Ağzımdaki yabancı dil

0
458

Ağzımdaki dil benim değil. Ağzımdaki dil yabancı. Koparmışlar benim dilimi, yabancı bir dil koymuşlar ağzıma. Onun için böyle kekelerim. Onun için düzgün konuşamam.
Türkü söylerim, yabancı!
Ağıt yakarım, yabancı!

Tanrının huzurunda açıp ellerimi, dua ederim, yabancı!

Ağzımdaki dili kim kopardı? Kim, nasıl koydu bu yabancı dili ağzıma, dehşetli merak ettim ama bir türlü öğrenemedim. Yalnız bildiğim bir şey var: Ağzımdaki dil yabancı!

Kurdun, kuşun…

Yılanın, çıyanın…

Balığın, karıncanın…

Cümle mahlukatın…

Ağzında ana dil var. Ama benim ana dilim yok. Benim ağzımdaki dil yabancı…

Dehşetli merak ediyorum, bir hayır sahibi çıksa da açıklasa, ağzımdaki dil neden yabancı?

Cepheyse cephedeydim.

Ölümse, başım gözüm üstüne, seve seve koştum. Bu vatan için şehadet şerbetini, otuz iki dişimle gülerek yudumladım.

Düşmanı kovup evime geldiğimde, bir de baktım ki ana dilim yok. Ağzımı iyice inceledim, ağzımda bir dil var, ama ana dilim değil, yabancı.

O anda başıma kaynar sular döküldü, yüreğime keder çöktü, betim benzim attı, sözcükler boğazıma düğümlendi, dilim lâl oldu.

Bunun için sevgili anneciğim, sana “siyane” diyerek sarılamıyorum.

Bunun için sevgili kardeşim, seni “sigoş, sişupk” diye kucaklayamıyorum. Kendi ana dilimde köyümün adını söylemiyor, çocuğuma atamın adını takamıyor, ana dilimde masal anlatamıyor, gülemiyorum.

Kendi ana dilimde barış, eşitlik ve özgürlük istemem yasak olduğundan yabancı bir dilde haykırıyorum:

“Venseremos, venseremos,

Zulme ve yoksulluğa paydos!..”

Ağzında ana dili olanlar, ana dilde konuşamamanın dehşetli kötü bir şey olduğunu tam anlayamasalar da vicdanı körelmemiş insanlar bu acıyı yüreklerinde duyabiliyorlar. Bu acıyı yüreğinde duyan bir siyasetçi dehşetli güzel bir söz söyledi:

“Ana dilde konuşmak, ana sütü kadar helaldir!..”

Ah, güzel kardeşim, keşke sözünün arkasında durabilseydin, keşke partini kapatıp ricat etmeseydin, güzel işler de yapabilseydin. Ama bilirim, güzel söz söylemek kolay, sözünün arkasında durmak zordur. İyi siyasetçi ile kötü siyasetçi arasındaki fark da budur. Sen sözünü söyleyip ricat eylesen de, biz yüreğimize nakşettiğimiz o güzel sözün arkasındayız:

“Ana dilde konuşmak, ana sütü kadar helaldir!..”

“Ana dilde konuşmak ana sütü kadar helal” olsa da, şu güzel ülkemde pek çok insan ana diliyle konuşamaz.

Ana dilini konuşamayan kardeşlerimden biri, geçende mecliste kürsüye çıktı, ana dili olmadığından konuşamadı, aklı olmadığından düşünemedi, ağzındaki dili koparanlara öfkelendi, ama bana saldırdı.

Ama nasıl bir öfke, ama nasıl bir saldırı!..

Ağzında ana dili yok, ağzında yabancı dil de yok, sözcük yok, cümle yok, düşünce yok, empati, anlayış, vicdan da yok!..

Bana saldıran kardeşime, hak mücadelesi veren bir insanın haksızlık yapmaması gerektiğini kim, nasıl öğretecek bilemem. Ama ben bildiğimi söyleyeceğim: Haksızlığa ve vicdansızlığa karşı çıkmak, insanlık kültürünün ortak paydasıdır.

Güzel ülkeme kış gelmiş. Hava soğuk, üşüyorum. Dışarıda tipi var.

Duvarlar sağır, pencereler kör.

Elektrikler kesik, odam karanlık.

Kafamda şimşekler çakar, yüreğimde fırtınalar, kasırgalar…

Birazcık ışık, biraz ışık olsa rahatlayacağım. Kardeşlerim, bir kandil yakın, ışığınızı göreyim. Ses verin de güçleneyim.

Hey yurttaşlar, kardeşlerim, tutun ellerimi. Sarılın bana, kucaklayın.

Soğuktan titriyorum, donacağım.

Ümit Özveri

 

Sayı : 2013 03