte selamet ve temamiyet ve Azerbaycan’ın mevcudiyetini bilmesi müstakbel Rus istilalarına sed ve kalkan olabilecek olan muntazam ve kuvvetli bir Şimali Kafkas Hükümetinin teşkili, Büyük Kafkas Konfederasyonu mümkün olmadığı takdirde Türkiye, Azerbaycan ve Şimali Kafkas ittihat ve ittifakının tesisile kabildir. Vaktiyle Şimali Kafkas tarafından uzatılan el, hiç olmazsa Azer­baycan Hükümetince red olunmamış, Osmanlı Hükümetine yanlış malumata istinad eden yanlış bir yol gösterilmemiş olsaydı ihtimal ki şimdiye kadar Kafkas Konfederasyonu teşekkül etmiş olurdu ve hiç şüphe yok ki Gürcü ihtirasları Bakü’deki Ermeni Bolşevik ve İngiliz harekatı Almanya ve Rusya anlaşma ve muhadeleri ortadan kalkmış olacaktı.

Bununla bera­ber fırsat geçmemiştir. Gene az bir himmetle hataların düzeltilmesi mümkündür. Osmanlı Hükümetinin Şimali Kafkası yani Kafkas işlerinin anahtarını hedef tutarak ya işi kısa kesmek için ikinci derecede olan işleri bırakarak göstereceği bir himmet ve faaliyet, şimali ve cenubi Kafkasta müşterek menfaatler ile birleşen kavimlerin müşterek tehlikeye karşı birleşerek yapacakları mücadele meşru haklarını cihana kabul ettirecek ve muvaffakiyetlerini temin edecektir. Gerek Kafkasta ve gerekse burada bulunan Şimali Kafkaslılar hakkımızın, dâvamızın rneşruiyeti derecelerinde muvaffakiyetimizden eminiz. Bu emniyetle çalıştık ve çalışıyoruz. Bunun için hiç bir müşkülden, hiç bir fedakarlıktan çekinmeyeceğiz. Maksat ve gayemiz meşrudur. Hak için, hakikat için mücadele edenlerin cenabı hak yardımcısıdır.

Söze nihayet vermeden evvel ilk günden beri Kafkas ve Şimali Kafkas meselelerinde şayanı hayret bir anlayış ve kav­rayış ile hakikati gören Türkiye’nin selameti için Şimali Kafkasın ne kadar mühim bir mevkide olduğunu takdir buyuran, Türkiye’ye kalbile, dinile bağlı milyonlarca kavimleri Rus boyunduruğundan kurtarmak için çalışmak isteyen ve çalışan ve her müracaatımızı iyi telakki eden Harbiye Nazırı** paşa hazretlerine Türkiye’deki ve Kafkasya’daki hemşerilerimiz namına arzı teşekkür etmeyi bir vazife biliyoruz.

*1918 senesinde Aziz Meker bey tarafından verilen konferans.

**Enver Paşa

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz