Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Rus milliyetçiliğinin yeni yüzü

Özüne baktığınızda milliyetçilik, ezilenler yani kimliğini kaybetme tehditiyle karşı karşıya kalanlar içindir. Polonyalılar 19. yüzyıl boyunca azılı milliyetçilerdi çünkü Rusya, Avusturya- Macaristan ve Almanya; Polonya’yı bölüp halkı Rus, Avusturyalı ya da Alman yapmak istedi. Polonya artık ya Pasifik’ten Atlatik’e kadar yayılmış kendi El Kaidesi’ni kurup halkına sevgisini gösterecekti ya da dilini unutacak, dinini değiştirecek ve yeni bir isim alacaktı. Mesela adın Wlodzimej Vlodzimej Mlodzeevskiy iken, İvan Kulebyakov ya da Hans Otto Shtryumerom olacaktı, zevkine göre seç. Dostoyevski’nin “Ölü Evinden Anılar” kitabında, “siyasi suçlular”dan oluşan Polonyalı grup, Rusya hapishanesinin olağan bir manzarası olarak ifade edilir.
Sırplar vazgeçseydi, Boşnaklar gibi Türkleşeceklerdi. Beşyüz yıllık Müslüman işgalinde kendilerini korumak için Yarosh ve Bandera oldular. Bulgarlar, Çekler ve Macarlar için de durum aynıydı. Finler ise ya Rus veya İsveçli olacaklardı ya da silaha sarılıp Mannerheim Hattı’ndaki siperlere gideceklerdi. Milliyetçilik söyleminin kaynağında, imparatorluğa bağımlı küçük halkların asimilasyona karşı direniş faaliyetleri vardır.
Rusya hakkında ne denebilir? Rus kimliği beş asırdan beri tehdit altında değil. İngiliz, Türk, Fransız ve Amerikalı kimliği de tehdit altında değil. Ruslar baskı altında kalmayacak kadar şanslılardı çünkü çevrelerindeki halklara kendileri baskı uyguluyorlardı, hem de hiç insancıl davranmayarak… Kendileri olma hakkı için geçmişte hiç kavga vermediler, bu nedenle de milliyet kavramından ne anladıkları belirsizlikten kurtulamadı. Şimdi ise kimlerin Rus olduğunu tartışmaya başladılar, bunu yaparken Asyalıları aşağılıyorlar ama bir yandan da Japon, Özbek, Kafkas, Çin ve Tibet lokantalarına koşuyorlar. Moskova’da Kuzey Kore yemeği bulmak geleneksel bir Rus fırını bulmaktan daha kolay. Bu nedenle de halihazırdaki siyasi ortamda “Rus milliyetçisi” deyimini, “Arnavut emperyalist” ya da “Moğol Kozmopolit” ifadeleri kadar tuhaf addetmek gerekir.
Yine de milliyetçiler var. Neden? İnsanları Rus Yürüyüşü’ne katılmaya iten ne? Rusça konuşmak kimseye yasaklanmazken hatta söz konusu olmazken, Ortodoks kiliseleri ardına dek açıkken, posanızı çıkaran dış mihraklar yokken, düşman ya da tehlike nerede?
Rus televizyon kanallarındaki haberlere ve metrodaki insanların konuştuklarına bakıldığında, siyaset hakkındaki tek konu şu: Cinsiyet mücadelesi. Rus erkekler ve kadınlar, Avrupa ve Amerika’ya isnat edilen homoseksül ve transseksüel şiddet haberleri nedeniyle cinsel kimliklerinin tehdit altında olduğunu düşünüyor. Erkekler erkekliklerini, kadınlar ise kadınlıklarını yitirmekten ürküyor.
İkiyüz yıl önce, dilleriyle birlikte kültürel kimliklerini kaybedip Almanlaşarak bir gulyabaniye dönüşme ihtimali Çek milliyetçilerini nasıl korkuttuysa, günümüz Rus milliyetçileri de Conchita Wurst’un* kötü görüntüsünden korkuyor. Onların bakış açısına göre Amerika, yeni bir kimlik – sakallı kadın kimliği- dayatmaya çalışıyor. Onlar da pankart sallayarak, kışkırtıcı sloganlar atarak ve yürüyüş yaparak karşı çıkıyorlar. Bundan da yeni ve akıl almaz bir “Rus” kavramı ortaya çıkıyor. Bu kavram; inanç ve dil ne kadar önemli olursa olsun, aile ve çevre anlayışını çok daha önemli kılıyor.
Önümüzdeki yüz yıl boyunca popüler olması muhtemel yeni bir kişilik mücadelesi şeklinin doğuşuna tanıklık ettiğimiz söylenebilir. Gelişmiş ülkelerde, din ve dil sorunlarının keskinliği giderek azalıyor ve yerini cinsiyet sorunları alıyor. (www.novayagazeta.ru)

*Asıl adı Thomas Neuwirth olan eşcinsel, sakallı Avusturyalı şarkıcı. Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da gerçekleştirilen 2014 Eurovision Şarkı Yarışması’nda birinci olmuştur.

Çeviri: Serap Canbek

Yazarın Diğer Yazıları

Aidiyet yolculuğu ve ikilemler

Papirüs Yayınevi’nin “2 ağaç arasında...” kitabının yazarı Can Karakaş için düzenlediği tanıtım etkinliği 19 Ekim’de Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı’nda gerçekleştirildi. Atalarının kökenini ileri yaşlarında...

Judoda gümüş madalya

19-20 Ekim’de Kosova’da yapılan U23 Balkan Judo Şampiyonası’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) adına mücadele eden Çkippa Gökçe Güneş, gümüş madalyanın sahibi oldu. Sakarya Mesudiye Köyü’nden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img