Çeçen-İnguş Masalı

0
531

Bir dağın yamacındaki ormanın kıyısında minicik pencereleri ve düz çatısı olan, kilden yapılmış küçük bir kulübe varmış. Bu kulübede yaşlı bir çift yaşıyormuş. Çocukları yokmuş. Yaşlı adam ormana gidip avlanır, karısı da eve göz kulak olurmuş.
Bir gün şafak vaktinde ormana yürüyen yaşlı adam, çalılıkların altında uyuyan bir tavşan görmüş ama vicdan azabı duyup onu vurmadan yürüyüp gitmiş. Derin bir mağaraya girmiş ve yavruları da olan bir ayı görmüş, onları da vurmamış ve yürümeye devam etmiş.
Ormana bir süre önce yerleşen şeytanlar varmış. Ormanın kendilerine ait olduğuna inanıyor ve yaşlı adamın ormanda gezinip avlanmasından hiç hoşlanmıyorlarmış. Bir araya gelip yaşlı adamı ormandan uzaklaştırmanın bir yolunu bulmaya karar vermişler. Ama bunu nasıl başaracaklarını bilmiyorlarmış, uzun uzun düşünmüşler ama bir çare bulamıyorlarmış.
Sonunda içlerinde en iri ve yaşça büyük olan Punk Punk konuşmuş.
-Ona gidip diyeceğim ki: “Ben şeytanların en tehlikelisi Punk Punk’um. Haydi seninle dövüşelim. Eğer sen kazanırsan ormanda avlanmaya devam edersin ama ben kazanırsam bir daha asla ormana gelmeyeceksin”.
Diğerleri bu fikri çok beğenmişler.
Punk-Punk yaşlı adamın yanına gidip teklifini yapmış.
-Ben şeytanların en tehlikelisi Punk Punk’um. Haydi seninle dövüşelim. Eğer sen kazanırsan ormanda avlanmaya devam edersin ama ben kazanırsam bir daha asla ormana gelmeyeceksin.
-Pekala, kabul ediyorum ama ne kadar güçlü olduğunu anlayabilmem için önce kardeşimle bir dövüş de göreyim, tüm kemiklerini kırmaktan korkuyorum çünkü.
Punk Punk’u sabah acıyıp vurmadığı ayının olduğu mağaraya götürmüş.
-Kardeşim bu mağarada yaşıyor, git dövüş onunla eğer onu yenersen seninle güçlerimiz birbirine yakın demektir, o zaman da ikimiz dövüşürüz.
Punk Punk mağaradan içeri girmiş. Hışırtılar nedeniyle uyanan ayı arka ayaklarının üzerinde doğrulmuş ve içeri giren Punk Punk’u yakalayıp hamur gibi yoğurmaya başlamış. İyice ezdikten sonra uçuruma atmış.
Yaşlı adam, şans eseri hayatta kalan Punk Punk’la sırıtarak konuşmuş.
-Evet, sence beni yenebilir misin?
Punk Punk’un tek kelime edecek gücü yokmuş. Yaşlı adamı görmemiş gibi yaparak çalılıklara doğru yürümüş. Arkadaşlarına olup biteni anlatmış ve “Hiçbirimiz bu adamı yenemeyiz” demiş.
O gece şeytanlar yine bir toplantı yapmış. Ama yine fikir bulamıyorlarmış. İçlerinde en atik ve hızlı olanı Tank Tank fikrini söylemiş.
-Yaşlı adam gidip şöyle diyeceğim: “Ben şeytanların en hızlısı Tank Tank’ım. Seninle bir yarış yapalım. Eğer sen daha hızlı koşarsan ormanımızda avlanmaya devam edersin ama ben kazanırsam bir daha ormana gelmeyeceksin”.
Yaşlı adamın yanına giden Tank Tank seslenmiş.
-Ben şeytanların en hızlısı Tank Tank’ım. Seninle bir yarış yapalım. Eğer sen daha hızlı koşarsan ormanımızda avlanmaya devam edersin ama ben kazanırsam bir daha ormana gelmeyeceksin.
-Kabul ediyorum. Ama önce oğlumla yarışmalısın. Hızlı koşup koşmadığını görmek istiyorum.
Yaşlı adam, Tank Tank’ı sabah gördüğü tavşanın uyuduğu çalılığa götürmüş. Çalılığa varmadan önce bir çam kozalağı koparıp yanına almış. Çaçlılığa yaklaşınca kozalağı tavşana doğru fırlatmış ve Tank Tank’a “Haydi koş” demiş. Yerinden fırlayan tavşan hızla koşmaya başlamış, Tank Tank da arkasından fırlamış. Neredeyse 12 saat boyunca tavşanın peşinden koşan Tank Tank asla ona yetişemiyormuş. Öylesine nefesi tükenmiş ki neredeyse boğulacakmış. Yaşlı adamın oğlunu geçemeyen Tank Tank yere uzanmış.
Yaşlı adam sırıtarak konuşmuş.
-Pekala, şimdi benimle yarışmaya hazır mısın?
Tank Tank hiç konuşmamış. O da Punk Punk gibi davranıp yaşlı adamı hiç görmemiş gibi yaparak çalılıklara yürümüş.
Arkadaşlarının yanına gelince biraz nefesini toparlamış ve başına gelenleri anlatıp “Hiçbirimiz bu adamı yenemeyiz” demiş. Şeytanlar yine kara kara düşünmeye başlamış. İçlerinde en genç ve becerikli olan Munk Munk fikrini söylemiş.
-Atalarımızdan kalan gürzü yanıma alıp yaşlı adama şunu söyleyeceğim: “Ben şeytanların en genci ve en beceriklisi Munk Munk’um. Eğer bu gürzü benden daha yükseğe atarsan ormanımızda avlanmaya devam edebilirsin ama ben daha yükseğe atarsam ormanı terk edeceksin ve bir daha gelmeyeceksin”.
Yaşlı adamın yanına giden Munk Munk seslenmiş.
-Ben şeytanların en genci ve en beceriklisi Munk Munk’um. Eğer bu gürzü benden daha yükseğe atarsan ormanımızda avlanmaya devam edebilirsin ama ben daha yükseğe atarsam ormanı terk edeceksin ve bir daha gelmeyeceksin
-Pekala, kabul ediyorum. Ama sen at önce.
Munk Munk ağır gürzün sapını elleriyle kavramış ve bütün gücüyle yukarıya fırlatmış. Gürz hızla yükselmeye başlamış. Ağaçları, dağları aşmış ve gözden kaybolmuş. Bir saat kadar sonra gürz büyük bir gürültüyle yere düşmüş.
-Şimdi sıra sende ihtiyar, demiş Munk Munk gururla.
Gürzün sapını tutan yaşlı adam, atma konusunda hiç acele etmemiş çünkü zaten bu kadar ağır bir gürzü fırlatamayacağının farkındaymış. Tek yaptığı, sanki bir şeyler arıyormuş gibi gökyüzüne bakmak olmuş.
Sabırsızlanan Munk Munk telaşla bağırmış.
-Neden atmıyorsun?
-Geçen sene gökyüzüne bir değnek atmıştım ve gökyüzünde bir delik oluşmuştu. Deliği bulut nedeniyle şu an göremiyorum. Bekleyelim de bulut oradan uzaklaşsın, aynı deliğe atayım ki yeni bir delik oluşmasın.
-Sen ne diyorsun ihtiyar! Bu gürz atalarımızdan kalma. Deliğe giderse kaybolur.
Gürzü eline alan Munk Munk çalılığa dönmüş, olup biteni arkadaşlarına anlatmış.
“Bu yaşlı adamla başa çıkamayız” diyen şeytanlar ormanı terk edip başka bir yere yerleşmeye karar vermiş.
Yaşlı adamdan uzak bir yerlere gitmek üzere dağlara doğru yürümüşler.
Yaşlı adam da karısıyla birlikte kulübesinde yaşamayı sürdürmüş. Avlanmak için yine ormana gidiyormuş, karısı da eve göz kulak oluyormuş.

Çeviri: Serap Canbek

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz