Çerkes Soykırımı hakkındaki materyallerin derlendiği 21may1864.ru soykırım kurbanlarına adanan ilk anıtın hikayesine yer verdi.
Bağımsızlık savaşanda can veren Çerkeslere adanan ilk anıtın öyküsü 1989’da, Karaçay-Çerkes’in Ali Berdukov köyünde başladı. Köy halkı, bir gece köyün etrafındaki tepede çok büyük olmayan aşınmış bir taşa rastladı. Taşa işlenmiş çelik levhada şöyle yazıyordu: “1764-1864 Kafkas-Rus savaşlarında ölen Çerkeslerin anısına… Yeryüzü hakları, toprağınızı korumak için Çerkeslerden örnek alın. K. Marks”. Başlangıçta anıtı kimin oraya koyduğunu bilen kişi sayısı çok azdı.
Ali Berdukov köyü sakinlerinden Mihail Hutov, uzun süredir halkının tarihi ile yakından ilgileniyordu. Sovyet ordusu saflarındayken, askeri kütüphanede Kafkas-Rus savaşları hakkındaki ‘Coşkun Terek’ kitabı eline geçti. Genç Çerkes, uzun zaman önce yaşanan savaşın bilinmeyen sayfalarını aralamış oldu. Ardında yakılmış Çerkes köylerini ve ormanları bırakan Çar ordusunun acımasızlığı onu hayrete düşürdü.
Yıllar geçti, ama halkının yaşadığı büyük trajedi Mihail’in peşini bırakmadı. Gözünün önünde sürekli, acı ile topraklarını terk eden ve sürgün edilmiş olarak istedikleri yere ulaşamadan Karadeniz kıyılarında ölen binlerce suçsuz kadın, yaşlı, çocuk duruyordu. Tüm bunların, önceki nesillere ait hatıralara sahip olanların ve gelecek nesillerin kalplerinde korunması gerektiğini anladı.
Bu savaş hakkında 1980’li yıların ortasına kadar hemen hemen hiçbir şey bilinmiyordu. Sovyetlerin çöküşüyle bu konuda makaleler ve kitaplar ortaya çıkmaya başladı. ‘Özgürlüğü için kahramanca mücadele edenlerin hatırası bir anıtla ebedileştirilmeli’ fikri Mihail’in kalbinde yer buldu. Bir kasaba rastladığı anıt ona ilham verdi. Bu anıt da aynı savaştan bahsediyordu ama anılanlar Kazaklardı. Mihail, “Öyleyse neden bu zaman kadar kendi topraklarında can veren Çerkes kahramanların hatırası ebedileştirilmedi?!” diye düşündü. Bir yer belirledi, civar dağlardan uygun bir taş bulup traktörle eve taşıdı. Sonra da eliyle hazırladığı yazılı levhayı taşa çiviledi.
Sabah tepede Kafkas-Rus savaşlarında ölen Çerkeslerin ilk anıtı duruyordu. Mihail ardından gelecek olaylara hazırdı. Yerel yönetim için ‘geçmişi kurcalamak’ sakıncalıydı ve anıt kabul edilmezdi. O andan itibaren ‘devlet temsilcileri’ Mihail’in evine sürekli misafir oldular. Bölge komünist bürodan geldiler, hapisle tehdit ettiler. Konu önce yerel komünist parti idaresine, sonra bölge teşkilatına ve nihayetinde Moskova’ya ulaştı.
Anıt defalarca yerinden söküldü, geceleri ise Hutov ve arkadaşları ‘ideolojik tehlikeli’ anıtı her seferinde yeniden tepeye taşıyordu. Bu kez, parti çalışanlarından birinin emriyle bir gece anıtın çelik levhası söküldüğünde, sabahın erken saatlerinde yakın köylerden gelip tepenin önünde toplanan vatandaşlar levhanın geri verilmesini talep etti. Levha ağır bir şartla geri verildi: taş tepede durmayacak. Ama Mihail geri çekilmeye hazır değildi. Taşı yeniden yerine koydu. Yönetim kurumlarının ısrarlı ve sert tavrına rağmen, aylarca süren tartışmaların ardından adalet yerini buldu ve anıt tepede kaldı. Mihail çabalarının büyütülmesini istemiyor ve “Bu bizim acı verici şekilde yok edilen dedelerimize karşı borcumuz. Onların hatırasını yaşatmak zorundayız” diyor.
Anıt resmi olarak 21 Mayıs 1991’de açıldı. Çerkesya’nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için can verenlere adanan ilk anıtının açılışına Amerika, Almanya, Hollanda, Türkiye, Ürdün’den Çerkesler geldi. ilk taşın yerinde şimdi yeni bir mermer anıt duruyor, anıtın çevresi düzenlendi ve tepeye ulaşmak için merdiven yapıldı. (ajanskafkas)
Sayı : 2013 08