Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Çerkes Ethem Meselesi

Geçtiğimiz hafta Kafkas Diasporası isimli internet sitesi tarafından, Bursa’da düzenlenen ödül törenlerinden sonra, Çerkes Ethem meselesinin ateşi bir daha harlanmış görülüyor. Törende “Yılın Siyasetçisi” ödülü verilen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptığı konuşmada, “Çerkes Ethem’in siyasi itibarı verilmelidir” deyince kızılca kıyamet koptu birden. Koparanlar da bizim takım ha. Çerkesler yani.
Bir defa şu tespiti bir kez daha yapmalı(yım). Yaşadığın ülkede topyekün bir savaş varsa; ve var olma mücadelesi veriliyor ise o devletin bir ferdi olarak elini taşın altına sokmak zorundasın. Yapmıyorsan eğer, birileri “Ya sev ya terk et” der ki o zaman haklı da olurlar hani. Bu işin Türk’ü Kürd’ü Çerkes’i de yok yani.
Çerkes Ethem’in de yaptığı budur ve elhak doğru yapmıştır. Olması gereken da odur zaten. Sonrasındaki gelişmeler; kullanılıp atılmalar; “Ethem Bey” in birden bire “Hain Çerkes Ethem” haline gelmesi ise esas sorunlu konudur.
Bütün bu konuya “demokrasi” bağlamında bakmak gerektiğinde, elbette haklı olduğumuz yan çok. Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen öncesi, kuruluş aşaması, özellikle tek parti dönemi ve sonrasında sancılı dönemlerin yaşandığı apaçık bir gerçek. “Çerkes” adıyla dernek açmamız bile son birkaç senede gelişen bir husustur. Yaklaşık altmış yıl önce, o da “Kafkas” adıyla dernek kurulmasına müsaade edilmiştir ki o da Demokrat Parti zamanına tekabül ediyor.
Ne hazindir ki aynı takımda olması gereken gruplar bugün birbirine girmiş durumda. Cumhuriyetle birlikte tektipleştirici ulus devlet projesi kapsamında, Türk ve fazla dindar olmayan Sünni Hanefi Müslüman üretme mekanizmasının mağdurları bugün hepsi ayrı telden çalmakta.
“Hain Çerkes Ethem” ve “Yurttaş Türkçe Konuş” kampanyaları ile Türkleştirme kapsamına alınan Çerkesler üstüne bir de “din kardeşliği” sosu bulanarak pek güzel “Türkleştik” açıkçası.
İlk mecliste Kürdistan ve Lazistan mebusları paşa paşa meclise girerken; daha sonra Şeyh Sait vs. isyanlar bahane edilerek resmen bir Kürt kıyımı yapıldı. Bu aynı zamanda Alevi kıyımı idi bir anlamda. Dersim krizi, an itibarıyla olayın müsebbibi CHP’yi sallarken; aymaz Alevilerin bir kısmı bunu görmezden gelerek, en fazla Cem Evi’nin açıldığı dönemde, iktidara yüklenmeye devam ediyorlar. Benim anlamadığım ise Alevi evlerinde 12 İmam tablolarının bir tarafında Hz. Ali’nin, diğer tarafta da K. Atatürk’ün resminin olması. Daha ağır şeyler söyleyeceğim ama şimdilik “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyelim.
Birinci meclisin İkinci Grup mebuslarının muhalif kanadını oluşturan liberallerden Hüseyin Avni Ulaş ve Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’i bilenler biliyor. Birazcık yakın tarih okuyanlar Ali Şükrü Bey’in başına gelenleri de biliyor eminim. İhalenin Topal Osman’a kaldığı; ama onun da muamma olduğu bu konu, tarihin tozlu sayfalarından kurtulup aydınlığa çıkarsa hep beraber bilgileneceğiz.
Dönemin ve sonrasının bir diğer muhalif cephesi de sol- sosyalist- komünistleri…
Mustafa Suphi’nin Karadeniz’de boğdurulması en azından fail- i meçhul değil. Fail- i meşhur Yahya Kaptan. Peki olay ne zaman olmuş? Tabii ki yine tek parti döneminde. Peki Nazım Hikmet ne zaman yurtdışına kaçmış? Elbette ki yine CHP döneminde…
Peki bizim solcularımızın, “bu CHP ile bitmek tükenmek bilmeyen aşklarına ne diyeceğiz?” diye ben sorayım da siz cevap verin bir zahmet.
Deniz Gezmiş- Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamına el kaldıran “demokrasi havarisi” CHP’lilerin de olduğunu duymayan varsa, duysun erenler.
İdamlara evet diyen özel bir isim daha var aralarında. Her daim en sıkı Atatürkçü, eski CHP’li ve o dönemin Güven Partisi lideri Turhan Feyzioğlu. O da kim diye soranları duyar gibiyim. Bugünün Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun dedesi. Aslında babası demek doğru olacak. Zira o yetiştirmiş ve belli bir yaşa kadar dedesini baba bilmiş. O da ne gariptir ki potansiyel CHP Genel Başkanı. Bolca reklama bakılırsa, Kılıçdaroğlu’nun halefi olacak gibi görünüyor.
İskilipli Atıf Hoca’nın şahsında sembolleşen dindarların susturulması hadisesi de bir başka can yakıcı husus. Geçmişte yazdığı kitap mesnet tutularak asıldı adamcağız. Sonrasında camilerin kapatılması, Türkçe ezan gibi dindarları susturma daha doğrusu süründürme politikaları uygulandı. Tabii ki ve elbette ki yine tek parti döneminde.
Gayrimüslim azınlıklara uygulanan yıldırma politikalarının en görünür hadislerinden biri olan Varlık Vergisi’ni koyanlar kim diye sormayınız sakın. Başka kim olabilir ki?..
Kısaca, Kürtler ve Çerkesler başta olmak üzere bütün etnik unsurlar; liberal ve komünistler ve de bütün gayri Müslim azınlıklar hep bu dönemin mağdurları olmuş.
Şimdi bütün bunlar unutulmuş…
Yapılan bütün darbeleri yalayıp yutmuşuz…
Başta katliamlar (Dersim, Muğlalı Paşa hadisesi vs). Ortada üçer üçer idamlar. Yetmedi, yetmişlerde sokaklarda yitip giden beş bin can. Seksenlerde, karşılıklı vuruşturulup, sonra da “beslemeyip” karşılıklı asılanlar. Doksanlar ise faili mechullerin gayya kuyusu… Güneydoğu’da karşılıklı verilen otuz bin can ise en son raddedeki kanlı bilanço.
Şimdi bütün bu badireleri atlatıp iktidara gelenler bütün ama bütün cumhuriyetin günah keçisi olmuş vaziyette.
Hala kendisini devletin sahibi görenlerin varlığı apaçık bir gerçekken, üç beş ağaçtan ihtilal devşirmeye uğraşanlara, bir de Humeyni özentisi çıktı ki aman Allah. Düşünsenize bir. İktidar alaşağı edilmiş ve USA uçağıyla, vatandaş alayı vala ile iniyor Esenboğa’ya… Adliye ve polis ve de biraz da askeriye emre amade bekliyor.
Bütün bunları görmeyen gözler ise iktidara kızmak için her şeye saldırır vaziyetteler.
Koroya müzmin muhalif, biraz da CHP payandası solcu Çerkesler de var kuvveti ile katıldı.
Çerkes Ethem’in siyasi itibarı ve belki de mezarının getirilmesi projesini sanki muhalefet çözecekmiş gibi; bu konuyla ilgili demeç veren ve girişimleri başlatan, iktidarın en tepesindeki birkaç isimden biri olan Arınç’ın şahsında iktidara yükleniyorlar.
Ama, tabii ki, en doğruyu her zaman ve her yerde bizim müzmin muhalif Çerkeslerimiz bilir. Hayranı oldukları Selahattin Demirtaş Çerkeslerle ilgili birkaç kelam etti ya mezarı da o getirir; ve Amed’de yüksek bir tepede, güzel bir anıt mezar yaptırır artık. CHP de, Çerkes Ethem Bey Caddesi, Çerkes Ethem Kültür Merkezi, Pşevu Ethem Bey Stadyumu vs gibi isimlerle memleketi bir baştan bir başa donatır…
Bu konular sana mı kaldı diye Oğuz Berk’i de asarız artık.

Yazarın Diğer Yazıları

Afrin Operasyonu

“Bir gece ansızın gelebiliriz” derken gündüz gözü ile girdik Afrin’e. Girdik dememizden gocunacak elbet birileri. Önce kafalarda yer etmesi için, açık seçik söyleyelim meramımızı....

Çerkesler çıldırmış olmalı

Gazetemiz Jıneps’in bir önceki sayısında yazdığımız yazının mürekkebi kurumadan, aynı mealde bir yazıyı kaleme almak ne derece doğrudur tartışılır. Zaman zaman köşemizin adı “Ettekraru...

Esas problem şu: Çerkes duruşumuzu kaybettik

İnsanlar çocuklarına sevip değer verdiklerinin isimlerini verirler. Bu yeri gelir kendi babalarının ismi olur;yeri gelir ninelerinin dedelerinin... Ya etnik kökenini belli eder isim; ya...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img