HODZ
O sabah…
Çerkesler en güzel elbiselerini giydiler..
Bazıları sökülen Çerkeskalarını tamir etti…
En alımlı kılıçlarını..kamalarını kuşandılar…
sanki ölüme değil,
Düğüne gider gibiydiler…
bir birleriyle bazen şakalaşıyorlardı…
tüfeklerini ve piştovlarını almadılar…
hepsini kırdılar…
düşmanın eline geçsin istemiyorlardı…
kucaklaştılar… vedalaştılar…
Bir çekirge sürüsü büyüklüğündeki rus askerlerine baktılar..sessizce…
Hiç birinin yüzünde korku… tedirginlik… endişe yoktu..
Sonra
Son kez Dağlarına.. Ormanlarına baktılar…
Kimi belki bin yaşındaki bir meşe ağacına sarıldı
Kimi yerden bir avuç toprak alıp son kez kokladı
Amaçları bir zafer kazanmak değildi…
Amaçları Onurlu bir şekilde ölmekti..
Ve Çerkeslerin gök gürültüsü gibi insanın kanını donduran naralarıyla
rus askerlerine saldırdılar..
Adeta bir yıldırım gibi atlarını sürdüler
Atlarının üzerinde dalgalanan yamçıları ile avına saldıran kartallara benziyorlardı
… Rus mevzilerine gelene kadar top ve tüfek atışlarıyla Çerkes savaşçılar güçlerinin yarısını kaybettiler..
Kılıç mesafesine girincede sanki buğday tarlasında ot biçer gibi rusları biçmeye başladılar…
hiç acımadan..
aman dilemelerine fırsat vermeden…
Düşman askerlerinin ön saflarını ezip geçtiler
Uzun kazak mızrakları Çerkeslerin zırhlarına çarpınca paramparça oluyordu
Bazen yüzlerce Rus askeri bir Çerkesin üstüne saldırıp onu atından alaşağı etmeye çalışıyordu..
iki saat kadar sürdü bu orantısız çarpışma..
Çerkesler son savaşçısı düşene kadar soğukkanlılıklarını kaybetmediler..
Başları düştü, kolları koptu
Kemikleri döküle döküle savaştılar
Bir Tanrı gibi savaştılar…..
Ataları olan efsanevi
NART savaşçıları gibi savaştılar..
O gün
hepsi
öldü…
(*Yüzbaşı Jan Dibovsky)
Not: Polonyalı asker Yüzbaşı Jan Dibovsky; Gökhan Şewcen Beslerin SON AĞIT isimli yazımı biten ama basımı henüz yapılmamış romanındaki, roman kahramanlarından biridir..
Gökhan Şewcen Besler