Bir seçim daha bitti…

0
382

Seçimin kaybedeni CHP. Aslında yerel seçimlerin kaybedeni de CHP, aday belirleme sürecinde kaybetmişti hem de. Yolsuzluk iddiaları nedeniyle partiden ihraç ettiği Sarıgül’ü İstanbul’dan, MHP kökenli Mansur Yavaş’ı Ankara’dan aday göstermişlerdi. Anlı şanlı “ana muhalefet” partisi bu isimleri bulabilmişti ancak. İstanbul genel seçimlerde 85, Ankara 30 milletvekili çıkaracak. Nüfus durumuna göre 1-2 değişiklik olabilir. İki ilin vekilleri, toplam vekil sayısının % 21’idir. Umut bağladığı adayların her ikisi de CHP’li değildi üstelik. Bakmayın Sarıgül’ün partiye katılışına.
Yerel seçimlerin sonuçları ortada iken cumhurbaşkanlığı seçimlerinde işaret edilen aday nasıl açıklanır peki? Yerel seçim sonuçlarını iyi okuyamayıp ders çıkaramadılar mı acep? CHP’nin içinden o makama değer birini mi bulamadılar, CHP’nin içinde yok idiyse yakın çevresinde de mi bulamadılar? Her ne ise kendilerince doğru olanı yaptılar ama yanlış oldu. Mal varlığı nedeni ile yapılan yakıştırma “iktidarsız iktidar” olan CHP, böyle devam etmemeli. Daha doğrusu Kemalist-Ulusalcı damar dışında kalan, sosyal-demokrat kesimin bu duruma bir dur demesi gerek.
Ülkenin demokrasi adına önemli eksiklerinden biri sosyal-demokrasiyi ilke edinmiş bir partinin olmayışı. CHP sözde böyle, üstelik uluslararası bir konumu da var. Ama özde ne olduğu ya da sosyal-demokrat olamadığı çok belli. Böyle olunca “muhafazakar-demokrat” yakıştırması yapılan AKP gibi partiler siyasi alanda demokrasi adına bütün açıkları kapatacak hamleler yapabiliyor, hamleleri oya tahvil edebiliyor. Kendi tabanı dışında oy potansiyeli oluşturabiliyor.
CHP’deki sosyal-demokratlar parti ile ilişiğini kesmeli. Partiyi bütün malı-mülkü ile, geçmişi ile yüzleşmek gibi bir derdi olmayan Kemalist-Ulusalcı damara bırakmalı. Bu ittifak işe yaramadı hiçbir seçimde, yaramayacak. Emek harcamalı, para harcamalı, sosyal-demokratları genel seçimlerde yeni bir partide seçime girebilecek pozisyona getirmeli. Erken baskın seçimle açıkta mı kalırlar? Kalmazlar.
Seçimin galibi görünürde AKP. Gezi ile birlikte, öncesinde yarattığı “demokrat” illüzyonunu mezara gömen ve gerçek kimliği ile hareket etmeye başlayan parti artık geri sarımda. Nostradamus kılığına bürüneyim; 2015 genel seçimlerini kazanır, sonra ekonomik açmazlar, siyaseten yıpranmışlık derken erken genel seçim gündeme gelir, belki 2017’de, öncesinde olmazsa. Sonra koalisyon ortağı olur ve erime bir sonraki genel seçimde tamamlanır. İktidar olmayı beceren, buna alışan ve devlet olan AKP, mağduru oynaya oynaya siyasi alandan silinir. Yolsuzluk konusu, daha öncekilerde olduğu gibi unutulur gider. Milletin vekilleri bu konuda her nedense ısrarcı olmaz.
Parti içi demokrasi konusunda hiç adım atmayan, aksine tek adamlığı her geçen gün benimseyen bir partinin, ülke için neler düşündüğünü anlamak zor olmasa gerek.
Seçimin gerçek galibi HDP. Anti-demokratik %10 barajının aşılmasına ramak kalmış olsa da yanılmamalı. Üç adaylı bir seçim söz konusu idi ki genel seçim için ölçü olsa da belirleyici değildir, hiçbir parti için. Yol haritasında sunulanlar, eşitlik-özgürlük-adalet vurgusu, adayın kişiliği vb. etkenler, her ne ise alınan sonuç HDP açısından iyidir. Ama genel seçimlerde baraj önemli bir sıkıntıdır ve bağımsız adaylarla seçime girmek, birçok zorluğun yanısıra vekil sayısının kendiliğinden sınırlanmasına da neden olmaktadır.
2015 genel seçimlerine doğru Çerkeslerin siyaseten tutumu değişken olmaya devam edecek. Türkiye’de Çerkeslere bir örnek oluştu HDP ile. Demokrasi daha fazla demokrasi mücadelesi için, siyasi kimliklerini koruyarak ilkeli işbirliği koşullarını zorlayan siyasi hareketler; yıllardır Türkiye siyaseti içinde deneyim kazanmış olanlar bu deneyimin önemli bir yanının dayanışma, birlikte mücadele olduğunun farkında. Siyasallaşma konusunda geç kalanlar ise, Çerkesler gibi, henüz dayanışma örneği gösterecek iradeden yoksun, ya da yeterli bilinç ve irade yok diyerek olan dayanışmaları ıskalamayalım. Çerkeslerin kendi içinde ve sonra da en azından kendi konumu ile eşit durumda olan Türkiyelilerle iradi dayanışması için artık hızlıca yol almak gerekiyor.
Başka türlü ifade edemediğim için şöyle ifade edeyim; AKP’li olmayı Çerkesliğe feda edebilen, tercihini o yönde kullananlar, “iktidarla çatışmamalı, Çerkesler hep bundan kaybetti” güzellemesi ile güçlüye yaslanma eğilimlerini kendilerince meşrulaştırıyor. Hal böyle olunca kendi içindeki dayanışma kırılıyor, bu durum kendi dışındakilerle dayanışmayı da etkiliyor.
Olumsuzlukları en aza indirerek 2015 genel seçimlerine Çerkes kimliğimiz ile damgamızı vurmalıyız. İcazetsiz, minnetsiz.

Önceki İçerikHatokşıkuey Hikâyeleri (*)
Sonraki İçerikİstanbul’daki sandığa polis müdahalesi
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz