Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Kime Çerkes denir? Bir türlü karar veremeyiz

Bir türlü nihayete erdiremediğimiz tartışmamız ya, ben de bir şeyler yazayım dedim.

Değişik açılardan yaklaşabiliriz bu konuya. Aile temelinde baktığımızda da bir türlü karar veremeyiz kim Çerkestir, kim değildir?

 

Tek tek ele alalım:

1- Anne-baba Çerkestir, çocuk da Çerkes kültürüyle yetişmiştir, halkı adına dertleri vardır, çabası vardır, Çerkesce yaşar, hepimiz canı gönülden gurur duyarız. O “Çerkestir!“

2- Anne-baba Çerkestir, Çerkes kültürüyle alakaları yoktur, Haluj yer, dans gösterilerine gider, Çerkes olduğunu hissettirmek için arabasının arka camına bir şeyler yapıştırır, böylece kendisini “Çerkes oldum“ zanneder, çocuk da böyle yetişir. Kan olarak Çerkestir, ama “Sen nasıl Çerkessin?“ diye yeri geldiğinde yerden yere vururuz. Hatta bazen utanç duyarız. Çerkestir ama Çerkes gibi değildir yani.

3- Baba Çerkestir, anne değildir. Kromozom, mitokondri gibi faktörleri göz ardı ederek, toplumsal kabul ve soyu yalnızca babadan devam ettirme huyumuz nedeniyle, çocuğa kan olarak “Çerkessin” deriz. Olumlu her durumda “ Ne de olsa Çerkes “ diye takdir eder, olumsuz bir durumda ise “Amaaan annesi Çerkes değil işte, hep ondan“ diye hemen mahkum ederiz, babanın Çerkesliği önemini bir anda yitiriverir. (Bu arada Amazon bir hanımefendiye “Kızın babanın soyundan” diyebilseydik muhtemelen bizi oracıkta ikiye biçerdi, anti parantez eklemek istedim.)

4- Anne Çerkestir, baba değildir. Çocuk Çerkes terbiyesiyle yetişmiştir, Çerkes kültürünü benimsemiştir ve yaşamaktadır. Halkı için emek vermekte, bir şeyler ortaya koymaktadır. Bizden hiçbir eksiği olmamasına, tam tersine bazen fazlası olmasına rağmen, uygun bir zamanı kollar “Baban Çerkes değil ki sen de bizden değilsin“ der, bunu mümkünse topluluk içinde yapar ve hedefi 12’den vururuz, bundan da adeta zevk alırız. Hevesini, aidiyet duygusunu kırarız. Bu yaklaşım epeyce üzer onları, kalpleri çok kırılır.

5- Baba veya anneden biri Çerkestir ve çocuk Çerkes olmayanın kültürünü benimser, ki bu bireysel tercihidir, konumuzun da dışındadır.

6- Son olarak anneannemin bir ifadesi var ki o da şu: “Çerkes değil ama Çerkes gibi“dir bazıları. Saygılı, ahlâklı insan olmayı kastederdi anneannem bu ifadesiyle.

Öte yandan “Babası Çerkes değilse çocuk Çerkes değildir“ dışlamasında bulunanlar konuya başka açıdan baktığımızda tamamen farklı davranırlar. O nedir?

Eğer birisinin anne tarafı toplumda önemli bir statüye sahipse, o kişi hemen Çerkes ilan edilir. Saygın bir Çerkes kadın sanatçının, bilim insanının, siyasetçinin çocukları Çerkestir! Bunun en bariz örneklerinden biri olarak yakın geçmişte vefat eden Neslişah Sultan’ı görürüm ben. Hemen hemen her kaynakta “Çerkes Sultan” olarak anılır. Neslişah Sultan’ın babaannesi Nazikeda Kadınefendi Marşan’dır. Buna rağmen “Sultan“ olması hasebiyle Çerkes kabul edilir. Çerkes kızları için yaptıklarına birebir şahit olma şansını yakalayanlardan olduğum için “ saf Çerkestir!” bana göre.

Yine malum dizide ölümüyle herkesi ağlatan Şehzade Mustafa da, annesi Mahidevran Sultan Kabardey olduğu için “Çerkes Şehzade“ ilan edilmişti hatırlarsınız.

Örnekleri hiç zorlanmadan çoğaltabiliriz. Şu soru doğal olarak akla gelir; Komşumuz için geçerli olan “Çerkes olma” şartları, kendimizce onur duyacağımız kişiler için bazen rafa kalkabilmekte midir? Cevap veriyorum; Evet !

Uzatmaya gerek yok, bitiriyorum.

“Kan tahlili yapmayı bir türlü bırakamadık. Halkların gelişmesinin ve devamlılığının “Kan“ ile değil, aidiyet duygusu, emek, kültür ve beraberlik ile mümkün olduğunu hala anlayamadık. Birilerini dışladığımız zaman kendimizi daha seçkin hissetme takıntımızdan, kimileri halkı adına alın teri dökerken, mirasyedi şımarıklığından kurtulamadık. “Sen bizden değilsin“ dedik ama bazen hatta sık sık onlar kadar “Biz“ olamadık. Dünya bambaşka yerlerde iken hep beraber bugünümüze ve geleceğimize kafa yormayı başaramadık. Konuştuk, konuştuk, konuştuk, laf-ı güzafa (boş, anlamsız laf) doyamadık.”

 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Süha Baytekin
Süha Baytekin
1965 Almanya doğumlu. Baba İstanbul, anne Eskişehirli. Haydarpaşa Lisesi ve Marmara Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik mezunu. Yüksek lisansını ve doktorasını İstanbul Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik'te yaptı. Koç Holding ile başlayıp sayısız firmada yöneticilik, Hamoğlu Holding ile sonlanan, pazarlama, iletişim kordinatörlüğü... Şu anda emekli. Uzun yıllardır sosyal medya ve çeşitli mecralarda yazarlık... 5.000 fotoğraflık eski Çerkes fotoğrafları arşivi var. Kitapları: "Diasporada Çerkes Olmak", "Çerkes Sürgünnamesi", "Kutsal Ay’ın Kızları-1". Basılacak Kitapları: "Kutsal Ay'ın Kızları-2", "Kutsal Güneşin Çocukları", "Diasporik Hikayeler". Medeni durum: Bekâr.

Yazarın Diğer Yazıları

Nauke Yakup Oğlu Reşit

Manyas’a bağlı Bolağaç Köyü’nden Nauke Yakup oğlu Reşit… Milli Mücadele’ye başından itibaren katılmış bir asker! Ölüme meydan okumuş, aç kalmış, soğukta kalmış, yılmamış, ana baba duasını...

Dile hasret…

Annesi Çerkes, babası Türk olan bir dostum anlattı bu hikâyeyi... 90 yaşına yakındı. Bizim yanımızda yaşıyordu anneannem. Köyde evi barkı kalmamıştı. Annemden başka bir evladı...

Nice kaybolan çocuk anısına…

Zaten zehir olan yaşamları çekilmez bir yük gibiydi artık. Emef olmasaydı., ölselerdi, bu hoyrat diyarlarda da olsa yerin altına girselerdi, toprak örtseydi üzerlerini, görmeseler,...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img