Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Ama o da ne!

Memlekette çıldırmaya ramak kalınca kafamızı kuma gömmekte bulduk çareyi. Artık haber izlemek istemiyoruz. Üniversiteyi bitirip baba evine dönmüş iş arayan mahcup gençleri görmek istemiyoruz. Geçinemediği için altmış yaşından sonra hamallığa başlamış emekliyi, işsiz kalmış ana babaları duymak bile istemiyoruz. Sizi bilmem ama biz Mersinliler, Türkiye’nin en ucuz şehrinde yaşıyor olmamıza rağmen ekonominin çöküşünü somut bir şekilde görebiliyoruz.

Ama o da ne! 2017 yılının üçüncü çeyreğinde %11,1 büyümüşüz. Avrupa ülkelerini, ABD’yi, Çin’i mini sollamışız. Gelir, emekle sermaye arasında dağılırken biraz şaşırıp, ücret ve maaşlar %29,1 küçülürken, kâr faiz, rant %46,4 büyümüş yani ücretlinin payı %4,5’e düşerken, faiz ve rant payı %7,5 artmış.

Artmış da ne olmuş? Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul olmuş ne gam? Ne demişler, “Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın”. Yoksul zaten alışık. Son yıllarda buna o kadar alıştık ki. Bize bunu layık görenlere, bizi siz yönetin, bizi siz yönetin diye adeta yalvardık. Milli irade olarak irademizi koyarak seçtik. Şimdi biz vazgeçsek bile onlar bizim için çalışmaktan vazgeçmeyi düşünmüyor. Adamlar çöktü. Gecelerini gündüzlerine katıp çabalıyorlar. Biz de az nankör değiliz. % 50’nin üstünde hayır diyerek bunca yıl sonra onlara yeter demeye kalkarsak elbette mühürsüz oyları kullanmak gerekse de milli iradeye yol göstermek onların hakkı. Biz kim oluyoruz halk olarak, milli idarenin yanında! Onlar giderse kim “one minute” deyip hemen ardından biz size değil moderatöre dedik diye özür dileyecek. Kim “Eyyyyy!” diye bağıracak ve kim aynı hızla çark edip “Dostum …” diyecek?
Biz nankör bir milletiz. Başbakanımız ne dedi? “Tarımda birinciyiz.” Dünyanın en pahalı mazotu, tohumu gübresi bizde… Birinciyiz işte! Samanı, mercimeği aklınıza gelen her şeyi birincilikle ithal ediyoruz. Atamız dememiş mi köylü milletin efendisidir diye? Biz her şeyi ithal ederiz siz efendi efendi oturun, efendiliğinizi bozmayın. Çalış çalış nereye kadar. Bir de ağaçlarımızı kesmeyin, derelerimizi özgür bırakın gibi laflar etmeye başladınız. Bunlar teröristlerin, vatan hainlerinin sözleri sizi kandırmalarına izin vermeyin. Biliyorsunuz kandırılmak belli bir kesimin tekelinde. Anladınız siz onu!

Atanamayanlar da üzülmesin. Ömrünüz sınavlarla geçti. Liseye giriş, üniversiteye giriş hep sınav. Okudunuz, bazılarınız kalacak yurt bulamadığı için okuyamadı ya da sürünerek okudu. Ama bazılarınız şanslıydı cemaatin yurtlarında yedi içti yattı bedava. Üstelik tembellikten kurtarılıp zorla da olsa ibadetleriniz de yaptırıldı, üstüne bir de sınav soruları da verildi. Daha ne olsun.

Ama o da ne! Yıllar geçti beraber aynı yollarda yürüyenlerin yolu ayrılınca yurtta kalan şanslıların şansı döndü. Bir bir içeri atıldılar. Tabi kandırılanlar kandırıldıkları için bu işten sorumlu tutulamazlar. Kimler gerçekten kandırıldı diye bir soruyu sakın aklınıza getirmeyin. Kafamızı kumdan çıkarmak yok ha tamam mı? Her neyse, hoca efendi hazretleri oldu FETÖ, kardeşim Esad oldu Esed. Dostumuz Putin düşman olmaya ramak varken kurtardık Allahtan.

Biz iyiyiz hoşuz da tasarruf yapmayı bilmiyoruz. Tam 1404 lira asgari ücret alıyoruz. Emeklilerimiz işçimiz tasarruftan bihaber. Yapanlar da yastık altında saklıyor. Böyle olmuyor ama… Üstelik bazı aklı evveller sarayın harcamalarına göz dikmiş, bir kere o bizim dışarıda itibarımız. Mesela Merkel’i altın varaklı koltuğa oturttuğumuzda Almanlar nasıl kızdılar. Tabii Merkel ömründe böyle koltuk mu gördü, kıskandılar. Görmemişliğini nasıl belli eder de bizi rezil edersin dünyaya diye kızdılar. Onlar da asgari ücretten fedakârlık yapsalardı, Merkel’in bırak altın varaklı koltuğu, sarayı bile olurdu.

Biz ayrıca vatandaşına dünyanın her yerinde sahip çıkan bir ülkeyiz. Yurt dışında binlerce vatandaşımız mahkûmmuş, hükümetimiz Reza yurttaşımız yargılanırken fark etti. Olsun Reza’nın, ay pardon zararın neresinden dönersek kârdır diye ona sahip çıktık. Hayatından endişe ediyoruz diyerek ABD’ye nota bile verdik, hem de iki kere, Reza’mızı size yedirmeyiz diyerekten.

Ama o da ne! Yine kandırıldık. Yıllardır başımıza taç ettiğimiz Reza’mız, aynen hoca efendimiz gibi hain, hatta ajanmış.

Ama bütün bunlar CHP’nin suçu kardeşim. Kemal yok mu, şu Kemal, çıbanın başı o. Bir de çıkmış Man Adası diyerek belge sallıyor. Daha sallarken sahte olduğunu memleketin yarısı anladı be.

Onu da şu saz çalıp türkü söyleyerek Türkleri bile kandırıp oy alan Selo gibi bir içeri tıksak rahatlayacağız da… Dert bir değil elvan elvan anacığım. Bir de başımıza şu korkusuz kadın, Meral çıktı. Halbuki MHP ile hükümetimiz ne güzel kardeş kardeş geçiniyordu. Yahu hallerine bakmadan küçücük partilerin başkanları da ulu orta konuşmaya başladı. -Hayır bloğu- diye bir şey çıkardılar, hükümet milli irademizi koymasa… Düşünmek bile istemiyorum.

Bütün bunlar emperyalistlerin oyunu. Şu emperyalistler de -mankafa- canım. Onların oyununu iktidarı ve muhalefetiyle şıp diye çözdük oysa. Bunun için de uğraşılır mı? Biz zaten bölünmek için her şeyi yapıyoruz. İçimizdeki teröristlerle bir olacak değiliz ya! Neyse emperyalistler de az yardımcı olmuyor bize. Onlar konuştukça muhalefet bile bize çalışıyor, birlik olacağız ya hani, çaktırmayın.

Yazarın Diğer Yazıları

Ah be çocuk

Ah be çocuk Yazık okuyamayacaksın şiirlerimi ürpererek çam ormanı kokan özlemlerim ile yazdığım Musa gibi umarsız bırakıp gittin firavunlara kendine ağuladın yurdumun günahsız göklerini prese girmiş tavlı bir cevher gibi yokluğa mühürlettin Ah çocuk senin...

“Kafdağı’nın Işıkları”

Kutarba Pınar Ersoy Korkmaz yazmayı düşündüğü “Kafdağı’nın Işıkları” kitaplar dizisinin ilki olduğunu belirttiği “Gumısta” kitabının imza günü için Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin...

Adiğabze

Vezir Savrum, Adana Tufanbeyli-Kayapınar köyünden. Ailesi 1864 Çerkes sürgününden yirmi altı yıl sonra Adigey Cumhuriyeti Xuedz bölgesinden göç etmiş. Adiğabze ve Türkçe şiirleri var....

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img