Troya Efsaneleri (10) Ayakos soyundan Telamon

0
529

Üvey kardeşi Pholkos’u öldürdüğü için babası Ayakos’un aforoz ettiği Telamon, Salamis’e kaçtı ve kralın kızıyla evlenerek Salamis kralı oldu.

Efsaneye göre, Telamon, Kalydon avına ve Arganautlar seferine katılıp Kolkhis’e gitti. Herakles’in yoldaşı olarak Amazonlarla savaştı. Troya savaşından önce Troya’ya karşı düzenlenen bir savaşta Herakles’in yoldaşı olarak yer aldı.

Troya’ya Saldıran Deniz Canavarı

Efsaneye göre, Troya surlarında işçi olarak çalışıp parasını alamayan Poseidon, Troya’ya bir deniz canavarı göndermişti. Bu canavarla başa çıkamayan Troya kralı Laomedon bilicilerin tavsiyesiyle öz kızı Hesione’yi canavara yem olarak bir kayaya zincirledi.

O sırada Herakles, Amazonlar ülkesinden ya da Arganautlar seferinden dönerken Troya ülkesindeki Sigeion kentine uğradı ve Hesione’yi kayaya zincirlenmiş bir şekilde gördü. Genç kızın zincirlerini kırarak kurtaran Herakles, Laomedon’a canavarı öldürebileceğini söyledi. Karşılığında Zeus’un Laomedon’a verdiği kar beyazı iki atı istedi. Laomedon öneriyi kabul edince, Herakles canavarı yendi ama Laomedon atları vermedi. Herakles ülkesine döndü ve asker toplayıp Troya’ya karşı sefere çıktı. Bu sefere Telamon da katıldı.

Yukarıdaki mitolojik şifrelerin çözümüne gelince, Troya’ya Poseidon tarafından gönderilen deniz canavarını, Troya surlarında işçi olarak çalışan ancak haklarını alamayan deniz halklarının Troya çevresine düzenledikleri korsan akınları olarak değerlendiriyorum. Öyle görülüyor ki, Troya kralı Laomedon korsanlarla başa çıkamamış ve saldırılardan bezmiştir. Hesione’nin canavara yem olarak kayaya zincirlenmesi ise, korsanların Troya sahillerine yaptıkları saldırılarda ele geçirdikleri ve zincirleyerek gemilerine götürmeye çalıştıkları kadın köleler olarak değerlendirilmektedir.

Herakles ve Telamon’un Troya Seferi

Gemilerle Troya önüne gelen Herakles şehre hemen saldırdı. Surlarda gedik açıp şehre ilk girense Telamon oldu. Herakles, Laomedon’u ve Priamos dışındaki bütün oğullarını öldürdü. Troya surlarını ilk aşan Telamon’u ise, Troya kralı Laomedon’un kızı, Hesione ile ödüllendirdi ve Hesione’ye istediği köleyi satın alabileceğini bildirdi. Hesione başındaki altın duvağı vererek Priamos’u satın aldı.

Herakles’in Troya surlarını bu kadar kolay aşmasının nedeni kentin ve surlarının depremle yıkılmasıydı. Aslında korsanlar da bu nedenle etkili oluyorlardı. Artık Troya, kimse için erişilmez bir yer değildi. Çevredeki bütün halklar çok zengin bir kent olan Troya’nın zenginliklerini yağmalamak istiyorlardı. Bütün bunlara rağmen, siyasal ve askeri birikimleri çok olan Troyalılar kolay lokma değildi. Herakles bile Troya’ya saldırmak için uzun süre hazırlık yapmıştı.

Herakles, Priamos’u Troya ülkesinin kralı yaptı. Priamos, kısa bir sürde Troya surlarını onarttı ve egemenliğini bütün Aşuva ülkesine kabul ettirerek Aşuva konfederasyonunu kurdu. Bu konfederasyon Hesione’yi kurtarmak için Salamis’e heyet gönderdi. Ama Telamon bu heyeti aşağıladı. Priamos’un Salamis’e savaş açma önerisini ise konfederasyon konseyi kabul etmedi.

Aşuva Kraliçesi Hesione

Bilindiği gibi Troya halkı Hitit metinlerinde “Asuva” olarak anılıyordu ki bunun daha doğru biçimi Aşuva’dır. Nitekim Ömer Çapar da bu görüştedir. (Çapar, s. 389) Öyle anlaşılıyor ki, “ş” harfini “s” telaffuz eden Hint-Avrupalılar Asuva diyorlardı. Yunanlılar ise “Asya” diyorlardı ki, Yunan diline uygun bu söyleyiş o dilden kaynaklanmış olabileceği gibi, Hatti ya da Aşuva dilinin bir lehçesinden, belki de bir yer adından kaynaklanmış olabilir. Çünkü o dönemde Ege’de konuşulan eski Aşuva diliyle aynı yapıda olan ve büyük olasılıkla bu dilin kimi sözcüklerini korumuş bulunan Abaza dilinde yer adları “ye” bitişiyle söylenebilmektedir.

Gravers, Troya kraliçesi “Hesione” nin adının Troya halkının dilinde “Asya Kraliçesi” anlamına geldiğini belirtmektedir. (Gravers, s.320) Bu tespit çok önemlidir. Böylelikle Troya halkının gerçekten Aşuva olduğu ve Aşuva dilinde konuştuğu belgelenmiş olmaktadır. Çünkü Abaza dilinde bu sözcük bin yıllara meydan okurcasına korunmuştur.

“He-sione” sözcüğü Troya dilinde gerçekten “Asya Kraliçesi” anlamına geliyorsa bir tamlama ya da bileşik isim olmalıdır ki Abaza dilinde de bu yapıdadır. Sözcüğün başındaki “Ha, hı” sözcüğü Abaza dilinde “kral, bey, asil, yüce” anlamlarına gelir. Çözümlemeye çalıştığımız sözcükteki “sio, esio” bölümü, değişmiş ve bozulmuş gibi durmaktaysa da anlaşılabilmektedir. Halen Ortadoğu, Kafkasya ve Anadolu halklarının dilinde dişil şahıs adı olarak varlığını sürdüren bu sözcük “Asiye, Asya” sözcüğüdür ki bu biçimiyle de Troya diline (daha doğrusu Aşuva diline) yabancı değildir. Bu sözcüğün Troya dilindeki en eski biçiminin “Şuva” (ya da Aşuva) biçiminde olduğunu ve Aşuva kabilesini belirttiğini düşünüyoruz. Sözcüğün sonundaki “ne” bölümü, Kafkas dillerinin tamamında bileşik sözcüklerde “anne/ ana” anlamında kullanılan “na” olmalıdır. Yalnız kullanıldığında başına “a” artiklesini alır. Bu durumda “Hesio- ne” sözcüğünün en eski biçimi “H(a)-aşuva-na” ya da “Ha-suva-na” biçiminde olmalıdır. Bu sözcük halen konuşulan Abaza dilinde “Aşuva ana kraliçesi/Aşuva kraliçesi” anlamındadır ve belli ki şahıs adı değil bir unvandır. Bölgedeki diğer Aşuva kökenli ya da akraba halkların dilleri ya da lehçelerinde, yine bölgedeki Hint-Avrupa halklarının dillerinde, bu unvan anlamından hiçbir şey kaybetmeden, önce “H(a)-asiya- na” biçimine dönüşmüş olmalıdır.

“Hasi-yane” sözcüğünün Adıge dilinde “Hasilerin annesi” anlamına gelmesi de çok ilginçtir. Yukarıda da açıklandığı gibi, Abaza dilinde “Ha-asi” sözcüğünde “yüce asi/ asi kralı” anlamı vardır ve Aşuvaları anlatır.

Turçaninov, Maykop Kurganı halkının kendisini Aşuva olarak adlandırdığını kurgandaki yazılı belgelere dayanarak belirtmektedir. Aynı şekilde Hitit belgelerinde içlerinde Troya’nın da bulunduğu Batı Anadolu halkları “Aşuva” olarak anılmaktadır. “Aşuva” adını, halen bir Abaza halkı kullanmakta ve Abazacanın bir lehçesini konuşmaktadır. Ancak Maykop ve Troya halklarının kullandığı Aşuva dili, Adıge-Abaza- Pakh (Ubıkh) halklarının ata dili olmalıdır. Büyük olasılıkla o zamanlar, Adıge, Abaza ve Pakh halklarının dilleri arasındaki ayrılık lehçe düzeyindeydi. “Kral, bey, asil, reis, kutsal, tanrı, köle” gibi bazı sözcükler ortaktı ya da farklı lehçelerdeki söylenişleri ve anlamları o lehçeleri konuşanlar tarafından biliniyordu. Bugün bile farklı dil konuşan ancak yakın köylerde oturan Abaza ve Adıge halkları bu türden pek çok sözcüğü ortak kullanır ya da anlamlarını bilirler. Bu nedenlerle, o dönemdeki Aşuva dilinin bir lehçesini konuşan halkların, şimdi yalnızca Abaza dilini konuşanların yaşattığı ve “kral, asil, yüce” anlamlarına gelen “ha/hı” sözcüğünü kullanmıyor olsalar da anlamını bilmeleri büyük bir olasılıktır.

Kraliçe Hesione, Theaneira adıyla da bilinmektedir. (Grimal, s.761) Düşüncemize göre bu adı Arion’la evlendikten sonra kullandı.

Başka kaynaklardan doğrulayamadım, ancak güvenilir bir yazar Özhan Öztürk, Aiskhylos’a atfen Prometheus’un karısının adının Hesione olduğunu belirtmektedir. (Öztürk, s.465) Prometheus’un karısının bilinen kaynaklardaki adı Kelaino’dur. Prometheus’un başka bir eşi de bildiğim kadarıyla yoktur. Bu durumda Hesione adı, Kelaino’nun unvanı olmalıdır. Esasen Prometheus’un annesinin adı da “Asia” (Asya) idi ki, Yunan dilinde bu biçimi alan adın arkaik biçiminin “Aşuva/ Asuva” olduğu yukarıda belirtildi. (Erhat, s.353)

Telamon ve Aşuva Kraliçesi Hesione

Telamon, Hesione ile evlenerek onu da Salamis’e götürdü ise de, aşağıda göreceğimiz gibi askerlerinden bir kısmının geri dönmeyerek Kafkasya’ya gittiği anlaşılmaktadır. Telamon’la Hesione’nin evliliğinden, daha sonra Troya savaşına katılarak pek çok Troyalıyı öldürecek olan Teukros (Teuker) adlı bir çocuk doğdu ise de evlilik çok uzun sürmedi. Hesione, bulduğu ilk fırsatta, hatta Telamon’un çocuğuna hamileyken Salamis’ten kaçarak Miletos kralı Arion’a sığındı. Orada Trambelos adında bir çocuk daha doğurdu.

Trambelos, kral Arion tarafından öz oğlu gibi yetiştirildi ve Leleglerin yaşadığı Lesbos ülkesinin kralı oldu. (Gravers, s.706) Bir gün, Lesbos’a korsanlık seferi düzenleyen Aşil ile karşılaşıp yiğitçe savaştı. Ama Aşil, Trambelos’u öldürdü. Aşil öldürdüğü yiğit gencin amcasının oğlu olduğunu anlayınca çok üzüldü. Trambolos için bir mezar yaptırdı.

Telamon’un Askerleri Çerkeslerin Atalarıdır

Daha önce de belirtildiği gibi, Ayakos soyundan olan Telamon, Salamis kralıdır. Ayakos halkı, Homeros’ta Pelasg olarak anılır. Gravers’e göre ise, Ayakos Lelegdir. Yine Graves’e göre Lelegler, “Telamon’un Asyalı savaşçılarıdır.” (Gravers, s.706) Diğer yandan bütün kaynaklarda Çerkeslerin ataları oldukları ittifakla kabul edilen Henioklar ve Zygiler, Thomson’a göre, Telamon’un askerlerinin torunlarıdır: “Attika geleneğinde, Troya Savaşı’ndan önce, Troya’ya karşı düzenlenen ve Telamon’un da katıldığı bir sefere değiniliyor. Telamon, on kenti ele geçirdikten sonra Priamos’un kız kardeşlerinden biriyle evlenmiş. Yoldaşlarından bazıları Yunanistan’a dönecekleri yerde, doğuya doğru gitmişler ve Kafkasya’ya yerleşmişler. İşte, Henioklar ve Zygiler, yani tüm eski çağlar boyunca varlıklarını koruyan ve Akha kökenli olduklarını hiç unutmayan gerçek Kafkasya halkları bunların soyundan inmiş.

Bu gelenekler hiç kuşkusuz birbirine karışmıştır, ama onlara inanmamamız için bir neden değildir bu. Tam tersine, onların bağımsızlığının bir göstergesidir. Troya, Attika, Salamis, Kıbrıs ve Girit’e dağılmış olan bu Teukrosoğulları arasında gerçek bir hısımlık olsa gerek. Bunlar Kilikia’da, Kıbrıs’da ve Kafkasya’da Akha adıyla doğrudan bağıntılıdırlar. Ayrıca, Odysseia’da Akhalardan Girit’de oturanlar diye söz edildiğini de eklememiz gerekir.” (Thomson, s.120)

Kaynakça

Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İst.

George Thomson, Tarihöncesi Ege, 2.cilt, İst.

Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü, İst.

Robert Gravers, Yunan Mitleri, İst.

Ömer Çapar, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: xıv, sayı: 25, Ank.

Özhan Öztürk, Folklor ve Mitoloji Sözlüğü, Ank.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz