Bu ülkeyi atanmışlar değil, seçilmişler yönetecek

0
2114

Yazının başlığı bile derdimizi anlatmaya yeter de artar bile; amma biraz daha açmak lazım konuyu.

Önce lafı kıvırmadan bir konuyu aççık seçik ifade edeyim: Bütün bu 17 Aralık sürecinden sonra gidip AK Parti’ye üye oldum!

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş derler. Zaten böyle bir gelişme bekleniyordu. Yapılan sadece malumun ilanı oldu. Beklentiler sadece biraz rötar yapmış oldu o kadar. Taksim Gezi muharebelerinden sonra sonbaharda malum odakların fiştekleyeceği hadiselere gebe olarak hazır ve nazır beklerken; “darbe” biraz tersten geldi açıkçası.

Bir tespiti daha kendi adıma ortaya koyduktan sonra hadiseye “açılım” yaptıralım.

Dedem Hajumar (Hacı Ömer) ile kardeşleri İlyas, İshak ve Cennethan; ondan sonra babam Fahrettin, amcalarım Nurettin ve Kemalettin’in yanısıra halam Hatice’nin isimleri büyüklerimizin dünya görüşünü az çok ortaya koymaya yeter sanırım. Elbette ki çok daha farklı taban tabana zıt görüşte olanlar da var aramızda.

Ben 1975 yılından beri imam hatip camiasındayım. Bu camianın içinde olmama rağmen İslamcı yapıların içerisinde olmadım hiçbir zaman. Ailemin tamamında olduğu gibi; ben de hiçbir zaman herhangi bir tarikat ve cemaat mensubu olmadım.

İmam hatip yıllarımızın Nurcu, Işıkçı, Süleymancı vs, gruplarının içerisinde olmadığım gibi birbirleri ile yan yana olamayan bu grupları da her zaman yadırgadım ve yadırgayacağım da.

Kendi adıma şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Peygamber efendimiz döneminde mezhep, tarikat, cemaat mı vardı?..

Uzun yıllar Zaman Gazetesi okudum ama Fethullah Hoca efendinin tek bir vaazını beş dakika süreyle dinle(ye)medim. Açıkça söyleyebilirim ki vaaz tarzı bana son derece itici gelmiştir. Mensuplarından can ciğer birçok arkadaşım var ama maalesef durum böyle.

Hoca efendinin ve cemaatinin özünde Türk milliyetçiliği ile yoğrulmuş ve kamuflajlanmış bir yapı olduğuna dair 1980 yılındaki Erzurum’daki üniversite itibaren bir kanaatim vardır kendi adıma.

Bir başka kesin kanaatim de bu ülkede dindarların epey bir süre zenci muamelesi gördüğüdür ki çok dindar olmayan biri olarak ben bile bunun zaman zaman sıkıntısını yaşamışımdır.

Hoca efendinin mücadelesinin; kamusal alanda biraz da var olmak adına yaptığını düşündüğümden, belli bir yere kadar destekledim de kendi çapımda.

Ve fakat geldiğimiz noktada cemaatin ‘var olmak’ adına değil de ‘yok etmek’ üzere mevzilendiği gibi bir kanaat ortaya çıktı ki bunu da anlamam mümkün değil.

Her türlü darbeye karşı olmak gibi bir düşünce benim olmazsa olmazımdır ki beni yok sayan bir zihniyet eğer sandıkla gelecekse başımın üstünde yeri vardır ayrıca.

‘Sandık değil de darbe’ diyenleri bile anlayabilirim. En azından mertçe ne söyledikleri belli. Ama “sandık her şey değildir” diyenler ağızlarındaki baklayı çıkarıp açık açık konuşmalıdırlar.

11 yıldır ülkeyi yöneten iktidarı eleştirmek herkesimin hakkıdır ve olmalıdır da. Nitekim ben de eleştirdim ve eleştireceğim de… Amma iktidarı eleştirirken ona oy veren kesimleri küçümseyen elitist tavırlarını anlamam, anlayamam.

11 yıldır girdiği her seçimden galip çıkmış; üstüne üstlük oyunu arttırmış iktidarı eleştiriyorum diyerek; başbakana ve mensup olduğu camiaya düpedüz küfür edenler önce ağızlarına bakacaklar. Bir de diktatör diyorlar başbakana ki o tam bir ironi bence. Yahu diktatör adamın altını oymuşlar, etrafını kuşatmışlar da haberi olmamış. Bu mudur diktatör. Siz hiç tarih okumaz mısınız erenler. Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Babalarınız, dedeleriniz tek parti dönemlerini bilir. Hitler, Mussolini, Stalin’i de bilir. Bırakın o kadar geriye gitmeyi Saddam’ı bilirsiniz, Esed’i de…

Vallahi kendi adıma Başbakan’ın “şimdi de Çerkesler çıktı” gibi rezervli bir cümlesi var ama diğer taraftan da iktidarı döneminde açılan TRT 6 var. Bir yıldır Güney Doğu’dan gelmeyen tabutlar var. Bitirdiği ve başladığı devasa projeler de var. O proje anlatırken bütün muhalefeti, “istemezük” üzerine kuran bir muhalif kanat var ki inanın bana ne söylediklerini bir türlü anla(ya)madım. Anlayamadan da göçüp gideceğiz bu dünyadan.

Hadi ekonomik projeden vazgeçtik. Siyasal anlamda daha radikal, daha demokratik, daha ileri, daha özgürlükçü bir söylem mi var? Maalesef o da yok!

Eminim bazılarınız hemen yalaka diyeceksiniz. Hırsızlardan yana mısın diye de soracaksınız. Ayakkabı kutularını hatırlatacaksınız. Velev ki hepsi doğru çıktı. Mahkeme kararıyla suçları da sabit görüldü. Peki bunların lehine konuşan var mı hiç? Suçu olan çeksin bana ne.

Amma velakin durumdan vazife çıkarıp suyu bulandırmasın hiç kimse. 30 Mart’a az kaldı. Verirsiniz oylarınızı, gümbür gümbür gelirsiniz iktidara olur biter.

Benim anlamadığım bu “en kahraman Rıdvanlar”ın binlerce faili meçhul karşısında vakti zamanında niye sustukları…

Güneydoğu’da on binler heder olup giderken niye meydanlara çıkmadınız babalar diye sormalı mı acep?

Var mısınız doksanlı yıllara dönmeye!

Var mısınız bir gecede borcun ikiye katlandığı yıllarda yaşamaya diye de ilave etmeli

Hoca efendiye de bir sözüm var: Vallahi hocam öyle işin kolayına kaçmak yok. Davul siyasetçilerin sırtında, tokmak senin elinde olmaz. İstersen kasnağa vuracaksın, ister göbeğe… Yağma Hasan’ın böreği mi bu? Çıkacaksın er meydanına. Kuracaksın partini. Kasaba kasaba gezip anlatacaksın meramını. Seçim otobüsünden istersen yağlı urgan at, istersen gül… İstersen “artık ne duamsın, ne de bedduam” diye şarkı da söyleyebilirsin hatta.

Son Gülen iyi güler hocam!

İyi günler!

Sayı: 2014 02
Yayınlanma Tarihi: 2014-02-24 00:00:00