Ankara’da, geçtiğimiz yıl iş yerinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Fahri Konsolosu Medet Ünlü’nün katil zanlısı Murat Aluç ve gizlenmesine yardımcı olan 5 kişi Sakarya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yakalandı.
Sanık Murat Aluç savcılık ifadesinde özetle şunları söyledi:
“1994 yılında silahlı soygun suçundan cezaevine girdim. 2001 affı ile tahliye edildim. Yaklaşık 20-25 yıl kadar cezam bu af nedeniyle duruyordu. Silah yakalatıp infazımı yakmak üzereydim. 2007 yılında da ‘Son Nokta’ operasyonunda organize suç örgütü üyeliğinden tutuklanıp cezaevine girdim. 2011 Kasım ayına kadar tutuklu kaldım. İşlediğim bu suçlar nedeniyle 30-35 yıl cezaevinde kalmam gerekiyor. Mehmet Akif Cömert isimli, 20 yıldır tanıdığım bir arkadaşım, yurtdışına çıkmam için beni Rızvan (Ezbuladov) ile tanıştırdı. Rızvan kendisini Çeçen mücahit olarak tanıttı. Rızvan, Medet Önlü’ye para verip belge isteyecekti, belge vermezse cezalandıracaktı. Anlaşmamıza göre Ankara’ya gelip Medet Önlü’ye para verecek, belge isteyecektim, bilgi toplayacaktım.
Mahalleden tanıdığım Ömer Peltek’le irtibat kurdum. Şoförlüğüm olmadığı için beni Ankara’ya götürecekti. Ankara’ya 5-6 kez Ömer ile gidip geldim. Rızvan’ın yönlendirmesi ile Önlü’ye para getirdim, karşılığında makbuz vermedi. Gençlik Parkı’nda Ömer ben ve Rızvan buluştuk. Rızvan Önlü’yü aradı, yabancı dilde konuştu. Sonra bana Medet Önlü’yü evinden dışarı çıkartıp öldürmek istediğini, evinden çıkmadığı için öldüremediğini söyledi. İstanbul’da buluştuk, bana Önlü’yü kendisinin öldüremeyeceğini, benim yapabileceğimi, yurt dışına çıkmam için her türlü imkanı sağlayacağını söyledi. Teklifini kabul ettim. Yerli yapım, Atmaca marka siyah renkli bir silah çıkarıp verdi. İstanbul’dan Ömer Peltek ile yola çıktım. Olaydan bir gün önce Önlü’nün ofisine gittim, birkaç dakika sohbet ettik ancak ne konuştuğumuzla ilgili susmak istiyorum.
Medet Önlü’nün iş yerine Ömer Peltek’in kullandığı araçla gittim. O dışarıda bekledi. Ofisin kapısını çaldım, Önlü açtı, cep telefonuyla konuşuyordu. Beni Kemal adıyla tanıyordu. Lavaboya geçtim, belimdeki silahı çıkarıp, oturduğu odaya girdim, direk kafasına üç el ateş ettim, kafası masasına düştü, öldüğünü anladım. Ertesi gün Ömer ile Gölbaşı’na göl kenarına gittik. Deniz bisikletine bindim, 100-150 metre gidip silahı göle attım. Ankara’ya gelirken kaza yapmıştık. Rızvan 3-4 bin dolar verdi. Bu süre içinde 15-20 bin lira masraf yapmıştık, bunları da karşıladı. İhtiyacımız için daha sonra Ömer, Rızvan’ın gösterdiği kuyumcudan aldığı 40 bin doların yarısını ailesine göndermiş, kalanı ihtiyaçlarımız için harcadık. Cezaevinden tanıdığım İbrahim Şimşek’in evinde, Cihan adlı kişinin bağ evinde saklandım.”