Metal yorgunluğu bize de mi sirayet etti ne?

0
673

Uzun yıllardır Jıneps’teki köşemizde kalem oynatmaya gayret ediyoruz. Bazen zülfü yare dokunuyor olmalıyız ki ahbab-ı yaran sitem ediyor. Bazen de birileri düpedüz hakaret ediyor. Açık söylemek gerekirse çoğu zaman da gönlümüzü hoş eden tepkiler almıyor değiliz. Tabii her şeyden önce okuma zahmetine katlanan tüm okurlara teşekkür etmek gerek.
Aylık periyotta yazı yazmanın zorluğunu takdir edersiniz. Gündemi yakalamak oldukça zordur. Sizin yazdıklarınız okunana kadar, bambaşka sıcak bir gelişme olur ki, sizin yazınız bir anda taca çıkıverir. Onun için son ana kadar beklerim hep. Ola ki son anda çok önemli bir gelişme olur da, atlamayayım diye. Bu beklenti esnasında gazete editörlerinin de sabrının zorlandığını bilirim; ama maalesef realite böyle. Her şeye rağmen yazılarımı yıllardır aksatmamaya gayret gösteririm. Kendi adıma yüklendiğim misyon gereği yazılarımı sürdürmem gerektiğini düşünürüm.
Ve fakat bu ay her nedense hiç yazıya gitmedi elim. İnkıtaları da hayli aştım biliyorum; ama son bir hamle ile oturdum klavye başına. Bakalım tamburam ne söyler.
Oysa aybaşında ne de çok yazacak konum vardı. Doğrayacaktım ortalığı en zaliminden. Sıcaklar pelteleştirdi beni sanırım. Sükut etti kalemim. Yine son bir gayretle yalın kılıç soyunduk cenge. İster isen sulh-u salah hazır ol cenge deyû beşbin vuruşun düştük peşine.
Önce bir ara başlıkla tüm Çerkes hemşehrilerime seslenmek isterim açıkçası.

Vebal altında kalacaksınız
Son yazılarımdan birinde “Kabak Tadı Verdi” başlığı ile 21 Mayıs Sürgün ve Soykırımı Anma programlarındaki çok başlılığa dikkati çekmiştim. Yıllardır kanayan yaramdır bu konu. Elbette ki çok hemşehrimiz muzdarip bu aymazlıktan. Hatta söz konusu yazımdan dolayı tanıştığımız Düzceli Adnan Özcan arkadaşımız ile sanal ortamda da olsa tanışma ve uzun bir sohbet yapma durumumuz oldu ki; neredeyse kelimesi kelimesine aynı cümleleri kurduğumuzu müşahede ettik. İsimlerini vererek tartışmaya açmak istemediğim birçok kardeş/arkadaş/büyüğümüzün de bu konudaki hassasiyetlerini bildiğim için bir kez daha bu konuya dönme ihtiyacı hissettim. Bu husus camiamızın birlikteliğinin en önemli katalizörü olması gerekirken; en büyük ayrışma konusu haline gelmesi içler acısı halimizi ortaya koymakta. Bir olmak, birlik olmak varken, ayrışmanın fitilini ateşleyenleri de zamanla yazacak tarih. Hiçbir şey gizli kalmayacak ve faş edilecek bütün bu abuk sabuk kopukluk sebepleri.
Bir taraftan Türkiye kamuoyu tarafından dikkate alınmadığımızdan şikâyet edeceksiniz; diğer taraftan da sürekli bir bilek bükmenin mücadelesini vereceksiniz. Bu garip horoz dövüşü karşısında ara başlıkta yazdığım ifadeyi bir kez daha büyük harflerle yazayım ki gönül gözü kapalı olan hemşerilerimizden bazıları belki ayılır.
Bu ayrı gayrılığı sürdüren her kim olursa olsun; VEBAL ALTINDA KALACAKSINIZ!
Her zaman bas bas bağırdığım gibi, artık Sürgün Ve Soykırım demeyen yok. Hal böyle iken, 21 Mayıslarda, aynı ortamlarda, ortak program yapma iradesini gösteremeyen federasyon, dernek, vakıf, sanal gurup, kısacası tüm özel ve tüzel kişilikleri Jıneps kanalıyla uyarıyorum. Aksine hareket edenleri de telin ediyorum. Bu kadar net bir gerçekliğin karşısında milli bir duruş sergile(ye)meyen; ve de birlik ve beraberlik tavrı göster(e)meyenlerin hiçbir mazereti olamaz. 21 Mayıslar milli birliktelik günüdür. Ve yıl boyunca göz ardı edilemeyecek kadar önemli ve ciddi bir husustur.
Sürgün ve Soykırım’ın kamuoyuna daha da canlı yansıtılabilmesi için hiç bitmeyecek bir süreçtir.

Siyaset ve komedi ciddi iştir
Az sonra okuyacağınız satırlar aslında hiç gündemimde yoktu. Fakat şu meşhur “atlet” tragedyası patlayalı beri ben de işin ucundan bir tutayım hele dedim.
Öncelikle ilk aklıma geliveren “altında çizgili pijaması eksik” oldu. Yıllar yılı filmlere ve karikatürlere konu olan; yurdum insanı ile dalga geçmenin en önemli, göstergelerinden biri olan atlet pijama olgusunu “ magandalık” diye lanse eden Beyaz Türk medyası, şimdi mal bulmuş mağribi gibi özel servis edilen pijamalı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “Vatandaş Kemal” yaratma sevdasına düştüler. Önce bu arkadaşlara sormak lazım: Aynı pozları Recep Tayyip Erdoğan verse idi mesela, ne derdiniz. Bunun cevabını açık yüreklilikle kamuoyu vicdanına verin. O babayiğitliği gösteremezseniz eğer, kendi vicdanınıza cevabınızı verin. “Bidon kafalı” dediğiniz, “göbeğini kaşıyan adam” diye küçümsediğiniz insan profilini AK Parti tabanı ile özdeşleştirmişken, şimdi aynı imajdan “kahraman” çıkarmaktan rahatsızlık duymuyor musunuz? “Bu ne yaman çelişki anne” diye türkü çığırmıyor musunuz?
Tamam anladık; yenilen pehlivan güreşe doymazmış. On beş kez yenilse de siz yine de kahramanlık türküleri okumaya devam edeceksiniz. Adamı tekaüte ayırmanız gerekirken “imaj” yenilemesi ve de makyaj tazelemesi ile vatandaşa yutturmaya çalışmanıza alıştık. Sözümüz yok. Kahraman sizin kahramanınız. Kel kafaya şimşir tarak yani…
Açıkça söylemek gerekirse, iktidara da böyle muhalefet lazım zaten.
Benim esas acıdığım; CHP’de ciddi ciddi politika yapmaya çalışan; siyaset sahnesinde ciddi bir rol almak için yıllardır kendisini yetiştirmeye didinen zevata ayıp olmuyor mu biraz? Onlara ne zaman sıra geleceK? Onlar kendilerini ne zaman sahne ışıklarının önünde bulacaktır?
Feryadım onlar içindir. Onlara yazıktır, günahtır, ayıptır!
Son söz:
Siyaset ve komedi ciddi iştir.
Beni güldürdünüz, Allah da sizi güldürsün!
Kısacası: Bu sululuklardan vazgeçin!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz