Oubykh Mektupları Eylül 2017

0
472

Sanırım sadece bir defa yüz yüze görüştük…
Bir şişe getirmişti ziyaretime gelirken…
Daha önce hiç içmediğim bir içecekti getirdiği…

Kırmızı bir şarap söylemiştik…
Bir şişe bitmişti…
İkinci şişe bitmek üzereydi…

Kimseye anlatmadığı şeyleri anlattığını söylüyordu bana…
Dört lisanda konuşuyordu ama benimle üç lisanda konuşmuştu…
Ben ise ancak ikisini anlayabiliyordum…

Kardeşi artık kardeşi değildi…

Elleri çok şey anlatıyordu…

Daha okumayı bitirmeden, anlayacak kendisi için yazıldığını…

Elleri piyano çalan el değildi…
Elleri güneş görmüş, soğuk görmüş…
Elleri yokluk görmüş…

Bir kibrit çakarken, parlayan ateşten gölge olurdu elinin çatlakları…

Zarif bir tutuşu vardı elinde…
Nefes alıp verirken, duman arasında kaybolurdu parmakları…

Kadehi tutan eli, kan kırmızıydı…

İki eli havada anlatırken, yüzünden çok mimiği vardı…
Derin, derinleşen…

Trenin kapıları kapandığı zaman okunmaya başlayan…
Varana kadar devam eden okumalar…

Anlattığı buydu…
Gönderdiklerin, bana yol arkadaşı demişti…

Ne bir virgül eksik, ne bir nokta fazla…
Kelime eksik olsa, cümle tamamlardı…

Cümle eksik olsa, nokta tamamlardı…

Getirdiği şişe duruyor…
Açılmadı bile…

Yolun açık olsun dememiştim giderken…
Kaç şişe daha devam ettik bilmiyorum…

O açılmayan şişe duruyor…
Boşalan şişeler bir yere konuyor…
Yeşil cam şişeler tozlu…

Boş şişelerde kurumuş yudum saklı…

Bir şişede, bilmediğim bilemediğim…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz